“Gönderdiğin “KORONA GÜNLERİNDE MAHPUSLUK / Tutsakların Korona Günlükleri “ kitabı rutin işlemlerden sonra bana ulaştı. Zorunlu nedenlerden ötürü zamanında teşekkür bile edemedim .Korona virüs her tarafta cirit atarken hiç kimsenin güvende olmayacağının farkındaydık. (…) Önce yan oda da ki arkadaşlar düştü ,ardından oda olarak biz düştük.(…) Üç kişinin dışında herkes düştüğü için karantina odasına alınmamıza gerek kalmadı.
İlk dalga fazlasıyla sarsıcı oldu benim için . Ağrıların dozajı o denli yüksekti ki ne gözlerimi açabiliyordum ne de ayakta durabiliyordum .Üst üste kusmalar takatten düşürmüştü beni.(…) On beş gün sonra yapılan ikinci testte benimle birlikte iki arkadaşımızın daha tekrar pozitif çıkınca hemen başka bir karantina odasına alındık.
Cevat Yerdegül
T Tipi Kapalı Hapishane A-15
Karabük
***
Adil Hocam merhaba,
Her şeye rağmen halkın nehir gibi alanlara aktığı ,coşkunun zirve yaptığı,umut rüzgarlarının dalgalandığı Newroz bayramının ertesindeyiz..Newroz piroz be!
Oda ahalisi yemekhane ve havalandırma da volta vurup son günlerde medyaya çarpıkta olsa düşen haberlerle ilgili muhabbeti koyulaştırırken ,şu an itibariyle sukunetin kısmen hüküm sürdüğü ranzama çekilerek esasa pek dokunamasam da kenardan kıyıdan dolanarak seninle birkaç söz paylaşmak istedim;hal ahvalime/ahvalimize ilişkin.
Küçük iken yetişkinlerden şunu hep duymuşumdur:”Çocukların içi dolu ama konuşamazlar.”çocuklar için bir problem olmayabilir ama olay ve olguları anlamlandırarak binbir çıkarsama yapan ve olanların farkında olan yetişkinler için öyle olduğu söylenemez. Fizanda da olsa yaşanan dramatik bir olayı iliklerine kadar hissediyorsunuz ama bununla ilgili duygu ve düşüncelerini yükseltilen bariyerler dolayısıyla ulaştıramıyorsunuz.Verdiğin ses ya sana geri dönüyor ya da meçhulde yitip gidiyor.İçte birikenleri aktaramamak ,bir suskunluğa mahkum edilmek ,insanın içinde sürekli işleyen bir matkap gibidir,durmadan kanatır.Neyse ki dost dostun kulağı, gözü ve dilidir gerektiğinde.Onların varlığını hissetmek keyif verici olduğu kadar rahatlatıcıdır da.
Gönderdiğin “KORONA GÜNLERİNDE MAHPUSLUK/Tutsakların Korona Günlükleri “kitabı rutin işlemlerden sonra bana ulaştı. Zorunlu nedenlerden ötürü zamanında teşekkür bile edemedim .Korona virüs her tarafta cirit atarken hiç kimsenin güvende olmayacağının farkındaydık… İmkanlar el verdiği oranda tedbirler alıyorduk ancak daha sonra anlaşıldı ki tedbirler pek işe yaramamış.Önce yan oda da ki arkadaşlar düştü ,ardından oda olarak biz düştük.Davetsiz misafirin gelmesine pek memnun olmadık fakat artık yapacak pek bir şey yoktu.Üç kişinin dışında herkes düştüğü için karantina odasına alınmamıza gerek kalmadı.
İlk dalga fazlasıyla sarsıcı oldu benim için . Ağrıların dozajı o denli yüksekti ki ne gözlerimi açabiliyordum ne de ayakta durabiliyordum .Üst üste kusmalar takatten düşürmüştü beni.Gündüz başlayan bu dalga ,gece sabaha doğru kısmen hafifledi .Daha sonra ki günlerde ağrılar orta şiddette seyretti.On beş gün sonra yapılan ikinci testte benimle birlikte iki arkadaşımızın daha tekrar pozitif çıkınca hemen başka bir karantina odasına alındık.Sonunda atlattık.Şimdilik iyiyim,virüs piyasada dolandığı sürece ikinci buluşma olasılık dışı kesinlikle,çünkü en zayıf halka durumundayız .Koronanın bıraktığı kalıcı hasarın düzeyi nedir bilmiyorum.Dışarıda sevdiğim iki insan benim kadar şanslı olamadılar ne yazık ki,ikisini de kaybettik.
Toplumsal hayatı alt üst eden korona süreciyle ilgili bir kitabı hazırlayıp çıkarmış olmanız isabetli bir karardır .Süreçle ilgili herkesin söyleyecek bir sözü olduğu gibi yoksunluk şartlarına rağmen içerdekilerin de söyleyecekleri bir sözü vardır mutlaka.Samimi ve değerli çabalar olmakla beraber ,bastırılan bu ses yeterince duyulmadı şimdiye kadar .Hayatın görünmeyen en zorlu ve acı tarafı olarak kaldı bu mekanlar .Aşil ‘in topuğu hikayesi insanla toprak arasındaki diyalektiği yansıtan iyi bir örnektir.Toprak insana yabancı hale getirilir mi?!İstediği kadar çağımızın zihin dünyasına güzellemeler yapılsın,insana /insanlığa sunduğu şey ya dört duvar arasıdır ya da beton yığınına mahkum edilmiş bir yaşamdır.Börtü böceğin olmadığı çiçeklerin ,başakların sallanmadığı bir hayat eksik bir hayattır .Yine de ister mahpusluların düşüncelerinden ister belli bir duyarlılıkla meydana getirilmiş her kitap ,yeni fikirlerin ,hayallerin üzerinde yeşerebileceği bir topraktır .Siz bir avuç toprak sundunuz biz de cebimizde taşıdığımız birkaç sözü serptik .İyi de oldu.Bir kaç basım hatasını saymazsak kitabın içeriği güzel .Günlük ve denemeler birbirini bütünlüyor .Karikatürlerde güzel bir hava katmış .Kuşkusuz yansıyanlar olanların sadece bir kısmıdır ,yine de bu sürece ilişkin bir not düşmek açısından önemlidir .Senin şahsında emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.Elinize sağlık .
Adil Hocam,mahpus hayatımın yirmi dokuzuncu (29)yılındayım.Otuzun tamamlanmasına yirmi ay var .Yirmi ayın sonunda çıkacağım diyemiyorum ne yazık ki ,yeni yasa dolayısıyla .Yeni yasaya göre kişi yatar süreyi tamamlasa dahi getirilen puanlama sisteminde yeterlilik göstermezse düşmüş altı yıllık şartlı salıverme sürecinin sonuna kadar çıkamaz .Puanlama da neler yok ki .Pişmanlıktan bağımsız odaya geçmeye kadar her şey var .Oysa bizim için geçerli olan mevzuat yakalandığımız dönemin mevzuatıdır .Bu mevzuata göre müebbetin yatarı otuz yıldır ,infazın altı da biri düştükten sonra .Aleyhte olanın geriye işlemezliği yasası ortada iken geriye işletildi.Sadece bu da değil ,düşen şartlı infaz altı yıl iken kimi arkadaşların ki on beş yıla çıktı.Ellerinde şimdi iki müddetname var .Bu durumda kırk beş yıla kadar içerde kalmak pekala mümkün .Tabi yeni eklemeler yapılmazsa!
AYM ‘ nin kararına göre cezamız üç yılın altına düştüğünde ilçe cezaevlerinden her hangi birine sevk isteme hakkımız doğuyor .Buna dayanarak ilçe cezaevi için sevk talebinde bulundum .Çukurova taraflarına gelmeyi düşünüyordum .İki yıldır açık ziyarete çıkamadım,oralar iyi olurdu.Çıkacağına pek emin değilim.Yakında standart cevap ulaşır bana:”kapasite doludur” ya da “konumuna uygun değildir”
Neyse bahardayız.Baharın bereketi,umudu her zaman zinde tutar .Her anınızın bahar renginde geçmesini diliyorum.
Selam ve saygılarımla
CEVAT YERDEGÜL
- 3 gösterim