“Ben dışarıdayken Çapa Tıp fakültesinde düzenli olarak fizik tedavimi görmekteydim. Bu tedaviden baya da fayda aldım. Ancak burada fizik tedavime ara vermek zorunda kaldım. Sadece bana verilen bir-iki aletle fizik tedavimi kendim sürdürmek zorunda kaldım. Ancak bundan fazla fayda alamıyorum. Bir hastanede fizik tedavi görebilseydim daha iyi olurdu. Çünkü hastanelerin imkanları daha da fazla. Ayrıca orada bir doktor kontrolünde hareketlerimi yapacaktım. Fizik Tedavi giremememden dolayı sağ elimde zayıflama, parmaklarımı oynatamama, sağ-sol bacaklarımda ise güçsüzlük görülmeye başladı.”
Merhabalar;
Öncelikle siz değerli dostlara sevgi ve saygılarımı yolluyorum. Umarım her açıdan iyisinizdir. Bizler de iyi sayılırız. Umarım yazımın kötülüğü için kusuruma bakmazsınız. Ne yaptıysam bu yazımı düzeltemedim. Üniversitede yazımdan dolayı bazı hocalar bana düşük not veriyorlardı. Bir yandan da hak vermiyor değilim
Bana göndermiş olduğunuz sorular elime ulaştı. Bu soruları ikinci (2.) defa gönderdiğinizi yazmışsınız, ancak birincisi elime ulaşmadı. Çoğu mektubunuz aynı şekilde kayboluyor gidiyor. Tabi bizler bu duruma alıştık. Siz de alışınız diye söylüyorum. Öncelikle benim için ve hasta tutsaklar için göstermiş olduğunuz emek çabadan dolayı sizlere teşekkürlerimi sunmak istiyorum.
Sorularınızı yanıtlamadan önce cezaevlerinde gerçekleşen süresiz-dönüşümsüz açlık grevlerine az da olsa değinmek istiyorum. (…) Şimdi elimden geldiğince göndermiş olduğunuz soruları yanıtlamaya çalışacağım.
1) Ben 25 yaşındayım. Dersimli’yim. Hapishaneye girmeden önce İstanbul Üniversitesi Bilgi-Belge Yönetimi 3. sınıf öğrencisiydim. İstanbul’da bir öğrenci evinde kalmaktaydım. Ailem Dersim’de yaşamakta. Üniversite sürecinde hem okumaktaydım hem de elimden geldiğince toplumsal gerçeklik ve olaylara duyarsız kalmamaya çalıştım. Gerçek anlamda insanın gerçekliğinden kaçması çok zor. Ben bu gerçekliğimin farkına üniversite sürecinde tanıştım. Çünkü savaşların, acıların, asimilasyonun yaşandığı bir coğrafyadan geldim. Bu savaştan ben ve ailemde çok etkiledi. Savaşla ben çocukluğumda tanıştım. Küçükken köyde oyun oynarken başımın yanından geçen kurşun sesini hiç unutmadım, ya da köyümün askerler tarafından boşaltılıp yakılmak istenmesini hiç unutmam-unutmuyorum. İşte ben bunların, fail meçhullerin, çatışmaların ortasında büyümüş bir çocuğum. Hep kendime sorarım bu bizim kaderimiz mi? Ama bizim kaderimiz bu değil. Sadece bize dayatılan ve yaşatılmak istenen başkaların kader inancı. Üniversite sürecinde kimliğimin farkına vardım, gerçekliklerle yüzleşmeye çalıştım. Hem okuyup hem de politik bir birey olmaya çalıştım. Kürtlerin ve tüm ezilmiş halkların haklı taleplerini demokratik yollarla dile getirmeye çalıştım. Ama devletin benden beklediği sadece dersine girip-çıkan, apolitik olan, boş kalan zamanını cafelerde geçiren bir öğrenci olmaktı. Ancak bu ülkede bunca sorun varken benim sadece derslere girip çıkmam imkansızdı. Çünkü üniversite öğrencisi düşünen, eleştiren, toplumsal olaylara duyarsız kalmayan bir öğrenci profiline sahip olmalıdır. Ancak ülkemizin genelinde üniversite öğrencileri toplumsal gelişmelerden bihaber yaşıyor, Duyarsızlık çok fazla. Topluma öncülük edeceklerine toplumsal gelişmeleri geriden takip etmektedir. Tabi ben muhalif- Kürt- Alevi kimliğimden dolayı tutuklandım. Bu ülkede basın açıklamalarına katılmak, bir siyasi partiye üye olmak suç sayılmaktadır. Şimdi seçme ve seçilme yaşını 18’e indirmeye çalışıyorlar. Bu ülkenin gençleri hapishanelerde çürütülmeye çalışılırken bu yasanın hiçbir gerçekliği yoktur.
2) İki(2) yıla yakındır cezaevindeyim. Davam devam etmekte. 8 yılla yargılanmaktayım.
3) Rahatsızlığım sağ elimden ve bacağımdan doğuştan engelliyim. %68 engelli olduğuma dair doktor raporu mevcut. Sol ayağım daha sonra kırıldı. Onda da güç kaybı söz konusu. Şu anki sağlığım konusuna gelince sağ el parmaklarım giderek kapanmakta. Ayaklarımda da güçsüzlük söz konusu.
4) Rahatsızlığım farkına önce ailem varmış. Zaten ben dört(4) yaşına kadar yürüyememişim. Ailemde ilk doğduğumda rahatsızlığımın farkına varmamışlar. 2 yaşına geldiğimde elime oyuncak vermişler. Bakmışlar oyuncağı tutamamışım. Onlarda rahatsız olduğumun farkına varıyorlar. Benim fark etmem ise ben 7 yaşlarındayken oldu. Rahatsızlığımı farkına varmamdaki en önemli neden çevreme bakıp ve çocukları incelediğimde o zaman rahatsızlığımın farkına vardım.
5) Cezaevinde revire çıkmakta ve doktorla görüşmede hiç sorun yaşamadım.
6) Hastaneye Ring aracıyla ve ellerim kelepçeli halde götürülmekteyim. Hastaneye götürülürken engelli elime de kelepçe takılmakta. Ne kadarda kelepçeleri sıkmasalar da engelli elime kelepçe takılmaması gerekir. Bu konuda sıkıntım var.
7) Rahatsızlığım cezaevi öncesine dayanmaktadır. Zaten dışarıda çoğu ihtiyacımı tek başına karşılayamıyordum. Genelde birinin yardımını alıyordum. Cezaevine girdikten sonra günlük ihtiyaçlarımın karşılanması daha zor oldu. Burada zaten imkanlar çok kısıtlı. Burada günlük ihtiyaçlarımı tek başına yapamamaktayım. Tıraş olmaktan tutalım, tırnak kesimine kadar aklınıza gelen tüm günlük ihtiyaçlarımı arkadaşlarımın yardımıyla yerine getirebilmekteyim.
8) Ben dışarıdayken Çapa Tıp fakültesinde düzenli olarak fizik tedavimi görmekteydim. Bu tedaviden baya da fayda aldım. Ancak burada fizik tedavime ara vermek zorunda kaldım. Sadece bana verilen bir-iki aletle fizik tedavimi kendim sürdürmek zorunda kaldım. Ancak bundan fazla fayda alamıyorum. Bir hastanede fizik tedavi görebilseydim daha iyi olurdu. Çünkü hastanelerin imkanları daha da fazla. Ayrıca orada bir doktor kontrolünde hareketlerimi yapacaktım. Fizik Tedavi göremememden dolayı sağ elimde zayıflama, parmaklarımı oynatamama, sağ-sol bacaklarımda ise güçsüzlük görülmeye başladı.
9) Sağlık Çalışanlarından olumsuz bir tavırla karşılaşmadım. Ancak bir keresinde Hastaneye götürüldüğümde oradaki doktora “fizik tedavi görmek istiyorum” dedim. Doktorun neredeyse hiç muayene etmeyip vitamin hapı vererek beni cezaevine göndermesi çok ağrıma gitti.
10) Hastalığım konusunda sadece damar ve beyinden kaynaklı bir hastalık olduğunu ve bu
hastalığın doğuştan başladığını biliyorum. Bundan 10 yıl önce elimden ve kolumdan
ameliyat geçirdim. Fazla etkisi olmadı. İşin açıkçası hastalığım hakkında çok bilgim
yok. Yani neden kaynaklandığı ya da tedavisi olup-olmadığı hakkında. Ancak dışarıda
Fizik Tedavimi yapan doktor (dışarıda) bazı fonksiyonları kazanabileceğimi
söylemişti.
11) Adalet Bakanlığının Metris cezaevinde kurulan hastane cezaevinde eğer
rahatsızlığımın tedavi olanakları varsa tedavi olmak isterim. Ancak unutmayalım ki
cezaevinde yine olanaklar kısıtlı olacaktır.
12) 5275 sayılı yasadan haberim yoktu. Bu konuda herhangi bir başvuruda bulunmadım.
13) Hasta mahpuslar için öncelikle benim amacım bu Türkiye kamuoyunun – basının bu duyarsızlığını bitirecek girişimlerde bulunmalıdır. Bu yönlü çalışmalar yapılmalıdır. Özellikle ölüm sınırında arkadaşlarım var. Bu arkadaşlarımızla ilgili daha güçlü kampanyalar yapılmalı, maalesef yapılan kampanyalar kısır ve yetersiz kalmaktadır. Adli Tıp Kurumunun siyasi iktidarın tekelinden kurtulması için çalışmalar yapılmalıdır. Cezaevlerinde revirin her gün olması sağlanmalıdır. Revirde bir doktor değil de birden fazla doktorun bulunması gerekmektedir. Hasta tutuklu hükümlüye karşı bazı doktorlar ilgilenmemekte ya da olumsuz yönde ayrımcılık yapılmaktadır. Bu doktorların gerekli cezai yaptırımlarla cezalandırılması gerekir.
14) Yinede ilginizden dolayı Teşekkürlerimi sunmak istiyorum.
Sevgilerimle
Kaynak: Hapiste Sağlık
- 10 gösterim