Edirne ve Van Cezaevlerinden mektuplar
Her yıl yaptığım gibi bu sene de ‘18 Mart Dünya Siyasi Tutsaklar günü’ vesilesiyle Türkiye Cezaevlerindeki arkadaşlara kartlar gönderdim. Ve şimdi bazı cevaplar gelmeye başladı.
Hani, Yunus Emre bir sözünde,‘’çok söz hammal yüküdür’’der ya, Edirne Cezaevinde rehin tutulan Abdullah Zeydan’ın yazdığı mektup da öyle. Kısa ama çok anlam yüklenmiş.
Gelen mektubun zarfını her zamanki gibi büyük bir heyecan, itina ile açtım ve okumaya başladım. Tam da son satıra geldiğimde gayri- ihtiyari iki göz yaşım mektubun mavi harflerine karıştı; can damarıma basan,’’ Ve özgür günlerde sizi Gever’de misafir etmek umuduyla’’...cümlesiyle Ülkeme olan bütün hasretim depreşti yine bir anda. Ve... ben de inanmak, bütün kalbimle inanmak istiyorum; en kısa zamanda Abdullah Zeydan ile Gever’de, Ahmet Yıldırım ile Muş’ta, Adnan Selçuk Mızraklı ile Amed’te...görüşmeyi. Bu görüşme arzusu listemi çokça uzatabilirim ama şimdilik bununla sınırlayayım. Ma bu hasret de bizim diyerek sözü Zindanlardan gelen mektuplara bırakıyorum...
Gül Güzel
Tüm halklara onurlu özgür yaşamı armağan etmeye çok yakınız.
Sevgili Gül Güzel, 11.04.2021 Edirne Yüksek güvenlikli
Kapalı Ceza İnfaz Kurumu
Mektup okuma komisyonu
GÖRÜLDÜ-20
Size, değerli ailenize ve tüm arkadaşlara içten duygularımla sevgilerimi ve selamlarımı iletiyorum.
Gönderdiğiniz dayanışma kartları bizleri çok mutlu ediyor ve moral katıyor. Bu duyarlılığınız için teşekkür ederim.
Bizler gayet iyi, moralli ve dirençliyiz. Barış, demokrasi, birlikte onurlu özgür yaşam mücadelemiz de halkımızla birlikte kararlı bir şekilde yürüyüşümüze devam ediyoruz. Şöyle bir dönüp arkamıza baktığımızda nice aşılmaz engelleri aştığımızı görüyoruz.
Bundan sonraki tüm engelleri de aşarak, tüm halklara onurlu özgür yaşamı armağan etmeye çok yakınız.
Üzülerek belirtmem gerekir ki bana gönderdiğiniz kitap çok uzun süre bekletilip, sonra da ‘’Sakıncalı’’ diye bana verilmedi.
Elbette bu inceliğiniz, duyarlılığınız için de ayrıca teşekkür ederim. Gerçekten bir şey var ki, bu kitabı yakın bir zamanda okuyacağımdır.
Ve özgür günlerde sizi Gever’de misafir etmek umuduyla, sevgilerimi gönderiyor, kendinize iyi bakmanızı diliyorum.
Abdullah Zeydan, imza
Her zaman gerçeği biliyor musun, Dik dur ve güçlü ol!!!
Sevgili Gül, 12.Nisan.2021 Van Yüksek güvenlikli
Kapalı Ceza İnfaz Kurumu A-44
Mektup okuma komisyonu
GÖRÜLDÜ
Selamın hem ‘Güzel’ini’ hem de ‘Gül’üşünü verdin, üstelik bunu baharın tomurcuklarıyla yaptın. Emek veren eline, fedakar yüreğine sağlık. Farklı bir sese ve renge nostalji beslediğimiz bu an ve mekanlarda, her çabanız çok kıymetli ve anlamlı. Needless to say (Söylemeye gerek yok)
Birilerinin inat ve ısrarla tek tipleştirmeye ve monotonlaştırmaya çalıştığı yaşamı, senin gibi Gül’üşlü, Güneşli ve Güzel insanlar baharlaştırıyor.
Bugün inanılmaz güzel, sıcak. Bir sığırcık duvarların üzerindeki dikenli tellerde cikleyip duruyor, izninle avluya biraz ekmek kırıntısı bırakayım. Kimi mahpuslar kuşu kafeste besliyor. Hiç doğru ve adil bulmuyorum. Böylesi daha iyi, değil, mi Tanrı aşkına?
Güzel yüreğine bu çetre filli zamanlarda iyi bak. Tüm dostlara saygı ve sevgilerimi sunuyorum. Minnetle.
En kısa zamanda özgür günlerde buluşmak dileğiyle.
Dirençli kalınız.
May you always know the truth (Her zaman gerçeği biliyor musun)
And see the lights surrounding you(Ve seni çevreleyen ışıkları gör)
May you always be courageous(Her zaman cesur olasın)
Stand upright and be strong. (Dik dur ve güçlü ol) ‘’Bob Dylan’’
Nedim Türfent
Sevgili Gül yoldaş, 21.Şubat.2021 Van Yüksek güvenlikli
Kapalı Ceza İnfaz Kurumu
Mektup okuma komisyonu
GÖRÜLDÜ
Mektup yazma vaktinin ayrı olduğunu söylesem, üşengeçliğe verir yadırgarsın. Fakat gelen mektubumun farklı bir duygusu olduğu için en uygun zaman beklemek gerektiği düşüncesindeyim. Özellikle duygunun yoğun olduğu karlı günler hep yazmaya sevk eder beni. Ne bileyim, belki de en saf hal olduğundadır bu hevesim. Ya da çaresizlik, sıkıntıdan! Yok yok, bereketin örtüsü olduğu için kar, beni de kelimeler dünyasında dolanmaya yolcu eder. Bilmiyorum, bulamıyorum nedenini. Seviyorum işte karlı günleri, ama bir adımlık avlumu doldurduğunda da öfkeleniyorum. Duygumu en iyi anlayan ilkinci mevsimim böyle işte, karmaşık...
O zaman da tam da böyleydi işte. Duygum bahar ayında deliren dere gibi bir o yana bir bu yana vurup köpürürdü o vakit. Soru sorulmasın istediğim tek zamandı. Her bir bakışın altında ezilip büzülmek nedir, o an yaşadım. Yalan konuşmak her insana özgü bir durum ama acılı bir olayı örtbas etmekteki yalın konuşma mücadelen hiç olmadığı kadar zor!..
Gittiği son tedavisinde sonucu beklediği gibi çıktığını söylemişti Hüseyin Amca. Ciğer kanseri! Fakat derinde yatan özlemi bunu unutturmayı başarıyordu. Çoktan unutturmuştu nahoş haberi. Yine uzaklara, çok uzaklara dalıp anıları tek tek seriyordu soframıza. Hepsinin ayrı bir özlemi, kaderi vardı. Bir baba çocuğuna en fazla nasıl bağlıysa, Hüseyin Amca da bağlılığını çok fazla derleyip öylece anıyordu evladını. Gün yoktu ki doktor çocuğundan bahsetmesin. Hep gözyaşıyla süslerdi oğlunun güzel geçmişini. Anlatırken bizlere anıları, sol yanının da parçaladığını unutuyordu......
Mehmet CİN ismindeki yeğenim (yani kayıtta). Kendisi bir kitabını bitirdi. İkinci bir eser çıkarma gayretinde. Mitolojik tarihi roman bu defa. Az anlattım sizlerden. (seninle birlikte yazıştığım arkadaşları) o vakit hastane dönüşü karantinaya girdiğimden beri de yan koğuşlarımız, yani hücrede 13 gün tuttular. Bolca sohbet ve eseri hakkında tartışma yürüttük.
*Kitap Ağır Ceza tarafından da reddedildi. Avukatım gelirse danışırım. Tekrar göndersen, tekrar vermezler. Bu nedenle emanettekini ben aileye gönderirim, çıkarsam okurum:) 6 yıl sonra...
*bugün dünya Anadil günü kutluyorum(21.02.2021)
Kal sağlıcakla, Ziya Ataman
- 14 gösterim