Ahmet Bilge, Antalya Yüksek Güvenlikli Cezaevini Anlatıyor: "Altı adımlık odanın penceresi şişlerin yanı sıra elekle çevrili"

Değerli Adil Abi,

Dilerim iyisin. Mektubunu aldım. İlgi ve duyarlılığın için teşekkür ederim. Yurt dışındaki sergiler de dilerim gereken ilgiyi görür. Emeğinizden dolayı kutlarım ayrıca.

Malum, bu aralar temel gündem deprem ve ekranlara yansıyan içler acısı manzaralar. Memleketin Antakya en çok etkilenen şehirlerinden. Bir gün çıktığımda görmek istediğim bir şehir. Şimdi Antakya yok. Diğer başka şehirler de tabi. Yansıyan insan hikayeleri ise ifade edilecek gibi değil. Sansürlü ekranlardan bunları görebiliyorsak hakikat nasıl kim bilir, zaten en sarsıcı öyküler, ifade edilememiş öykülerdir. İktidar ve asıl sorumlular ise umarsız. “Kader, mukadderat” gibi bir güvence var ellerinde nasıl olsa. Ama sarıldıkları güvence bu sefer de iş görür mü emin değilim. Toplum nezdinde de ters teper diye düşünüyorum.

Bizim yeni mekan ve koşullarına dair paylaşımda bulunmamıştım sanırım. Girişte Yüksek Güvenlikli bir hapishane olduğunu söylediler. Tipini sorduğumuzda da cevaben “tipsiz” dediler:) Hapishane, tekli odalar biçiminde tasarlanmış. Hasta ya da engelliler için tasarlanmış sınırlı sayıda üç kişilik odalar da var. Yapı bloklardan, bloklar da üç kattan oluşmakta. Her katta altı oda bulunmakta. Ancak aynı katta bulunduğumuz arkadaşlarla ortak alanlara çıkabilmekteyiz. Diğer katlarda ya da bloklarda kalan arkadaşlarla bir araya gelme imkanı yok. Odaların havalandırması yok. Günde bir buçuk saat aynı katta bulunduğumuz arkadaşlarla havalandırmaya çıkabiliyoruz. Haftada bir gün, bir saat spor salonuna gidebiliyor; iki gün, ikişer saat de atölyeye çıkabiliyoruz. Zamanın geriye kalanını herkes kendi odasında geçiriyor. Altı adımlık odanın penceresi şişlerin yanı sıra elekle çevrili. Konya Ereğli’ye, Erzurum Yakutiye’ye götürülen arkadaşlar da aynı tip hapishanelerde kalıyormuş. Anlaşıldığı kadarıyla bu tip hapishaneler yaygınlaştırılacak.

Olayın özüne baktığımızda bu tip tasarım ve uygulamalar ağırlaştırılmış müebbet olanlara dairdi. Yani ağırlaştırılmışlara ilişkin mevzuat böyle bir işleyişi gerekli kılıyordu. Hal böyleyken burada normal müebbet olanlar, hatta yeni yakalanıp daha mahkemeye çıkamamış bazı arkadaşlar bile aynı uygulamaya maruz kalıyor. Bunu kurum müdürü ve savcıyla da konuştuk ama yapabilecekleri bir şey olmadığını belirttiler. Evet, burada siyasi tutsakların büyük bölümü –ki 50-60 civarı olduğumuzu söyleyebilirim- ağırlaştırılmış müebbet, ama benim gibi normal müebbet veya ceza almamış arkadaşlar da var. Anlaşıldığı kadarıyla bu tipteki diğer hapishanelerde de benzer durum var.

Bu arada ben de 7 Ocak itibariyle içerideki 29. yılımı bitirip 30. yılıma girdim. Yani kalan sürem bir yılın altına düştü. Denetimli için başvurdum, ama verilmedi. Vereceklerini beklemiyordum ben de, zira bunun için kimi şartlar öne sürüyorlar.

 Diğer bakımlardan iyiyim. Zamanı değerlendirmeye çalışıyorum mümkün mertebe. Elbistan’daki saldırıdan dolayı suç duyurusunda bulunmuştuk. Segbis üzerinden savcıya sözlü ifade de verdim burada. Elde doktor raporu da olduğundan savcı ilgili ekip hakkında dava açacağını belirtti; şikayetçi olduğumu tekrar belirtmem üzerine. Dışarı da çıksam peşini bırakmam zaten.

Tülin yenge ve Öykü nasıllar? Onlara da çok çok selamlar. Dilerim iyidirler. Öykü şimdi üniversiteye başlamıştır muhtemelen.

Kendine iyi bak. Sevgi ve saygılarımı gönderiyor, esenlikler diliyorum.

15.02.2023

Ahmet BİLGE

Yüksek Güvenlikli Hapishane C-1-19

ANTALYA