Merhaba
(...) İçeride ve özellikle tekli hücrelerde (ve şu anki S Tiplerinde) hafıza gidiyor. En son size burada yaşanan hangi durumları aktarabildim cidden emin değilim!
Hafızamdan dolayı tekrara düşersem şimdiden anlayışına sığınırım, yazmak için en “uygun” dili seçmem gerekir. Nitekim yazdıklarımı süzgeçten elemeyince çıkışı olmuyor.
5 Eylül tarihinde revire baş ağrısı, kas ağrısı, boğaz alerjisi, ishal vb. şikayetlerle gitmiştim. Revir doktoruna şikayetimi anlatırken benim anlatış tarzımla, gırtlak yapımla dalga geçmiş ve muayenemi yarıda bırakmıştı. Yoğun başvurularım neticesinde (ki genelde dilekçelerimiz yerlerine ulaşamıyor, insanlık hali. Bazen dilekçeler kayboluyor!) Sağlık Bakanlığı ifademi aldı. Bu ifadeyi avukata ulaştırdım. Sonra ne oldu bilmiyorum.
Bu süreçten bu yana 10 kg verdim. Henüz revire çıkarılmadım. Dilekçelerimin hiçbirine cevap alamadım.
Son 2 aydır kendi ücretimle diş ipi almaya çalışıyorum. Bir diş ipi almak ne kadar zor olabilir ki? Kurum kantininde satılmıyor. Dış Kantin servisine yazdım. “Dış Kantin kalktı. Diş revirine çıkacaksın!” denildi. Diş doktoruna çıktım. Doktor hanım “Revire dilekçe yaz görevliler alır!” dedi. Revire dilekçe yazdım. Son iki yazdır yazıyorum, hiçbir yetkili görevli bulamadım. Bugün şansım yaver gitti. Genelde son dönemler haftada 1-2 kez aramaya gelirler. Sadece personel gelir. Bugün başlarında müdür vardı! Müdür Bey’le görüştüm. Diş ipini sordum. “İdare ve Gözlem Kuruluna yaz, kurul karar verirse diş ipi alır veririz” dedi. “Ama raporum var!” dedim. “Onu da yaz!” dedi. Şimdi biri sorabilir. “İşte hemen yaz hallolur!” şeklinde:( 2 yıldır buradayım İdare ve Gözlem Kurulu’na yazdığım onlarca dilekçemden hiçbirine yanıt alamadım.
Pandemi süresinden önce Bolu F Tipi Cezaevi’ndeydim. Kendi ücretimi peşin yatırarak eksik dişime implant uygulaması yapılacaktı. O dönemin ücretiyle 10.000 TL. peşin yatırdım. 25.10.2021 tarihiydi! Yani 3 yıl 1 ay önce! Kurum revirine teslim ettim. Beni Bolu İzzet Baysal Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi’ne sevk ettiler. 3 implant takıldı! Yani bildiğin 3 vida kemiğime takıldı! Bu vidaların üzerine diş geçirilecekti! Öncesinden implantların takıldığı çenenin iyileşmesi için zaman lazım 2 ay bekleyin denildi! Kurum idaresi ağırdan aldı! 2 aydan fazla bekledi! Sonra Pandemi patlak verdi! Hastane sevkleri durduruldu! 23.01.2023 tarihine kadar dişlerime hiçbir işlem yapılmadı. Bu tarihte Antalya S Tipi Cezaevine yani buraya sürgün edildim. Tam tamına 1 yıl 10 ay geçmiş. Yani 2 yıla yakın bir süre! Bu süre içinde dişlerimin yapılması için buradaki revire başvurdum. Revir “belge ve diş parçaları burada değil, Bolu’da” dediler. Ailem aracılığıyla belgeleri getirttim. Normalde tüm bunları revir yapmalıydı. Hasılı buradaki Ağız ve Diş Hastanesi’ne gittim. Getirilen diş parçaları yanlış denildi! Bu parçaları takamam denildi! Revire söylüyorum “Diş Parçalarını Bolu Göndermiş” diyor! Bolu’ya ailem soruyor “Hastane bu diş parçalarını gönderdi” diyor! Hastaneye soruyoruz (ailem) “Bunu firma gönderdi” diyor. Firmayı arıyoruz (ailem arıyor) Kurum yazsın gerekli hangi parça istenirse veririz.” diyor! Kuruma söylüyorum (buradaki) “Benim işim değil, biz firmayla ilgilenmeyiz, hastane istesin” diyor! Hastaneye sevkimi yapıyorum. Hastane doktoru “firmadan parçaları istemek benim görevim değil” diyor.:) Şaka değil! 4 kez aynı sebeplerle hastaneye gittim. Her dördünde de döngü aynı! Revir Bolu’ya (Bolu F Tipine), Bolu hastaneye, hastane firmaya, firma kuruma, kurum hastaneye havale ediyor! Bu, 4. döngü! En son doktor “Arkadaş yine mi sen! Parça yanlış, revir firmayı arasın, doğru parçaları istesin” dedi. Ben yazıyorum ama sonuç alamadım! Daha komiğini anlatayım mı? Çözüm için beni yeniden Bolu F Tipine sevk etmeye karar vermişler denildi! O da net değil. Çünkü bana iletilen bir durum yok:) Sizce kime iletildi? Bakın burası daha komik!
Dün arkadaşım ve yoldaşım Burhan Barut çürük dişini çekmeye gidiyor, diş revirine! Çürük dişi çekileceğine sağlam dişi çekiliyor:) Doktor hanım özür diliyor. Bu önemli bir meziyet! Çünkü genelde yanlışı bu ülkede kabullenen insan bulmak zor. Doktor hanım kabul ediyor! “Pazartesi gel çürüğünü de çekelim” diyor. Ağzına tamponu koyuyorlar! Ağzında tampon, tüm ağzı uyuşukken bir revir görevlisi “Burhan Güneş, senin diş meselenle ilgili… (çoğunu Burhan Barut anlamıyor, çünkü sağlam dişi çekilmiş, şok halinde! Ağzında tampon var! Ve kendi Burhan Güneş değil). Seni sevk edeceğiz” falan filan deniliyor. Tam anlamıyor. Burhan Barut üst katlarda bir yerlerde hücrede. Bugün hücresinden bağırıp anlatmaya çalışıyordu. “Beni senle karıştırdılar, konuşamıyordum, hem değilim, diyemedim, galiba sevk edecekler” dedi. Görevlilere durumu sordum. Revire sorup öğreneceğiz dediler. Ve bugün 15 Kasım 2024 Cuma saat 18:00. Mesai bitti. Bilgi gelmedi!:)
Bir şeylerin izahı olmuyorsa mizahı olur. 3 yıldır ağzımda 3 demir çubuk! Üzerlerinde diş yok! Bu demirleri temizlemek için diş ipi lazım. Paramla alamıyorum. Yemek yemekte zorlanıyorum. Birileri acele ettiğimi düşünebilir, hak veririm. Bu hususla ilgili hala başvuru yapmaya devam ediyorum. Ancak şu ana dek geri dönüş yapan yok.
Hasılı burada sıkıntılar çok. Kalem ve kağıt da yetmeyecek. Şimdi burada hiçbir sosyal aktivitemiz yok. Günde 1,5 saat havalandırma. Haftada 1 saat spor! Bu 1 saat spor 45 dakikaya indirildi! Ayrıca her hafta da uygulanmıyor! Yani ayda eskiden 4 saat bir yapay sahaya çıkartılıyorduk. Küçük, altı plastik çimden oluşan, kalesi bile olmayan bir saha! Şimdi ayda 3 keze indirildi. Süre de 45’er dakikaya indirildi. Yani ayda toplamda 2 saat 15 dakika spor yapabiliriz! Başka hiçbir aktivitemiz yok. Günün 22,5 saatini küçük ve dar bir hücrede geçiriyoruz!
Bakanlığa başvurduk. İdarenin onayıyla haftada 10 saate kadar aktivite verilebilir diye yazmış! Bakanlık bunu tavsiye olarak cezaevine yolladı. Çünkü tüzük, yönetmelik ve kanunlarda bu hak yazılı. Bakanlık bu hakları hatırlatmış. Bu uygulanmadı.
Peki sonra ne oldu? Revire çıkartılmadık, spor yok, atölye yok, dilekçelere cevap yok. Muhatap yok! Bizler kapılara vurup ses çıkarttık! Tabii bu büyük günah! Hz. Musa On Emir’ine 11. Emri de eklemeliydi. “Kapıya Vurmayacaksın!” Vurduk, hakkımızda soruşturma başlatıldı! Oh be dedik. En azından sorunlarımı anlatacak bir muhatap bulurum dedim. Savunmam alınacak! Müdür hanım geldi ifade almaya! Neden kapıya vurduğumu sordu. Ben sorunları sıralamaya başladım. “Bunları tutanağa geçemeyiz, senin tüm hayat hikayeni dinlemek zorunda değiliz” deyip ifade alma işlemini bitirdi:) Yine dinlenilmedik! Tutanaklara sorunlarımızı geçiremedik!
Hasılı bu kapılara vurmaktan 11 gün hücre cezası alanlar oldu! Benim ‘cezam’ gelmedi daha sabırsızlıkla bekliyorum. Şimdi hücrede kalanlara hücre cezası nasıl uygulanır onu anlatalım. Normalde hücreler yan yana. Hücrenin duvara bakan penceresinden seslendin mi yan hücreleri duyarsın. Hasılı hücre cezası aldın mı seni hiç kimsenin duyamayacağı bir yere götürüyorlar. Televizyonunu alıyorlar, küçük FM radyonu alıyorlar! Günlük gelen gazetelerine el konuluyor. Mektupların verilmiyor, haftada 1 saat olan spora çıkamıyorsun. Ailenle telefonla görüşmen yasaklanıyor, ailenle görüş ziyaretin yasaklanıyor! Hasılı durum bunlar.
Şimdi hücreye götürülmeden evvel “hücreye götürülmesinde, konulmasında sakınca yoktur” şeklinde doktorun raporu lazım! Şimdi Salih Gökalp ile Mehmet Zirip adlı arkadaşlarımızı bunun için revir doktoruna çıkardılar! İşte biz buna kahkaha attık! Normal hastalıklarımız için revir yok! Hücreye götürülmek için revir var. Bu arkadaşlar doktora hastalıklarını söylemişler. Ancak doktor “Bu hücre içindir. Diğer sorunlarınızla ilgilenmem!” demiş!
Evet böylesi komik durumlarla karşılaşıyoruz! Biz sizlere dışarıdaki hapis hayatınıza bakıp gülünce siz içerideki hapis hayatımıza bakıp eğlenin:) Çok da şey yapmayın!:):) En sevdiğim cümlelerden biridir “Çok da şey yapmamak lazım”:) Bu ülkenin güzel beyinlerinin bir ürünü.
Dışarıyı size biraz daha sevdirdiysem ne ala. Ya son komik bir durum anlatayım. 5 dakika önce yaşandı. Sıcağı sıcağına. Sana bu satırları yazarken! Akşam yemeği geldi! “Tabağı uzat” dedi! Ben de birçok tutsak gibi akıllanmışım! Her yemeğe tabak uzatılmaz! Bunu cezaevindekiler iyi bilir! Yemeği sordum! “Bulgur, sulu patates! Ama içinde patates yok. Sadece su var!” Yok espri falan yapmadı. Gayet ciddi. Çünkü alıştık bunlara. Ben sordum “peki patateslerine ne oldu?” Görevli: “Bilmiyorum yemeği yapan Açık Cezaevi böyle yolladı!.. Yani ılık bir suyu “sulu patates” olarak neden alayım! Tabağı kirletmedim. Yan hücreye gitti. Ona da “Yemek sulu patates ama içinde patates yok!” diye söyleyince yan hücredeki kahkaha attı!” Patates mi pahalandı” diye seslendi!
Bazen de yemek listesi geliyor. “Etli türlü” yazıyor… Yemek geliyor, sulu patates:) Et mi? Görünmez et yapmışlar. Biz bulamıyoruz! Etli türlüde domates yok! Patlıcan yok! Geçen tas kebabı yazıyor! Ciddiyim gülmeyin! Kebapta et yok! Onun da içeriği sulu patates! Normalde tüm yemekler aynı! Sulu patates! Misal bezelye deniliyor. Sulu patates içinde bir avuç bezelye! Türlü deniliyor. Sulu patates içine 1-2 yeşil fasulye. Bazen 1-2 patlıcan. Yani fasulye denilirse sulu patates içine 1-2 yeşil fasulye, tas kebabını anlattım! Ama sulu patates denince su getirmesinler:) Sulu patateste su geldi! Akşam yemeğimiz ne? Cevap: su!:) Yok patateslerine ne oldu onu merak ediyorum.
(...)
Gökyüzüne, aya, yıldızlara bizler için de bakın!
Direnç ve şiirle…
Burhan GÜNEŞ
S Tipi Kapalı Hapishane A-64
Döşemealtı/ANTALYA
- 23 gösterim