"BEYAZ BENEK" Tutsak Zeliha Bulut'un ilk romanı

1973 doğumlu Zeliha Bulut, hapishane kapılarında büyüyen bir kadın. Yıllar yıllar boyunca, karda kışta, yazın kavurucu sıcaklarda ziyaret kuyruklarında beklemiş. İtilmiş kakılmış ama o vazgeçmemiş politik mahpuslara ışık taşımaktan. Sonra büyümüş ve “özgürlük eşitlik” diyerek çıkmış sokaklara. Yüksek sesle haykırmış. Ve bu kez o düşmüş mahpus damına.
 

2013 ortalarında mahkemesi sonuçlanmış ve müebbet hapse mahkum edilmiş Zeliha. Bu kez babası ziyaret kuyruklarında.

Ama zindanda da baş eğmemiş Zeliha Bulut, direnmeye ve o ağır tecrit koşullarında da üretmeye devam etmiş. Hapishanede girdiği sınavda üniversite sınavını kazanmış, yeniden başlamış eğitimine ve aynı zamanda çocuklara masallar yazmış. Masallardan sonra çocuk romanı denemek istemiş. Ve “Beyaz Benek” adlı, emekçi köstebeklerin, asalak köstebeklerle mücadelesini çocuk diliyle anlattığı bir roman Yazmış. Romanın girişinden okuyucuya fikir vermesi için bir bölüm seçtim:
 

“Yorgunluktan zor yürüyen anne köstebek yuvaya yeni dönmüştü. Kızı, Beyaz Benek şarkı söylüyordu;

            “Yağmur yağdığında

              Yiyecekler artar

              Sazımın yanık sesi

              Daha güzel çıkar”

“Ne de güzel şarkı söylüyormuş benim kızım”

“Beni mi dinliyorsun anneciğim, güzel söylüyor muyum? ”

“Çok güzel söylüyordun. Bu şarkıyı daha önce hiç duymamıştım. Hem sazını kim yaptı?”

“Bu şarkıyı ben uydurdum. Sazı da ben yaptım. Sarmaşık dallarının sağlam olduğunu görünce, ağaç parçasının üzerinde nasıl ses çıkartacaklarını denemek istedim. Tünellerde koşturmaktan çok sıkıldım. Hep aynı oyunları oynuyoruz. Ya yaprağı kazıyoruz, ya da içinde koşturuyoruz.”

İşte bu roman “görülmüştür” ekibinin katkılarıyla kitaplaştı. Bana da tanıtım yazısı yazmak düştü. Ancak “çocuk romanı” benim alanım olmadığı için ben romandan çok müebbetlik Zeliha’nın direnişini tanıtmak istedim okura. Elbette “Beyaz Benek”i  okudum. Akıcı bir dil ve çocukları hayvanlar alemine götürebilecek bir kurgu. Sonuçta “Beyaz Benek”in  5-15 yaş grubundan tüm çocukların keyifle okuyabileceği bir roman olduğunu söyleyebilirim. Üstelik “piyasa”daki çocuk romanlarının (çoğunun) yetersizliği ve “statükoculuğu” ortada iken, Bulut bize, alternatif çocuk romanı yazılabileceğini göstermiş.

Zeliha’nın romanı Favori yayınlarından çıktı. Bu kitabı alın, okuyun, okutun, armağan edin derim… Haksız olmadığımı göreceksiniz.

Künye: Zeliha Bulut, “Beyaz Benek”, Favori yayınları, Ankara, 2013.

Not: Zeliha Bulut’un zindandan Kızım Öykü’ye yazdığı mektuptan bir bölüm aktarıyorum… Mektuptaki dil onun geleceğin güçlü edebiyatçılarından biri olmaya aday olduğunu gösteriyor.

“Sevgili Öykü, mektubun çok mutlu etti beni. Hemen papatyalar çizip merhaba demek istedim. (…) Ben senin yaşlarındayken okula başladığımda babam bana çanta ve önlük almıştı. Çok sevinmiştim. Ama okul açıldığında babam hapse girdi. Ben de okula gitmek istemez oldum. Çok üzülmüştüm. Zaten 5 yaşını bitirmek üzereydim. Yani zamanım vardı. Sonra okuma yazmayı öğrenir öğrenmez babama mektup yazmaya başladım o da bana. Orada babamın yanında yatan ağabeylerle tanıştım. İçlerinden hapisten çıkanlar oldu. Çıkınca bizim eve geldiler. Beni parklara götürdüler bana resimli kitaplar aldılar. (…) Şimdi babam geliyor ziyarete, bana mektuplar yazıyor. Yani senin anlayacağın şu kapitalist sisteme dair okudukça kendimi burada buluverdim. O nedenle kötü siteme “sistem amca” dememekte haklısın. Hiç de amca değil. (…) Biz hapisteyiz ama dışarıdaki insanlar çok farklı yaşamıyor. Ev-iş, iş-ev robot gibi. Dinlenecek, eğlenecek zamanı bulamıyorlar. Ya bir de bu sisteme “kötü sistem amca” diyordun… (…) Sonra biliyorsun, bizim kapılarımız hep kapalı. Onun için gezmeye gidemiyoruz. Ama sevdiklerimiz, arkadaşlarımız bize mektup yazıp gidip gördüğü yerleri anlatınca biz de oraları ziyaret etmiş oluyoruz. Seviniyoruz. (…) Öykü canım şimdilik vedalaşalım. Buradaki ablalarının da sana çok selamları var. Seni sımsıkı sarılıp öpüyorum. Zeliha teyzen.”

www.gorulmustur.org