Birkaç gün önce tutuklanan Mersin İHD başkanı Ali Tanrıverdi ve Adil Okay'ın da içinde bulunduğu bir grup arkadaşı birlikte 2010 yılında Mersin cezaevi müdürünü ziyaret etmiş ve bir tutanak tutmuştu. Ali Tanrıverdi bu tür çalışmaları nedeniyle, özellikle 2012 yılında Pozantı cezaevindeki taciz-tecavüz olaylarını "ulusal basına" ve meclise taşıdığı için hedef seçilmişti. O dönemde kaleme aldığımız görüşme notlarını yeniden paylaşıyor ve Ali Tanrıverdi’yi saygıyla selamlıyoruz.
Mersin cezaevi Müdürü Kemal Kargacıer’le görüşmede yöneltilen şikayetler ve alınan yanıtlar
Mersin cezaevinde yatan 25 kadar tutuklu yakınının başvurusu değerlendirildi. Mersin cezaevinde hak ihlallerinin yaşandığı kanaatine varıldı ve cezaevi müdürü Kemal Kargacıer'den randevu alındı.
12 Ağustos 2010’da saat ikide Mersin cezaevine heyet olarak görüşmeye gidildi.
Görüşme yaklaşık iki saat sürdü. Genel olarak olumlu geçti. Müdür Kemal Kargacıer heyetin her sorusunu ayrıntılı olarak yanıtladı. Şikayetleri başkan Ali Tanrıverdi dile getirdi. Heyette yer alan bütün üyeler sorulara katkı sundular. Yorum yaptılar. Soru ve yanıtlardan birkaç örnek:
Şikayet konuları ve alınan yanıtlar
Müdür : Mersin cezaevindeki en büyük sorun kapasite fazlalığından kaynaklanıyor. Tüm Türkiye’de olduğu gibi. Mersin’in kapasitesi 800 kişi olduğu halde tutuklu sayısı bir ara 1375’e ulaştı. 300 kişi geçen ay nakledildi. Ancak hala kapasite fazlalığı var. Biliyorsunuz Mersin cezaevi Türkiye’nin 9. Büyük cezaevi olma özelliği taşıyor.
İHD : Bize gelen başvurular özellikle keyfi cezalar üzerinde yoğunlaşıyor. Birincisinden başlayalım. 46 Tutukluya Kürtçe türkü söyledikleri için 5 aya varan iletişim ve ziyaret yasağı verilmiş.
Müdür : Konu şu, Kürtçe veya Türkçe türkü söylemek suç sayılmıyor. Gürültü şikayeti olmazsa. Söz konusu 46 tutuklu yasa dışı slogan atmıştır. Bunun da 5275 sayılı kanuna göre cezai müeyyidesi vardır. Yasaları uygulamak zorundayız. Ayrıca 5 ay ceza yoktur. Genelgeye göre bunun cezası 1 ay ile 3 aydır. Örneğin saz çalmaya, türkü söylemeye izin veriyoruz.
İHD : Peki sizin inisiyatifiniz, takdiriniz?
Müdür : Biz 1 ay ile 3 ay arasında inisiyatif kullanabiliyoruz. Ayrıca bizim vereceğimiz ceza her zaman itiraza açıktır. Tutuklular infaz hakimliğine itiraz ederler yanıt gelmeden ceza uygulaması başlamaz. 2005’te çıkan yasaya göre emsal olaylara bakıp kanunu uygulamaya çalışıyoruz. Şikayetçi 46 kişinin 43’ü daha önce suç işleyip ceza aldıkları için indirim yapılamıyor. Bunun için 6 ay ile 1 yıl yeniden suç işlememek, iyi hal notu almak gerekiyor.
İHD : Hasta tutuklulara kelepçe takılmasına dair şikayetler var.
Müdür : Bu da beni, bizi aşıyor. Genelgeye göre davranıyoruz. Acil bir durum yoksa, hasta yürüyebiliyorsa, baş, diş ağrısı, kontrol vs ise kelepçe takmak zorunda kalıyoruz. Ancak kalp krizi geçiren bir tutukluya kelepçe takılmış. Bu konuda hata yapılmış. Tekrar etmemesi için dikkat ediyoruz.
İHD : Müdür Bey, bu konuda çok fazla şikayet var. Örneğin bir tutuklu doktor görmek istediğinde 15 gün beklemek zorunda kalıyormuş…
Müdür : Bir hekim ve bir hemşiremiz var. Ayrıca bir de diş doktorumuz. Aile hekimliği uygulamasında bir hekime 1000−1500 hasta düşüyor. Yasa böyle. Yapabileceğimiz fazla bir şey yok.
İHD : Dışarıdaki insanların aile hekiminden başka seçenekleri var. Dolayısıyla bu emsal gösterilemez. İçeridekilerin bu lüksü yok. Peki acil durumlar…
Müdür : Acil durumda sıra yok. Hemen revire kaldırıyoruz. Gerekirse ambulans çağırıyoruz. Dün 5 kez ambülâns geldi. Bir doktor günde 100 hastaya bakıyor. Sayı fazla doğru. Ama şimdilik imkanlarımız bunlar.
İHD : Biliyorsunuz sizin cezaevinde hasta bir hükümlü hayatını kaybetti.
Müdür : Evet Mustafa. 10 ay hükümlüydü.
İHD : Tutukluların hemen hepsi başgardiyandan şikayetçi. Başgardiyan tutuklulara hakaret ediyormuş. Küfredip tahrik ediyormuş.
Müdür : Sanmıyorum. Bazı duyumlar aldım. Tutuklular başgardiyana hakaret etmiş.
İHD : Devlet suçlu sayıp cezaevine koyduğu insanla aynı dili konuşmaz değil mi?
Müdür: Haklısınız.
İHD : Fazla mahkumların yerlerde yatması da bir şikayet konusu. Kaşık verilmemesi.
Müdür : Kapasite fazlalığı bir sorun. İrademiz dışında yeni tutuklular geliyor. Almak zorundayız. Ama her birine bir yatak veriyoruz. Uyku saati geldiğinde yere yatak açıyorlar. Cezaevi mevzuatına göre tutuklular kantinden kendi paralarıyla plastik kaşık, çatal alıyorlar. Demirbaşların dışında masa ve sandalye de kantinden satın alınıyor.
(Müdür bizi ikna için telefon edip kantinde satılan çatak kaşık takımını getirtiyor. Bu ara parası olmayanın çorbayı başına dikerek içmek zorunda kalacağını öğreniyoruz. Bu da özelleştirmeye girişin ilk adımı olmalı. Müdür Doktoru arayıp kaç hastaya baktığını soruyor. Dün 80 hastaya bakıldığı söyleniyor)
İHD : İddianamelerin tutuklulara verilmediği söyleniyor. Bu savunma hakkının ihlali sayılıyor.
Müdür : Konu farklı. Bazen 50−100 sayfayı bulan iddianameler oluyor. Aynı davadan yatan birden fazla tutuklu olunca hepsine bir adet veriyoruz.
(Fotokopi parası olmayan tutuklu en temel savunma hakkı olan iddianamesini alamıyor sonucuna varıyoruz.)
İHD : cezaevinin bakımsızlığından, böcek ve farelerden şikayet var.
(Bu soruya yanıt verilmedi. Araya bir telefon görüşmesi girdi.)
İHD : Elektrik faturalarının çok yüksek gelmesi…
Müdür : Her koğuşun kapısında bir süzme saat var. E5 koğuşundan itiraz geldi. Biz de onların kullandığı elektrikli semaver üzerinden sağlamasını yaptık.
(Elektrik parası olmayan tutukluların lamba dışında hiçbir hakkı yok anlamına geliyor.)
İHD : Su sorunu olduğu şikayetler arasında. Bu Mersin sıcağında…
Müdür : Her bloğun haftada bir sıcak su−banyo günü var. Ne yazık ki enerji panelleri yetmiyor. Soğuk su sorunu yok. Tutuklu başına da 15 dakika sıcak su veriliyor. Geçen yıl ek paneller yaptırdık. Ama hala yetersiz.
İHD : Haftada 15 dakika banyo tabi ki yetmez. Ve şikayet konusu olur. Bunun arttırılması için ne yapılabilir, birlikte düşünelim.
(Mersin sıcağında insanların haftada 15 dakikalık sıcak suyla temizlenmesi mümkün değil. Bu da sürekli eziyet anlamına geliyor)
Müdür : Sorunların birçoğunun kaynağında kapasite fazlalığı var. Tutuklular bazı şikayetlerinde haklı görünüyorlar. Ama bunlar açıklamaya çalıştığım gibi keyfi uygulamalar değildir. Elimizden gelenin fazlasını yapmaya çalışıyoruz.
İHD : Sizi devletin güler yüzü olarak görüyoruz. Bu bazı bölgelerde yeni uygulama olmalı. Dileriz ki aldığınız notların takipçisi olursunuz. Özellikle başgardiyanın tutumu ve hastalar için. Bir daha gelirsek bu nedenle gelmeyelim. Ziyaretimizi de basınla paylaşınca olumlu sonuçlar bildirelim.
Müdür : Her zaman ziyaret edebilirsiniz. Evet, uygulamalar değişiyor. Allah devletimize zeval vermesin. Daha iyisini imkanlar ölçüsünde yapacağız.
SONUÇ : Cezaevi müdürü bizi kapıya kadar uğurladı. Çıkışta randevudan haberdar olan yüzlerce tutuklu yakını etrafımızı sardı. İHD başkanı Ali Tanrıverdi görüşme ve sonuçları hakkında tutuklu yakınlarına kısa bir açıklama ile moral verdi.
Heyette yer alanlar :
Adil Okay (Yazar). Ali Tanrıverdi (Mersin İHD başkanı), Çiğdem Altuntaş (İHD yönetim kurulu üyesi), Eyüp Sabri (Avukat, İHD yönetim kurulu üyesi), Ömer Ayaz (Avukat, İHD Merkez yürütme kurulu üyesi), Özen Kurtuluş (Avukat, İnsan hakları aktivisti)
Not: “Mersin cezaevi müdürü Kemal Kargacıer’den öğrendiklerimiz arasında yeni uygulamalar da var. Örneğin cezaevinde elektrik parasını tutsaklar ödüyor. Parası olmayan çatal, kaşık, masa, sandalye alamıyor. Dışarıdan defter, ajanda, kalem, silgi gönderilmesi, alınması yasak. Tutuklulara ‘kantinde satılan eşyaları dışarıdan almak, yakınların getirmesi yasak mevzuat böyle deniliyor.’ Parası olmayan kâğıt, kalem, v.s. alamıyor. Bu psikolojik eziyettir ve cezaevlerinde özelleştirmelerin ilk adımlarıdır.”
Ağustos 2010
Ali Tanrıverdi ile ilgili Adil Okay'ın yazdığı yazıyı buradan okuyabilirsiniz.
- 27 gösterim