Merhabalar
Ben ODTÜ Fizik Bölümünde okuyan 21 Haziran’da Ankara’da tutuklanan Yoldaş Aydın’ın abisi Çağdaş Aydın. Nereden başlayayım bilemedim o kadar “adaletsiz” bir ülkede yaşıyoruz ki…
Kardeşim ve tutuklanan arkadaşlar için yapılan suçlamalardan başlayalım, “adam öldürmeye teşebbüs, nitelikli hırsızlık, kamu malına zarar verme, Türk bayrağı yakma, yaktırma talimatı verme, Başbakan ve devlet büyüklerine hakaret” vs.
Meğer kardeşim ve tutuklanan diğer arkadaşlar “tam bir suç makinesiymiş!” Peki sormazlar mı, 4 canımızı katleden (ki bilirkişi raporlarıyla Ethem ve Abdullah’ın ateşli silahla vurulduğu ortaya çıktığı halde), yüzlerce kişiyi başından ve gözünden hedef alarak vuran, binlerce kişiyi gözaltına alarak işkence yapanlar yargılanmayacaklar mı?
Veya Dersim, Maraş, Çorum, Sivas, Gazi, Şemdinli… diye sıralanan katliamlar zincirine eklenen çoğu çocuk 34 canı yitirdiğimiz, tam 500 gün geçmesine rağmen katillerinin yargılanmadığı Roboski Katliamı’nın, AKP’nin emperyalist savaş politikaları sonucu daha geçen aylarda yaşanan Türkiye siyasi tarihinin en büyük, en vahşi ve en kıyıcı kitle katliamlarından biri olan Reyhanlı katliamının, barışın konuşulacağı yerde okulun, hastanenin, istihdam alanının yerine kalekol-karakolun yapılmasına karşı çıkan Lice’de vurulan 18 yaşındaki gencimiz Medeni Yıldırım’ın “katilleri” neden yargılanmıyor?
Daha da düşününce “bu ülkede adaletin olmadığını” iyice görüyorum.
Neden mi ?
Tuzla’dan Zonguldak’a, Davutpaşa’dan Ostim’e, son olarak Samsun’da ihmaller sonucu yitirdiğimiz yüzlerce cana ve akabinde yaşanan cinayetlere “güzel öldüler, kader” deyip örtbas etmek isteyen zihniyetten görüyorum.
Bahçelievler de TİP’li gençlerin katillerinin serbest bırakılmasından, tacizci, tecavüzcü, hortumcuların salıverilmesinden görmekteyim.
Sevgili Hrant Dink’in katledilmesi ve sonrasında yaşananlardan, insan yakmaya verilen zaman aşımından, her gün artan kadına yönelik şiddetten, 15 yaşındaki H.İ’den Pozantı’da yaşananlara… 19 Aralık Katliamı’ndan Urfa Cezaevi’nin ‘Garandiru’ya dönüştürülmesinden. Bingöl’de E.A.’ya cinsel istismar ve tecavüzde bulunanların yargılanmamasından görüyorum.
Annem ve babamın başı dik, asla eğilmedi. Çünkü “Oğlum hırsızlık yapmamış, katil değil, tacizci, tecavüzcü değil… Çocuğum onurlu bir yaşam için mücadele ediyor, çocuğum ekmek davası için mücadele ediyor. Eğer çocuğum suçluysa bizi de alın, biz de çocuklarımız gibi onurlu bir yaşam için mücadele ediyoruz” düşüncesine sahipler.
Biz Gezi Parkı tutuklu ailelerinin sizden ricası, sesimizi, soluğumuzu büyütmek ve bu haksız-hukuksuz durumu teşhir ederek ülkenin aydınlık geleceğinin serbest bırakılması için kamuoyu oluşturmanızdır.
Sevgi ve Saygılarımla…
(Sendika.Org’un notu: Gezi Parkı tutsaklarının iletişim adresleri için tıklayınız!)
Kaynak: sendika.org
- 7 gösterim