“Çocuklar ölmesin” dediği için tutuklanan Ayşe Öğretmen, hapishanelerdeki çocukların durumunu anlattı

"Çocuklar ölmesin" dediği için yargılanan ve iki kez tutuklanarak Diyarbakır E Tipi Hapishanesi'ne gönderilen öğretmen Ayşe Çelik hapishanelerdeki çocukların durumunu anlattı

13 Şubat 2020

Sokağa çıkma yasakları ve çatışmalı süreç devam ederken Beyaz Show’a bağlanarak “Çocuklar ölmesin” dediği için yargılanan ve iki kez Diyarbakır E Tipi Hapishanesi’ne gönderilen öğretmen Ayşe Çelik, hapishanelerdeki çocukların durumunu anlattı.

Bianet’in aktardığına göre; Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun YouTube’dan yayın yaptığı ÖFG TV’sine konuk olan Çelik, hem kendi çocuğunun yaşadığı zorlukları hem de hapishanedeki kadınların ve çocukların durumunu şöyle anlattı:

“Kızımın bezine kadar açıp baktılar”

“Ne yazık ki ülkemizde 800’ü aşkın çocuk cezaevinde ve özellikle 0-6 yaş döneminde gelişimlerini sağlıklı bir şekilde sağlayamıyorlar. Dilsel, sosyal, duygusal, psikolojik, öz bakım becerilerini sağlandığı önemli dönemleri maalesef tamamlayamıyorlar.

“İlk cezaevine girdiğim zaman 4 kişinin zor sığabileceği bir odada arandım ve kızımı aramak istediler beton zemin üzerine kızımı yatırmak istediler ben buna müsaade etmedim ama aranmamız gerekiyor ve bezini açmamız lazım dediler. Aramamız lazım deyip kızımın bezine kadar açıp baktılar ne yazık ki.

“İki defa cezaevine girdiğim için farklı koğuşlarda kaldım 2018 yılında 12 kişilik koğuşta 33 kadın 9 çocuk, 2019 yılında girdiğim sene 42 kadın 8 çocuk vardı.

“12 kişilik koğuşta 6 adet ranza vardı. Çocuklar 2 ila 4 yaş arasındaydı. 2019 senesinde girdiğim zaman tekrar bu sefer yetişkin sayısı 42 iken çocuk sayısı 8 idi. Yalnız çocuklar 0-1 yaş grubu 40 günlük bebek vardı 2 aylık 6 aylık 9 aylık bebekler vardı.”

“33 kadına bir tuvalet”

“Diyarbakır Cezaevi hijyenden uzak, alanı çok dardı ve yatak sayısı azdı insan sayısı fazlaydı, her 2 katta da yatılır alt katta yataklar üst katta yer yoktu bazı yataklarda 3 kişi yatıyordu. Bir kadın 2 çocuğuyla beraber aynı yatağı kullanmak zorundaydı çünkü başka yatacak yer yoktu.

“İlk gece ben yatakta yatma şansına sahip oldum ranzada bir tane mahkum bu kadının ne özelliği var neden onu ranzada yatırıyorsunuz tuvaletin önünde neden yatmıyor, ilk gelen nasıl uyur diye koğuş sorumlusuyla tartışmaya başladı. Cezaevinin de bir hiyerarşisi vardı ilk gelen yeni gelen tuvaletin önünde yatıp daha sonra zamanla üst katlara çıkabiliyordu.

“Sabah 8 de sayım vardı, memurlar kapıya sert bir şekilde vurup sayım diye yüksek sesle bağırıyordu kadınlar hızlı bir şekilde alelacele ne bulurlarsa giyip azarlanmasınlar diye çok hızlı bir şekilde aşağı inmeye çalıştılar, sayım bittikten sonra lavabo kuyruğunu anlatamam görmek gerekiyor, 33 kadın sırayla tuvalete gitmeleri gerekiyor, bir tuvalet var.”

“Kapı açıldığı gibi kendilerini dışarıya atıyorlardı”

“Sayım sonrası havalandırmaya çıkıp akşam sayımına kadar havalandırmada kalabiliyorduk. Çocuklar kapı açıldığı gibi kendilerini dışarıya atıyorlardı tabii sadece gökyüzünü görebiliyorlardı. Bir kuş dahi bir hayvan dahi görme şansınız yoktu.

“Kapı kapandıktan sonra çok kötü bir şekilde ağlamaya kapıya vurmaya başlıyorlardı bizi çıkart dışarı çıkmak istiyoruz diye… Dışarda su birikintileri vardı mesela onlarla oynuyorlardı…

“Ben oradayken hiçbir çocuğun elinde oyuncak görmedim sadece mutfak eşyaları ile kendi aralarında oynuyorlardı zaten alan dar olduğu için, çocuklar koşarken diğer kadınlar kızardı onları iterdi.

“Özellikle gece uyurken anneler ciddi problemler yaşıyordu çocuklar ister istemez ağlıyordu uyumak istemiyordu ya da hastaydı. O zaman da azarlanıyorlardı.

“Kadınlar ya yerlerde ya çıplak merdivenlerinin üzerinde hızlı bir şekilde çocuklarının bezini değiştiriyorlardı.”

“Çocuklar kreşe gitmek istemiyordu”

“Üç defa sabah kahvaltısı öğle yemeği ve akşam yemeği olarak 3 öğün verilirdi yalnız çocuklara özel hiçbir şey yoktu benim tanık olduğum çocuklara sadece mama ve bez verilirdi.

Kaynak: Gazete Yolculuk