DİSK, KESK, TMMOB ve TTB, bugün Türkiye’de onlarca cezaevinde süren ve en uzunu 120 gün olan açlık grevleriyle ilgili ortak açıklama yaptı. Açıklamada, yüzlerce kişinin kalıcı hasar ya da hayati tehlike arz eden “kritik süreç”e girdiği belirtilerek, “On bine yakın kişinin açlık grevine girmesi çok ciddi bir sorundur. Açlık grevleri artık yaşamı tehdit eden bir sorun haline gelmiştir. Açlık grevi yapanlarda kalıcı hasarlar ortaya çıkmadan ve ölümler yaşanmadan; ceza infaz sistemi cezaevlerinde kalanların uluslararası sözleşmelerden, anayasadan ve yasalardan kaynaklanan haklarına uygun olarak düzenlenmelidir. Yetkilileri sorumluluklarını yerine getirmeye ve cezaevlerini meslek örgütlerinin ve ilgili kurumların denetimine açmaya davet ediyoruz” denildi.
Açıklama şöyle:
Basına ve Kamuoyuna,
Açlık grevi Dünya Tabipleri Birliği tarafından bir kişinin kendi iradesiyle belirli gıdaları 72 saatten daha uzun süre almaması olarak tanımlanmış ve bu tanım Dünya Sağlık Örgütü tarafından da kabul edilmiştir.
Bugün Türkiye’nin cezaevlerinde en uzunu 120 gün olan, onlarcası yüz güne yaklaşan 10 binin üzerinde mahpusun açlık grevinde olduğu bilinmektedir. Cezaevinde açlık grevine başlayıp tahliye edilenler açlık grevlerine çıktıktan sonra da devam etmektedirler.
Cezaevlerinde açlık grevinde olan bireylerin sağlık durumları ile ilgili açıklayıcı/ kesin bilgiler kamuoyunda bilinmemekle birlikte açlığın ortaya çıkardığı bedensel, fiziksel yıkıcılık bilinmektedir. Açlık grevleri de insanların bedensel, fiziksel sağlıklarının tedricen bozulması, hastalanması ve nihayetinde ya kalıcı hasarlar ya da ölümlerle sonuçlanan yakın takip ve sürekli hekim ve sağlık kontrolleri gereken önemli süreçlerdir.
Açlık grevlerinde genellikle şeker/şekerli sular, tuz, karbonat, B vitamini ve su alınmaktadır ve bu maddeler yalnızca vücudun bazal/temel enerji ihtiyacını karşılamaya yöneliktir. Ek enerji ihtiyacı bedensel doku yıkımıyla karşılanmaktadır.
İnsan bedenindeki dokuların bir ömrü vardır ve bazıları her gün bazıları daha uzun aralıklarla yenilenirler. Doku yenilenmesinde kullanılan protein, yağ, vitamin ve mineraller açlık grevi sırasında alınmadığı için dokulara ait ağrılardan işlev yetersizliklerine giden sorunlar ortaya çıkar. Mineral ve vitaminlerin alınmaması özellikle kadınlarda kansızlığa neden olmaktadır. Açlığa bağlı olarak bağışıklık sistemi bozulur, vücut savunma hücrelerinin üretilmemesi sonucunda mikroplar kolay bulaşır ve gelişen enfeksiyonlar çok ağır seyreder. Enfeksiyonlar, açlık grevindeki ölümlerin ana nedenlerinden biridir.
Açlık grevinde olanların yaşı, ek hastalıkları, cinsiyeti yıkım tablosunun hızlanmasına ve sorunların daha erken kalıcılaşmasına yol açabilmektedir. Sayının çok artmış olması sağlık takibini zorlaştıracaktır. Genel durumu bozulanlar yeterli takip ve destek alamayabilir ve yetersiz, kontrolsüz şeker, su, tuz vb. alımı, hareketsizlik, yatak yaralarının açılmasına ve ölüme giden sürecin hızlanmasına yol açabilir.
Açlık grevi yapanların sağlık durumlarına ilişkin ne yazık ki bugüne kadar sağlıklı ve yeterli bilgi alınabilmiş değildir. Aileleri ve avukatlarının TTB’ye ulaştırdığı bilgilerden kilo kayıplarının belirgin biçimde devam ettiği ve vücut kitle indekslerinin düştüğü bilinmektedir. 40-50. günler arasında vücut ağırlığının %10-20 kadarı kaybedilmektedir. Günler ilerledikçe kilo kaybı da artmaktadır. Vücut kitle indeksinin 15’in (onbeş) altına düşmesi kişinin kritik sürece girdiğini, yıkımın hayati organlara kaymaya başlayacağına işaret eder. Giderek kalıcılaşan organ hasarları ölümü yakınlaştırdığı gibi, açlık grevi bırakıldıktan sonra da ciddi sağlık sorunlarının devam etmesine kaynaklık eder.
Bugün itibariyle yüzlerce kişi kalıcı hasar ya da hayati tehlike arz eden ''kritik süreç''e girmiştir ve on bine yakın kişinin açlık grevine girmesi çok ciddi bir sorundur. Açlık grevleri artık yaşamı tehdit eden bir sorun haline gelmiştir.
Açlık grevi yapanlarda kalıcı hasarlar ortaya çıkmadan ve ölümler yaşanmadan; ceza infaz sistemi cezaevlerinde kalanların uluslararası sözleşmelerden, anayasadan ve yasalardan kaynaklanan haklarına uygun olarak düzenlenmelidir. Yetkilileri sorumluluklarını yerine getirmeye ve cezaevlerini meslek örgütlerinin ve ilgili kurumların denetimine açmaya davet ediyoruz.
DİSK – KESK – TMMOB - TTB
- 4 gösterim