5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanuna göre, tutuklu ve hükümlülerin, yakınlarının cenaze törenlerine katılma hakkı bulunuyor. Yasa, yaşamsal tehlike oluşturacak önemli ve ağır hastalık hallerinin bulunması durumunda da hasta ziyareti için izin hakkı tanıyor. Ancak, söz konusu yasanın uygulanması konusunda tam bir çifte standart yaşanıyor. Yasa Balyoz ve Ergenekon davası sanıkları için uygulanırken, devrimci tutuklular ise "tehlikeli" görülerek, yasal hakları tanınmıyor.
Ölüm döşeğindeki babasıyla vedalaşma hakkı tanınmayan devrimci tutuklulardan biri Sami Özbil. Kocaeli 1 No'lu F Tipi Cezaevi'nde iki müebbet hükümlüsü Sami Özbil'in geçtiğimiz Haziran ayında, vedalaşma hakkını kullanmak için yaptığı başvuru olumsuz sonuçlandı.
'HERHANGİ BİR GÜVENLİK SORUNU YOKTU'
Özbil, geçtiğimiz Haziran ayında yasal düzenlemeye dayanarak, babasını ziyaret edip vedalaşmak için savcılığa başvuruda bulundu. Başvurusuna, kanser hastası ve yüzde 88 özürlü babasının, sağlığında geri dönüşü olmayan bozulmayı gösteren hastane raporunu da ekledi. Güvenlik soruşturmasında "herhangi bir güvenlik" sorunu yaşanmayacağı belirtilirken, masrafların karşılanması için Özbil'in hesabına ailesi, yol ve masraf için gerekli parayı yatırdı.
Kocaeli Başsavcılığı, Muğla Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Özürlü Sağlık Kurulu raporunu yetersiz buldu, rapora "Hastalık ölümcüldür ya da ağır hastalıktır" ibaresinin konulmasını istedi. Bunun üzerine, Sami Özbil, Muğla Devlet Hastanesi'ne bir yazı yazarak, savcılığın talebini bildirdi. Hastane ise, "Biz tıbbi rapor veririz, orada her şey açık" dedi.
RAPOR AYLARCA GİZLENDİ
Özbil'in avukatlarının girişimleri sonucunda Muğla Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı'na "Sami Özbil'in babasına ait raporda belirtilen hastalığı yaşamsal tehlike teşkil eden bir ağır hastalık halidir" raporunu gönderdi. Rapor, cezaevine 6 Eylül 2012 tarihinde ulaştı. Ancak, dosyaya 18 Aralık'ta konuldu. Sami Özbil, raporun geldiğini tesadüfen bir gardiyandan öğrendi. Ancak bunun üzerine, rapor dosyaya konulabildi.
Beklenen hastane raporunun gelmesinin ardından Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan karar çıktı.
Başsavcı Emin Özler, 9 Ocak tarihli kararında, Özbil'in babası Faris Özbil ile ilgili hastane raporunda "hastalığının yaşamsal tehlike oluşturan önemli ve ağır hastalık hali olduğu" belirtildiği hatırlatıldı. Ancak buna rağmen hükümlü Özbil'e, babasıyla vedalaşma hakkı tanınmadı.
CEZAEVİNİN 'TEHLİKELİ' RAPORU BELİRLEYİCİ OLDU
Gerekçe ise şöyle açıklandı: "Kurum müdürlüğünün ve Kocaeli ceza infaz kurumlarından sorumlu Cumhuriyet savcısının yazıları, hükümlü hakkındaki 7 Ocak 2013 tarihli, 2013/16 sayılı idare ve gözlem kurulu kararı, karara esas bilgi ve belgeler, hükümlünün terör örgütü ile bağlantısının devam etmesi ve örgüt içindeki konumu birlikte değerlendirildiğinde, tehlikeli hükümü olduğu sonuç ve kanaatine varıldığından, hükümlü Sami Özbil'in mazeret izni talebi uygun görülmemiştir."
'CEZAEVİ BİZİ VE SAVCILIĞI OYALADI'
Sami Özbil'in avukatı Gülhan Kaya, savcılığın beklediğin raporun, aylar öncesine cezaevine ulaşmasına rağmen dosyaya çok geç konulduğuna dikkat çekerek, "Raporun cezaevine ulaştığını müvekkilimiz tesadüfen cezaevinde görevli memurun sözlü beyanıyla öğrenmiş ve bize bilgi vermiştir. Biz rapor beklerken meğer rapor cezaevine zaten aylar önce ulaşmış. Sami Özbil'in bize bilgi vermesi sonucu raporu elden 18 Aralık'ta savcılığa ulaştırdık. Dosya bu tarihten sonra karar için Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilebildi. Açıkçası biz karar için bu kadar uğraşırken cezaevi, raporu savcılık dosyasına göndermeyerek adeta karar çıkmaması için hem bizi hem de savcılığı oyalamıştır" dedi.
Avukat Kaya, cezaevi idaresinin herhangi bir dayanak olmaksızın müvekkilinin örgütle bağlantısının devam ettiğine dair bir yazı düzenlediğini ve bu nedenle savcılığın Özbil'i tehlikeli hükümlü olduğu gerekçesiyle hasta babasının ziyaretine izin vermediğini belirtti.
'CEZAEVİNİN KARARINDA HİÇBİR DAYANAK YOK'
Yasadan doğan bir hakkın cezaevinin keyfi ve sınırsız takdir yetkisi nedeniyle kullandırılmadığına dikkat çeken Kaya, şöyle konuştu: "İnfaz Kanunu, tehlikeli hükümlülere mazeret izni verilemeyeceğini düzenlemiştir. Ancak bir hükümlünün hangi durumda tehlikeli sayılacağına dair bir kriter yasada mevcut değildir. Savcılık müvekkilin tehlikelilik durumunu cezaevi idaresinden sormuş, Cezaevi İdare ve Gözlem Kurulu da hiçbir dayanak göstermeksizin müvekkilin örgüt bağlantısının devam ettiğini belirtmiştir. Keyfiyete yol açan ve cezaevi idaresine sınırsız bir takdir yetkisi tanıyan yasal düzenleme nedeniyle müvekkilimiz mazeret izni hakkından faydalanamamış, hayati tehlike içerisindeki babasını belki son kez görmesine engel olunmuştur. Cezaevine tanınan bu sınırsız takdir yetkisi, yine yasa ile tanınan bir hakkı kullanılamaz hale getirmiştir. Bu keyfiyete karşı gerekli itirazlar tarafımızca yapılacak olup, ellerine ulaşmış sağlık raporunu zamanında Savcılığa iletmeyerek talebimizi sürüncemede bırakan ve dolayısıyla görevini kötüye kullanan Cezaevi yetkilileri hakkında da suç duyurusunda bulunulacaktır."
PAŞALARA İZİN
Tutuklu ve hükümlülere hasta ve cenaze için izin hakkı tanıyan yasal düzenleme 10 Mayıs 2012'de yürürlüğe girdi.
Yasa bugüne kadar Balyoz ve Ergenekon sanıkları için uygulandı.
Balyoz davası'nda yer alan Sakal Planı'nı hazırladığı gerekçesiyle 16 yıl hapis cezasına çarptırılan Jandarma Kurmay Yarbay Hüseyin Topuz'a annesinin cenaze törenine katılması için 4 Ocak 2013 tarihinde izin çıktı. Ergenekon davasının tutuklu sanığı orgeneral Hasan Iğsız da Kasım 2012'de haktan yararlandırıldı. Aynı dava kapsamında yargılanan eski Malatya İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu Ekim 2012'de, trafik kazasında ölen oğlunun cenazesine katıldı.
YASA ÇIKMADAN ÖNCE DE UYGULANDI
5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkı'ndaki kanunda gerekli düzenleme yapılmadan da, Balyoz ve Ergenekon tutukluları Adalet Bakanlığı'nın verdiği özel izinlerle cezaevinden çıkartıldı. CHP Zonguldak Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Haberal'a annesinin cenazesi için Nisan 2012'de izin verildi. Balyoz Davası'nda 2009 yılından bu yana tutuklu bulunan Deniz Kurmay Albay Tayfun Duman, aynı dava kapsamında tutuklu yargılanan Bilgin Balanlı, "askeri casusluk" soruşturması kapsamında tutuklanan Deniz Tabip Binbaşı Zeki Mesten'e ise yasa çıkmadan önce "özel izin" verildi.
(Arzu Demir/ETHA)
Kaynak: baskahaber.org
- 6 gösterim