Ercan Binay Elazığ Hapishanesinde Hücreden yazıyor

"Tutulduğumuz buralar ağırlaştırılmışlar için yapılmış yerelerdir. Tek tutuluyoruz hiç bir hücre ile (insanla) iletişimimiz ilişkimiz yok.  O gün bugündür buralar da tutuluyoruz. Üçlülere geçmek için hem idareye hem 'de savcılığa yazdık ama güvenlik gerekçesiyle kabul edilmiyor."

Ercan BİNAY

2 Nolu Yüksek Güvenlikli Hapishane E-24

ELAZIĞ

***

Değerli Dost Merhaba. 

Nasılsın iyi misin, iyi olmanızı diliyor olanca içtenliğiyle selamlıyor sevgilerimi gönderiyorum.  Biri sınırların dışından olmak üzere, iki defa kart aldım sizden. Bir süre yaşananlardan dolayı size özel olarak yazamadım. Yaşananları ayrıntılı olarak dışarıdan bir dosta yazmıştım ve bu dost yazdığımı internet üzerinden sizinle paylaşacaktı. Paylaşmasını rica etmiştim. Fakat bu postam, burada idarece sakıncalı bulunup, gönderilmedi. Sonrasında 'da iletişim cezalarından biri başlatıldı. Bu ceza biter bitmez (ocak sonları) göndereceğim. Tabi düşündüğüm gibi olmazsa, çok uzun bir süre gönderemeyeceğim. Çünkü toplamda 10 ayı bulan birden fazla iletişim cezası sırada bekliyor.

Durumu kısaca özetledim, süreci 'de özetleyeyim.  Geçen yıl Temmuz ayı sonunda spor sahasına çıkacaktık Cemalettin Gürsoy ve Mustafa Aytaç ile.  Üçümüz beraber üçlülerde tutuluyorduk . Sahaya götürülürken aramaya karşı çıktığımız iddia edilerek, arama yaptırmadan gitmek istemişiz, bu isteğimize karşı çıkan görevliyi ‘de darp etmişiz, öyle diyorlar. Bu iddia ile hücre cezası verildi ve hakkımızda 'da dava açılmış. Tabiki böyle bitmedi. Spora çıkarılmayıp gerisin geri içeriye alındık, kapıyı kapatıp gittiler. Böyle bitmeyeceğini de bekliyorduk, öyle oldu. Sonrasında gelip üçümüzü ’de  zorla götürüp üst katlardaki tekli hücrelere attılar. Günlerce orada tutulduktan sonrada buralara aldılar.

Tutulduğumuz buralar  ağırlaştırılmışlar için yapılmış yerelerdir. Tek tutuluyoruz hiç bir hücre ile ( insanla) iletişimimiz ilişkimiz yok.  O gün bugündür buralar da tutuluyoruz. Üçlülere geçmek için hem idareye hem 'de savcılığa yazdık ama güvenlik gerekçesiyle kabul edilmiyor. Üçümüzde aynı koridordayız en azından birbirimize seslenebiliyoruz notlaşabiliyoruz. Artık burada tutunacağız gibi. Mustafa tahliye oldu. Kaldık Cemalettin’le baş başa. Geçmişe dair özetin özeti bu. Ayrıntıya giremem çünkü yine sakıncalı bulunup  gönderilmez.  Aslında şunu ifade edebilirim. Spora çıkarılırken aramaya karşı çıkıp arama yaptırmadan gitmek isteğimizin aslı astarı yoktur. “sorun pabuç “ meselesinde çıkmıştı. Ayakkabınızı çıkarıp yete vurun deniliyor yani kendi aramanızı kendiniz yapın deniliyor. Tüm bunlara rağmen o esnada  önemli ciddi bir durum olmadı yaşamadık  üzerinde konuşmaya bile gerek yoktu.  Fakat idarenin götürüp tekli hücrelere atması oradan buraya alması hücre cezası iletişim cezası vermesi dava açılması darp iddiası tam anlamıyla bir damla sudan fırtına koparması işi büyütmesi. Yoksa arama esnasında bir şey yoktu.

Şu anda durum nasıl, özetle şöyle. Yaklaşık üç dört aydır kimlik taşıma dayatması var. Kimlik taşımayı kabul etmediğimiz için hiç bir yere çıkarılmıyoruz. Hücrenin kapısı sadece sayımdan sayıma üzerimize açılıyor.  Ziyaretten, telefona, revirden, koliye, spora berbere kadar hiç bir yere çıkarılmıyoruz. Geriye bir tek, tek tip elbise kaldı.  Oda geldi mi tamam olur. Gerçi geldi ama burada daha pratik  uygulaması yok. Şimdiki durumda bu. Bakalım tek tip elbise ne getirip götürecek.  Düşüncem tek tipin bir araç olduğu. Elbette ki bu aracında kendi içinde amaçları var. Kimliksizleştirip, itibarsızlaştırma... vs vs.. Diğer yandan SEGBIS sistemini yerleştirmeyi düşünüyor olabilirler. Şunu dayatacaklardır. Ya SEGBIS'le mahkemeye katıl ifadeni ver yada tek tipi giy mahkemeye götürelim.  Bakalım ne-nasıl  olacak.  Değerli Dost, içeride dışarısı gibi. Hatta dışarısı daha karışık.  Ortadoğu’yu çok merak ediyorum ne olup bitti diye. Sudan çıkmış balık gibiyiz bilgi alamıyoruz.  Özgürlükçü demokrasi gazetesi dahi doğru düzgün verilmiyor , artık diğer yayınları siz düşünün. Postayla gelen yayınları 'da almıyorlar . Bazen ediyorum iyi ki içerideyim, çünkü dışarıda olsaydım büyük ihtimalle İnternetin başından kalkmazdım, bütün ülkelere bakardım ne diyorlar ne yapıyorlar diye.  Geçen infaz hakimliğine çıktım İnternet istedim ama kabul etmedi.

Diyor “ slogan atmışsın “ dedim “... zulüm zulümdür; dini, imanı , ülkesi yok... ne yapayım slogan atmayıp'da mesaj mı atayım...” . Üç beş haber kanalı var ama hepsi kelimesi kelimesine aynı şeyi söylüyor . Köşeleri kapatıp kanal ismini görünmez hale getirirsek tek kanal olur.  TV izlemek bile insana zulüm yapıyor desem yeridir. 

Sevgili Adil, başta 'da belirttiğim gibi sırada bekleyen üç- beş iletişim cezası var benim.  Fakat Cemalettin  Gürsoy  yoldaşın iletişim cezası yok. İsterseniz yada başka bir durum olursa yoldaş â yazabilirsiniz. Paylaşıyoruz ne varsa. Bana yazarsanız cezalara takılabilir ama cezalar bittikçe verirler. Yani 10 ay mektup vermeme durumu olmaz. Bilginiz olsun.  Som olarak şair Enver Ercan vefat etmiş. Kızı Özgeye  başsağlığı dilemek istiyorum ama adresi yok. Yardımcı olabilir misin?  Kendine iyi bak.  Daha özgür koşullarda sohbet etmek dileğiyle. Olanca içtenliğimle selamlıyor sevgilerimi gönderiyorum.  Bu arada biz iyiyiz. 

Ercan BİNAY

2 Nolu Yüksek Güvenlikli Hapishane E-24

ELAZIĞ