OHAL’de hapishanelerde yaşanan insan hakları ihlallerinin ardı arkası kesilmiyor. Sermaye devletinin darbe girişimini bahane ederek saldırganlığını daha da tırmandırması ve keyfi tutuklama terörünü hayata geçirmesiyle birlikte hapishanelerde de OHAL uygulanıyor. Hapishaneler dolup taşarken, çok yönlü baskılar, işkence ve kötü muamele insan hakları ihlallerinin ayyuka çıktığını ortaya seriyor. Derneğimizin hemen hemen tüm şubelerine gelen mahpus mektupları, genellikle aynı hak ihlallerinden, baskı ve zulümden yakınan mektuplardır. OHAL öncesi özellikle siyasi mahpuslara uygulanan bu zulüm şimdilerde tüm hapishanelerde ve siyasi-adli ayrımı yapılmaksızın uygulanmaktadır.
Örneğin mektubun birinde "Bizler hapishane idaresinin ve Adalet Bakanlığı'nın keyfi, insanlık dışı ve hukuksuz uygulamalarına boyun eğmediğimiz için bu baskılara maruz kalıyoruz. Özellikle son bir yılda, AKP'nin OHAL bahanesiyle hapishanelerde tüm hakları gasp ettiği, hapishane idarelerinin her türlü keyfiliklerine ve hukuksuzluklarına 'açık çek' verdiği koşullarda onurumuzu, haklarımızı korumak için direniyoruz" ifadeleri yer alıyor.
Ve hak gasplarını sıralamak gerekirse pek çok eksiğiyle de olsa en belli başlılar olarak şöyle sıralayabiliriz:
Disiplin cezası, kitap-yayın hakkı gaspı, sohbet, havalandırma ve görüş haklarının gaspı, doktor ve tedaviye ulaşmadaki zorluklar ve keyfiyet, kelepçeli muayene, sürgün ve sevkleri keyiflerine göre önceden ve kimseye haber vermeden gerçekleştirme, özel alanlara kadar kamera takma konusunda idarenin ısrarı sayabileceğimiz en önemli hak ihlallerinin başında gelmektedir.
Kısaca OHAL sonrası hapishanelerdeki kötü duruma değindikten sonra, F oturması etkinliğimizin en önemli amacını oluşturan hasta mahpuslar serbest bırakılsın şiarımızla bugün burada hasta mahpus ÖZGÜL YAŞA için toplandık.
“Durumum kritik. Şu anda yüzümün bir bölümü, çene, dil, diş, kulak kısmı uyuşuk. Ses ve gırtlakta da sorun yaşıyorum. Sürekli baş ağrıları yaşıyorum ve halsizim. Doktor raporuna rağmen tedavim için gerekli olan ek besinler verilmiyor” diye bizlere sesini duyurmaya çalışan ÖZGÜL YAŞA Tarsus C Tipi Kapalı Kadın Cezaevi’nde bulunan hasta tutukludur.
Gözaltına alındıktan sonra yaralı olmasına rağmen 3 gün boyunca hücrede tutulduğunu ve sağlık kontrolünden geçirilmeden sevk edildiği mahkemece tutuklandığını söyleyen Yaşa, cezaevinde de 3 gün boyunca hücrede tutulduğunu belirtti. Bir hafta sonra talebi üzerine hastaneye götürüldüğünü dile getiren Yaşa, hastanede bazı tetkiklerin yapıldığını; ancak ne tetkik sonucunun ne de muayene sonucunun kendisine açıklanmadığını anlattı. Muayeneden 3 ay sonra yeniden gittiği doktorun kendisine “Çenende çok fazla kırık var. Bu kırıkların toparlanması zor. Ondan dolayı ameliyat yapamam. Fizik tedavi gerekli” dediğini belirtiyor. Kendisiyle ilgilenen çene cerrahı doktorunun kendisini fizik tedaviye sevk ettiğini belirten Yaşa, fizik tedavi bölümünün çene cerrahından doktor istediğini ancak doktor gönderilmediği için tedavisinin yapılmadığına dikkat çekerek, şöyle devam etti: “İki doktor da nasıl bir tedavi süreci başlatacakları noktasında sorumluluk almadılar. Beni kendi halime bıraktılar. Ben de bunun üzerine suç duyurusunda bulundum.” Özgül Yaşa şöyle devam ediyor “Buna çok öfkelenip, tepki gösterdiler. Ancak sağlığım söz konusuydu. Fizik tedavi bölümü bana, ‘git 7 ay sonra gel. O zamana kadar kırıklarının bir bölümü kaynarsa, biz yeniden duruma bakarız’ dediler. Her defasında cezaevi revirine çıkıp, hastaneye sevkimi yaptırıp, kontrole gidebiliyordum. 3 defa kontrole gittim. Birkaç ağız hareketi gösterip, egzersiz yapmamı söylediler. Ancak ameliyat olup, olmayacağım konusunda hiç bir şey söylenmedi. Son dönemlerde ise süreçle beraber değişen her şeyin yansımasını yaşadım. Hastaneye son gidişimde bana, ‘yapacak bir şey yok’ deyip beni geri gönderdiler.”
Sonuç olarak durumuna ilişkin yaşadığı sağlık sorunlarını şöyle aktarıyor
‘’Bir yıldan fazla bir süre boyunca dilde uyuşukluk, çenede hareketsizlik olduğu için yemek yiyemiyor ve konuşamıyordum. Hareket edemiyorum ve sürekli sabit duruyorum. Uyuma, yürüme ve kendi bireysel ihtiyaçlarımı karşılayamıyordum. Bir yıl boyunca sadece sıvı besinlerle beslendim. Şuan konuşabilme durumum çok az da olsa gelişti. Ancak birçok olumsuzluklar devam etmekte. Dilimin bir kısmı halen uyuşuk. Özelde yüzümün sol tarafı uyuşuk. Çenemi kullanamıyorum. Yemek yemede zorlanıyorum. Çenemi kullanamadığım için dişlerimin yarısında bir parmak kadar tabakalaşma meydana geldi. Eskiye oranla hareket etme durumum biraz gelişmiş olsa da halen uyumakta zorlanıyorum. Başımda sürekli ağrı olduğu için kontrollü hareket etmek zorunda kalıyorum. Tedavim yapılmıyor. Birkaç defa revire çıktım. İnsan algısına ters bir şekilde diş doktoruna sevk edildim. Diş doktoru normal diş temizleme işlemini bile yapamadı. Çünkü durumum kritik. Şu anda yüzümün bir bölümü, çene, dil, diş, kulak kısmı uyuşukluk içinde. Ses ve gırtlakta da sorun yaşıyorum. Sürekli baş ağrıları yaşıyorum ve halsizim. En önemlisi de unutkanlık yaşıyorum. Son zamanlarda OHAL’le birlikte yaşam şartlarım daha da zorlaşmış durumda. Tedavi imkanım kısıtlı ve tedavi olamıyorum. Cezaevi süreci sağlığım için uygun değilken; şartlarımızın ağırlaşması ile beraber yeniden yargılanma durumuyla karşı karşıya kalıyorum”
Biz İHD İstanbul Şubesi Hapishane komisyonu olarak hasta mahpus ÖZGÜL YAŞA’nın acilen tedavisinin yapılmasını, hapishane koşullarında tedavisi zor ise serbest bırakılarak sağlığına kavuşması için gerekli adımın atılmasını yetkililerden talep ediyoruz.
ÖZGÜL YAŞA SERBEST BIRAKILSIN!
HASTA MAHPUSLAR SERBEST BIRAKILSIN! İHD İSTANBUL ŞUBESİ HAPİSHANE KOMİSYONU
fotoğraflar: Kerim Eren
- 11 gösterim