Gaziantep Hapishanesinde gazete yasağı spor yasağı volta yasağı

“İçerinin nefesi iletişim araçlarıdır. Bunun en önemlisi de yazılı basındır. Yani gazete ve köşeleridir. Hele içeridekilerin sesini duyurmaya çalışanlar. O köşe tüm tutsakların özenle okuduğu köşe oluyor. “Özgürlükçü Demokrasi” gazetesindeki köşesinde -sizden iyi olmasın insanların, tutsakların sesini duyurmaya çalışan- Hüseyin Aykol, yazılan mektupları köşesinde özetlediği için gazetenin Pazar sayısı bizlere verilmemektedir. (...) 10 ayı aşkındır hiçbir sosyal aktiviteye çıkmış değiliz. Bunun da nedeni, OHAL ve güvenlik gerekçesi. Ama aynı idare, adli tutuklu-hükümlüleri OHAL ve güvenlik sorununu bir tarafa bırakarak spora çıkarabiliyor. Yani tecavüzcü, katil tehlikeli olmuyor. Ama siyasetçi tehlikeli olabiliyor. İşte tam da bunun için buradaki yaşadıklarımızı yazmak istedim.“

Müslüm Karadağ

L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu D -9

Gaziantep

***

Merhaba,

Anlam dolu bir yaşamın sıcaklığıyla selam ve sevgilerimi yolluyor, her anlamda iyi olmanızı diliyorum.

Sizi gıyaben tanıyorum. Yani şair, yazar ve vicdan sahibi bir insan olarak. Aslında olması gerektiği gibi. Aydın, yazar, şair aynı zamanda toplum vicdanını temsil ederler. Sizi bu konuda takip ediyor ve takdir ettiğimi belirtmek istiyorum. Sizin en son çıkan kitabınızı hâlâ okuma şansına sahip olamadım.

Tabii içeride olmanın zorluklarını anlatma gereğine ihtiyaç duymuyorum. Bu konuda oldukça deneyimli olduğunuzu biliyorum. Size yazmamın amacı, yukarıda da belirttiğim özelliklerinizden kaynaklıdır. İçeride olmanın zorluklarını hele hele siyasi tutsak olmanın zorluklarını detaylandırmayacağım. Ama bir örnekle izah edeceğim.

İçerinin nefesi iletişim araçlarıdır. Bunun en önemlisi de yazılı basındır. Yani gazete ve köşeleridir. Hele içeridekilerin sesini duyurmaya çalışanlar. O köşe tüm tutsakların özenle okuduğu köşe oluyor. “Özgürlükçü Demokrasi” gazetesindeki köşesinde -sizden iyi olmasın insanların, tutsakların sesini duyurmaya çalışan- Hüseyin Aykol, yazılan mektupları köşesinde özetlediği için gazetenin Pazar sayısı bizlere verilmemektedir. İdareler tarafından “Görülmüştür” mührü vurulan, herhangi bir “sakıncası olmayan” mektupları taşıdığı köşesi,Anchor “sakıncalı” bulunarak bize verilmiyor. Ben de bunu bir insan, vicdan sahibi bir aydın, yazar, şair olarak sizinle paylaşmak istedim. Bu mektubun size ulaşıp ulaşmayacağını da bilemiyorum. Umarım siz de yasaklı değilsinizdir. Çünkü, ben artık siyasi yasaklıyım.

Kısaca kendimi tanıtırsam korkulacak bir olmadığım görülecektir. Yani en azından Selahattin Demirtaş kadar siyasiyim. Aynı dönemde, dönemin BDP partisine üye olduk. Ben de BDP parti meclis üyesiydim tutuklandığımda. Hatta dönemin Ankara Başsavcısı, beni kastederek, “Müslüm senin yakalandığın dosyayla bir alakan olmadığını biliyoruz. Ama seni misafir edeceğiz bir süre” demişti. Tam 6 yıldır misafirlik, baki bir cezaya dönüştü, sonrasında ise cezayı onamak zorunda kaldılar. Asıl mesele ben değilim. Dediğim gibi böylesi komik gerekçelerle yargılanıyoruz, ceza alıyoruz, yetmiyor daha komik gerekçelerle haklarımız gasp ediliyor. Yani cezaevinden çıkan yüksek güvenlikli yerden çıkan ve “görülmüştür” mührü taşıyan mektup, gazetede “talimata” dönüşecek kadar değişebiliyor. Yani tüm cezaevlerini kapatsınlar ki böylesi tehlikeli mektuplar, gazetelere ulaşmasınlar ya da her cezaevine daha duyarlı “okuma komisyonları” oluştursunlar ki biz de rahat yazalım. Gazeteler basılırken tehlike oluşturmasın!

Yine Diyarbakır D Tipi Cezaevinden geldiğimizden beri, 10 ayı aşkındır hiçbir sosyal aktiviteye çıkmış değiliz. Bunun da nedeni, OHAL ve güvenlik gerekçesi. Ama aynı idare, adli tutuklu-hükümlüleri OHAL ve güvenlik sorununu bir tarafa bırakarak spora çıkarabiliyor. Yani tecavüzcü, katil tehlikeli olmuyor. Ama siyasetçi tehlikeli olabiliyor. İşte tam da bunun için toplum vicdanı olan siz aydın- şair- yazara buradaki yaşadıklarımızı yazmak istedim.

Diğer yandan ise, bu zor ve kıt koşullarda ben de şiir yazmaya çalışıyorum. Daha doğrusu yaşadıklarımı şiirleştirmeye çalışıyorum. Yanı sıra öykü- denemelerim de var.

Bu konuda eğer düşüncelerinizi, deneyim ve tecrübenizi benimle paylaşırsanız, belki ben de yazdıklarımı değerlendirme şansına sahip olabilirim. Ve yazmış olduğum bu mektubuma cevap alabilirsem sevinirim. Bir aydın duyarlılığı göstereceğinize inanıyorum.