Halil Güneş'i katlettiler...

Halil de gitti...

Çok üzgün ve öfkeliyim. Mektup arkadaşım Halil Güneş hapishanede katledildi. Katledildi diyorum çünkü 29 yıldır zindanda olan Halil kanser hastasıydı ve Hapishane koşullarında tedavisi de mümkün değildi. Diyarbakır Eğitim Hastanesi'nin "hapishane koşullarinda tedavi edilemez" raporu olduğu halde Halil tahliye edilmedi.

AKP'nin parti bürosu gibi çalışan ATK tahliyesini uygun bulmadı. Halil bu gün tek kişilik hücrede hayatını kaybetti.
Halil'i kaybetmeden bir gün önce gazeteci Filiz Deniz ile yaptığım söyleşide onu anmış, içeride yazıp bana yolladığı, benim de "Hapishanelere esinti yollayalım" adlı kitabımda yayınlandığım bir şiirini okumuştum. Söz yazı yetmiyor artık. Garibe'den ağrımışken şimdi de Halil...
Tabiat onu kucaklasın.

***
Halil'in bana yolladığı mektuplardan birini ve şiirini paylaşıyorum: "“Tespih taneleri ile sayıyorum içeride yılları / Ve bir de bu çağın şu illet hastalığını/ sezdirmeden dostlara, yoldaşlara / Geçiyorum zulüm kapılarında / Acı eşiklerini / Bir güzel tutuyorum işte / Gözler önünde...”
Halil Güneş

***
Merhaba Sevgili Adil, mektubunu , Kartını ve Öykü'nün fotosunu aldım. İlgin, duyarlılığın için teşekkürler. En son Gün Radyo'daki seni ve Nihali dinleme zevkine ulaşmış, selamlarınızı almıştım. Şu an yazmaya çalıştığım; iki-üç yıldır yazmayı düşündüklerimin nihayet kağıda akışıdır. Gecikmenin bir çok nedeni var. En önemlisi de hafıza problemi;kolay değil! 34-35 yıl öncesini hatırlamam. (...)

Buna bir de çok ağır, ciddi sağlık problemlerimi ve doğru-düzgün sandalyeye oturamayışımı da eklersen gecikmeme hak verirsin sanıyorum. Şu yazdıklarımın neresinde durduğunu tam kestiremiyorum. Ve aşağıda yazacaklarımın neresinde olduğunu da kendin bulacaksındır. Belki de bir yanılsamaylayım! Bu da senin cevabına bağlıdır. (...)

Adana'nın meşhur küçük Moskovası ( Meydan mahallesi)'nda 1967'de dünyaya geldim. Kıbrıs caddesi üzerindeki Kıbrıs taksi durağının yanındaki sokakta bulunan Zeytinlikli evde büyüdüm. Belediye işçisi "sağır" Mehmedin oğlu ve Ceyhan Kızıldereli Berber Haydarında yeğeni ve Mey-Koop'un ilk çırağıydım. "Oktay ve Faysal" sebze halinin orada faşistler tarafından katledildiğinde, protesto amaçlı Beşocak ortaokulundan yürüyüş kortejiyle çıkarken faşistler, polislerle beraber bizlere ateş açmış ve 13 yaşındaki ikinci sınıf öğrencisi Sakinemiz pankartın öbür ucunda yere düşüp, ölümsüzleştiğinde beni İskender abi kucağına alıp sokağın köşesine bırakmıştı. (...)

Ve Adil'i vurmuşlardı. Nasıldı? İskender, Hakkı, Haydar nasıl cevap verebilirizi konuşurken Kıbrıs caddesinde Nezirin kahvesi taranmıştı.(...) Barikatlar yetersizdi...Ben Mey-Koop'un çırağı olmuştum da çakmakçı Hüseyin "Küçük Partizan boşver çıraklığı" diyordu...(...) 34 yıl öncesinde hafızama nakşolanlar bunlar, birde bir bacağı kesik Ali amcanın kızı vardı... Sahi sen bunların bir yerlerindeydin ama neresindeydin? Sevgili Adil yıllardır ilk çocukluğumun bu anıları belleğimi yoklayıp duruyordu. Şimdi ilk sana yazıyorum. Hakkı 10 yıl yatıp çıkmıştı. İskender Mersin'e yerleşmiş, Çakmakçı Hüseyin (Malatyalı) kanserden en verimli çağında bizleri terk etmişti. Uzatmayayım. Kısaca anlatacaklarım bunlar. İstesem de uzun yazamıyorum. Sevgili Öykü'yü benim için öpüver, sana ve eşine en içten devrimci selam, sevgi ve saygılarımı iletiyor, yaşam ve çalışmalarında başarılar diliyorum.

Selamlar, Saygılar

Halil GÜNEŞ

D Tipi CEZAEVİ DİYARBAKIR