24.01.2016
Merhaba;
Sizleri devrimci coşkumla selamlıyor ve kucaklıyorum. Sizlere Şakran Hapishanesi'nde son günlerde yaşanılan hak gaspları ve keyfi uygulamalarla ilgili yazıyorum.
Zindanlar sermaye düzeninin bir aynasıdır. Bugün gücünü kapitalist tahakkümden alan burjuva gericiliği, nasıl ki en ufak bir hak arama mücadelesine ve muhalif sese pervasızca saldırıyorsa, zindanlarda da bu politikayı fiziki-ideolojik ayakları olan koyu tecrit uygulamasıyla sürdürüyor. Bilindiği gibi milyonların yalan ve demagojiyle sersemletilerek kontrol altına alınması burjuva politikanın işçi-emekçilere yönelik uyguladığı bir yöntemdir. Kitlelerin ayağa kalkarak hesap sormasının önüne sayısız oyalama ve ayak oyunlarıyla geçilmeye çalışılır. Zindanlarda uygulanan tecrit-tredman politikasının en önemli argümanı da, saldırıların kimi zaman açık kimi zaman sinsi, maskelenmiş şekilde hayata geçirildiği sistematik fiziki-psikolojik zorbalıktır. Bu çerçevede yeni hak gaspları ile saldırıları boyutlandırmak, hapishanenin bürokratik işleyişinin bir enstrümanı olarak tutsağın iradesini kırmak, devrimci-siyasal düşünsel üretime, kolektivizme engel olmak ya da olabildiğince sınırlandırmak bu zorbalığın yalnızca bir yanıdır.
Şakran Hapishanesi'nin kötü muamele ve hak gaspları ile dolu kabarık sicili biliniyor. Bu anlamda biz devrimci-siyasi tutsaklara ilişkin sistematik olarak uygulanan tecrit politikası “iyileştirme programı” adı altında hayata geçirilirken, devrimci tutsağı yalnızlaştırmak, dışarıdaki siyasal yaşamla bağlarını koparmak, devrimci-siyasal dünya görüşüne dayanan siyasal-örgütsel kimliği erozyona uğratmak hedefleniyor. Hapishane yönetiminin noteri gibi çalışan infaz hakimliklerinin hak gasplarını onaylayan kararları ile devrimci-siyasal kadın tutsaklar her gün yeni bir saldırı ile karşılaşıyoruz. Devrimci-siyasal düşüncenin üretimine engel olmanın mevcut koyu tecrit ortamında bir ayağı da fiilen yayın engellemesi, diğeri de sayısız oyunla postalarımızın adreslerine ulaşmasına engel olmak oluşturuyor. Bu engelleme, siyasal gündeme ilişkin yazı ve mesajların ulaşmaması, hatta siyasal içerikteki üretimlerin dahi bu şekilde geri gelmesi olarak karşımıza çıkıyor. Yayın yasağı ya da keyfen yayın hakkımızı engellemek için son süreçte pek çok kitaba çıkartılan toplatma-dağıtım yasağı bahane ediliyor. Bununla ilgili verilen sözler tutulmadığı gibi yayınlarımızın toplatması olmadığı halde elde bir süre tutularak toplatma kararının çıkması bekleniyor. Bu çerçevede Kızıl Bayrak'ın son sayısının ve Yürüyüş dergisinin günlerdir bizlere verilmemesi üzerine DHKP/C dava tutsakları ile birlikte kapı dövme eylemi yaptık ve hiçbir hukuki dayanağı olmayan bu tutum karşısında yayınlarımızı bu şekilde alabildik. Bu uygulamaya ek olarak, Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü'nün 24.12.2015 tarihli genelgesi ile, bir süredir eğitim birimine çıkararak koğuşlarda gerçekleştirdiğimiz kitap-yayın alışverişi de engellendi. Genelge son süreçle Kürt halkına yönelik savaş ve saldırganlığın hapishanelerde yapılması ihtimali olan eylemlerle protesto edilmesine yönelik bir hazırlığı içeriyor. Bu kararın bize 'eğitim ve iyileştirme' üst başlığı ile ulaştığı tebligatta; “odalar arası örgütsel irtibat ve haberleşmenin önlenmesi, örgütsel faaliyetlerin yapılmasına izin verilmemesi, söz konusu eylemlere hazırlık yapan ve eyleme katılabilecek hükümlü ve tutuklular hakkında adli ve idari yönden yasal gereğinin yapılması” ifadeleri yer almakta.
Tam da bu çerçevede söz konusu yeni uygulamaların sermaye iktidarının topyekûn saldırısının bir ayağı olduğu açık bir şekilde kendini göstermektedir. Devrimci-siyasal kimliğimize yönelik çeşitli biçimlerde devreye sokulan tecrit politikalarının şiddeti ne olursa olsun devrimci irade karşısında hiçbir hükmü yoktur. Dün olmamıştır, bugün de olmayacaktır. Tüm toplumsal yaşamın ağır baskı ve zorbalıkla büyük bir hapishane haline dönüştürüldüğü bir süreçte, fiili-meşru mücadele ile bu saldırıları yerle bir edeceğiz.
TKİP dava tutsağı Evrim Erdoğdu
İzmir Aliağa Şakran Kadın Hapishane
Kaynak: www.kizilbayrak.net
- 6 gösterim