ANKARA - Cezaevinde 22 yıldır tutuklu olan kanser hastası eşi ve kardeşinin tüm girişimlerine rağmen tahliye edilmediğini belirten Elif Özdemir, ATK'nin yanlı raporlarıyla ağır hasta tutukluların ölüme terk edildiğini söyledi.
Türkiye'de cezaevlerindeki baskı, hak ihlalleri, kötü muamele uygulamaları her geçen gün artıyor, ölüme terk edilen hasta tutuklular tahliye edilmiyor. Yaşam hakkı ihlal edilen hasta tutuklular için hastanelerin verdiği “cezaevinde kalamaz” raporlarına rağmen, Adli Tıp Kurumu (ATK) ise “cezaevinde kalabilir” yönünde görüş bildiriyor. Cezaevlerinde son bir ayda 7 tutuklu yaşamını yitirdi.
Hasta tutukluların sağlık ve yaşam hakları için mücadele yıllardır birçok kentte sivil toplum ve insan hakları örgütlerinin öncülüğünde devam eden mücadelenin yanı sıra aileler, Diyarbakır ve Van'da Adalet Nöbeti başlattı. Tutuklu yakınları, birçok kentten yola çıkarak Ankara'da hasta tutukluların tahliye edilmesini talep etti.
2 KANSER HASTASI TUTUKLU
Kanser hastası olan Erol Zavar (53) ve Cihat Özdemir (51), 22 yıldır cezaevlerinde tutuluyor. Yapılan tüm girişimler, alınan hastane raporları ve yapılan çağrılara rağmen hasta tutuklular tahliye edilmiyor. Zavar Bolu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde akrabası olan Cihat Özdemir ise Kırıkkale F Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutuluyor. Erol Zavar ve Cihat Özdemir, 2000 yılında yargılandığı Ankara 2 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde (DGM) “Anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs” gerekçesiyle müebbet hapis cezasına çarptırıldı.
KANSER NÜKSETTİ
Cezaevine girmeden önce mesane kanseri teşhisi konulan Zavar, uzun süre tedavi gördü. Tedavisi sürerken, gözaltına alınıp, tutuklandı. Cezaevinde hastalığıyla ilgilenilmediği ve tedavi yapılmadığı için 2004 yılında avukatları, eşi ve yakınları tarafından bir kampanya düzenlendi. Düzenlenen kampanyanın etkisi ile cezaevinde tedavisine başlandı. Gerçekleştirilen dokuz ameliyata rağmen sağlığı kötüye gitti. 2006’da “bu ışık sönmesin” sloganı ile yeni bir kampanya düzenlendi. Bu yeni kampanyanın amacı kanser tedavisinin sağlıklı koşullarda sürdürülebilmesi için serbest bırakılmasıydı. Ancak Zavar, tüm çağrılara rağmen tahliye edilmedi. Eskişehir’de bir yıl tutulduktan sonra Zavar, Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Cezaevi’ne sevk eldi. Bu sürede Zavar’ın kanser hastalığı yeniden nüksetti. Zavar’ın ailesi, Adalet Bakanlığı ve cezaevi yönetimine tam teşekküllü hastanede tedavi yapılması için yapılan başvurular reddedildi.
GÜL YETKİSİNİ KULLANMADI
Kanser hastalığı tekrar nükseden Zavar’ın ailesi infazın ertelenmesi için uzun süre girişimleri soncunda Zavar, bir süre hastanede tedavi gördü. Türk Tabipler Birliği (TTB) de süreci takip ederek, yaptıkları tetkikleri sonucunda Zavar için “Cezaevinde kalamaz” raporu verdi. Zavar’a verilen “Cezaevinde kalamaz” raporları dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e gönderildi ancak bir sonuç alınamadı. Adli Tıp Kurumu (ATK) ise yapılan başvuruları reddetti.
22 YILDA 28 AMELİYAT
Kampanya sürecinin ardından Zavar, Edirne F Tipi Cezaevi’ne sevk edildi. İlk kez Zavar, akrabası Cihat Özdemir’den ayrı bir cezaevine gönderilmiş oldu. Ailesi tedavi sürecinin sağlıklı bir şekilde yürümesi için Zavar’ın bir kez daha Ankara’ya nakledilmesi talebiyle başvuruda bulundu. Ailesinin yoğun mücadelesi üzerine Edirne F Tipi Cezaevi’nden, Sincan F Tipi Cezaevi'ne sevk edildi. 15 Temmuz darbe girişimi ardından Zavar, Bolu F Tipi Cezaevi’ne sevk edildi. Zavar, halen Bolu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutuluyor ve kanser tedavisi yapılmıyor. Zavar, 22 yıllık cezaevi sürecinde 28 kez ameliyat oldu.
ERKEN TEŞHİSE MÜDAHALE EDİLMEDİ
Zavar ile birlikte tutuklanan ve 22 yıldır cezaevinde tutulan Cihat Özdemir de, Eskişehir Cezaevi’nde bir yıl kaldıktan sonra Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Cezaevi’ne sevk edildi. Özdemir'in ailesinin başvuruları üzerine Kırıkkale Cezaevi’ne sevki gerçekleşen Özdemir, cezaevlerindeki kötü koşullarından dolayı rahatsızlanarak hastaneye kaldırıldı. 2017’de Tiroit kansere şüphesi olmasına rağmen Özdemir tedavi edilmeden cezaevine gönderildi. Özdemir’in cezaevine geri gönderilmesi üzerine ailesinin girişimleri sonucunda Kasım 2019’da tekrar hastaneye kaldırıldı. 2019’da Özdemir’e de Tiroit bezi kanseri teşhisi konuldu. Ancak Özdemir’e zamanında müdahale edilmediği için kanser beynine ve böbreklerine sıçradı. Aralık 2019’da da Tiroit bezi ve civarındaki lenfler temizlendiğinden ses telleri zarar görüyor ve konuşma güçlüğü yaşıyor.
TEDAVİ İSTEDİ HÜCRE CEZASI VERİLDİ
Özdemir’e tedavisinin sağlıklı koşularda yapılması için yaptığı eylemlerden dolayı ise 3 kez hücre cezası verildi. 2031’de tahliye olması gereken Özdemir’e verilen hücre cezaları gerekçesiyle infazı yakıldı ve 2037’de tahliye olacağı kararı verildi. İHD’nin ağır hasta tutuklu listesinde yer alan Özdemir'in ailesi ise tahliye talebinde bulundu.
CEZAEVİNDE KANSER OLDULAR
Cihat Özdemir'in ablası ve Erol Zavar’ın eşi Elif Özdemir, “Erol, cezaevine girmeden de kanser tedavisi görüyordu. Kanseri atlatmıştı ama tedavisi tamamlanmamıştı. Cezaevi süreciyle birlikte tekrar kanser oldu. Cezaevlerinde tedavileri engelleniyor. Tedavileri yapılmadığı için bir hafta içinde çok sayıda hasta tutuklu yaşamını yitirdi. Rahatsızlıkları vardı. Cihat da Hepatit B, orta kulakta, beyne yakın yerde hasar vardı. Rahatsızlıkları cezaevinde ilerledi şimdi de kanser oldu” diye anlattı.
ÖZDEMİR’İN DURUMU KRİTİK
Kardeşinin durumunun ise kritik olduğunu söyleyen Özdemir, “Kardeşimin tiroitlerinde kitle vardı. Onu aldılar, atom tedavisi gördü. Tedavi ve ameliyat süreci çok uzun sürdü. Teşhis konulduktan sonra hastaneye götürülmedi, tedavisi yapılmadı. Atom tedavisinde hijyen önemlidir, steril koşular önemli ancak atom tedavisi gördüğü odaya askerler sokuldu, başında bekletildi. Bunlar tedavinin ne kadar göstermelik olduğunu gösteren şeyler. Birçok hasta tutuklu da aynı durumda” diye konuştu.
ATK ‘CEZAEVİNDE KALABİLİR’ DEDİ
Özdemir ve Zavar için birçok kez başvurdukları ATK’nin “cezaevinde kalabilir” raporu verdiğini söyleyen Özdemir, “Cezaevinde kalabilir’ dediklerinde, ölüm haberlerini duyuyoruz. Bu da bizi kaygılandırıyor. Kampanya yaptığımız süreçte eşim için alternatif rapor çıkarmıştık, Cumhurbaşkanlığına gönderdik ama raporumuzu dikkate almadılar. Pandemi sürecinde ek bir madde konuldu, ağır hastalıkları bulunan tutukluların bırakılmasına yönelik. Kanserden daha ağır bir hastalık var mı?” diye sordu.
‘TEDAVİLER UYGULANMIYOR’
F tipi cezaevinde sağlıklı koşullarının oluşmadığını söyleyen Özdemir, “Kardeşim ile eşim cezaevine girdikleri zaman F tipleri yeni açılmıştı. Büyük baskılar gördük, tedavileri yapılmadı ve şimdi bu durum daha katmerli bir şekilde devam ediyor. Koronavirüs sürecinde ‘hastaneler ve jandarma müsait değil’ gerekçesi sunuluyor, tedavileri sağlanmıyor. Hastalık durmuyor, erken müdahalenin önemli olduğu rahatsızlıklarda müdahale yapılmıyor” ifadelerini kullandı.
‘KENDİ YASALARINA KENDİLERİ UYMUYOR’
Son dönemde cezaevlerinde yaşanan ölümlerin kendilerini endişelendirdiğini söyleyen Özdemir, “Devlet kendi yasalarına uymuyor. Yasalara uysalar, hasta tutuklular ailelerinin yanında daha sağlıklı ortamlarda tedavi olup yaşamlarına devam edecekler. Bize deneme şansı bile bırakılmıyor. ATK, kalp, şeker, tansiyon, kolesterol hastası olan veya uzuvları olmayanlara da ‘sağlıklıdır’ raporu verebiliyor. Yanlı olduğunu gösteriyor. Bu raporlarla insanlar ölüme terk ediliyor” ifadelerini kullandı.
UZMAN DOKTORLAR DİNLENMELİ
Kamu hastanelerinden uzman doktorlar tarafından verilen raporların hasta tutukların serbest bırakılması için yeterli olduğunu belirten Özdemir, “Kanser hastasının moralinin düzgün olması, uygun koşularda tedavi olması lazım. Acil müdahaleler için hızlı müdahale edilmesi lazım. Bunları uzman doktorlar biliyor” şeklinde konuştu.
HUKUKSUZLUK SÖZ KONUSU
Hasta tutukluların durumlarının daha kötüye gitmemesi ve ölümlerin olmaması için bir an önce adımların atılması gerektiğini ifade eden Özdemir, “Yasa da diyor, bir kişiyi tutuklamışsan onun beden bütünlüğünü korumakla yükümlüsün. Yasaya uymaları bile bu insanların yaşamasına yeterli olacaktır. ATK’nin bu konuda yetkisinin bertaraf edilmesi gerekir. Cezaevindeki insanların ufak tefek şikayetleri ciddiye alınıp tedavileri yapılırsa, tutuklu sayıları çok artmamış olacak. Birçok kez çağrılar oluyor ama devlet bunları duymuyor, cezaevindeki insanları insan olarak görmüyor. Ortada bir hukuksuzluk durumu söz konusudur. Hasta tutuklular bir an önce dışarıya çıkmalı ve gerekli tedavileri yapılmalı. Buna eşim ve kardeşim de dahildir. Biz cezaevinde daha fazla ölümlerin yaşanmasını istemiyoruz” dedi.
MESANE KANSERİ
Mesane, idrar kesesi diye isimlendirilen her iki böbrekten idrar yolları (üreterler) vasıtası ile gelen idrarı depolayan küreye benzeyen bir organdır. Bu organın iç yüzeyinden kaynaklanan kötü huylu tümörlere mesane (idrar kesesi) kanseri denir. Mesane kanseri, erkeklerde kadınlardan daha fazla görülür.
TİROİT KANSERİ NEDİR?
Tiroit hücrelerinin kontrolsüz bir şekilde çoğalarak “nodül” adı verilen kitlenin oluşmasıyla başlayan bir süreçtir. Nodüllerin yaklaşık yüzde 95’1 iyi huyludur, kanserle sonuçlanmaz. Geri kalan küçük kısım ise kontrolsüz büyümeye devam ederek tiroit kanserine yol açabilir. Bu hücreler tiroit içerisine, boyun yapılarına ve lenf nodlarına yayılabilir.
MA / Delal Akyüz
Kaynak: Mezopotamya Ajansı
- 18 gösterim