Kekeme,
Selam, sevgi ve saygılarımla merhaba. Tülin hevale ve Mersin'in tüm özgür yaşam sevdalılarına selamlarımı iletirim.
Değerli Keke, çalışmayı bitirip yayınevine teslim etmene sevindim. Umarım tez elden yayınlanır. Artık ikinci bakısı olursa bahsettiğim Fesih Hoca ve diğerlerini düşünürsen sevinirim. Ben de mektubumun ulaşıp ulaşmadığını merak ediyordum. Kartı aldığımda çok sevindim. Zindanların makus talihlerinden biri de gönderilenlerin faili meçhule uğraması oluyor. Dolayısıyla nameler ulaşınca insanın üzerinden tonlarca yük kalkmış oluyor. Ne de olsa yegane iletişim araçlarımız sonuç vermiş oluyor.
Genel zindanların yoğunluğu süresizlerden sonra olağan ritmine kavuşmaya meyyal. Elbette üzücü olaylar da eksik olmuyor. Bu yüzden odamızda bulunan Öğretmen Özgür Karagöz arkadaşın durumunu yaymak istiyorum bu kez. Yaşanan hali pür melalimize emsal teşkil ediyor. Belki sese ses olur, sitede duyarlı yürekler kamuoyu yaratır diya özgür arkadaşımıza biraz değineyim. Kendisi fen bilimleri ve matematik öğretmenidir. Marmara Üniversitesi'nde okurken malign histiositozis tanısı konulmuş ve milyonda bir görülen bir hastalıktır. Akciğerleri, hipofiz bezini ve çeşitli organları tutan bir maraz olup hücreleri işlevsizleştiriyor. İstanbul'da 23 kür kemoterapi uygulanmış. Hipofiz bezindeki kitle 2x2 cm'ye kadar küçülmüş. Akciğerlerdeki langerhans hücreleri balon gibi oluyor. Tedavi olumlu bir seyiz izlese de sürekli kontrolde tutulması gereken bir hastadır. Özgür gecikmeli olarak okulu bitirir. Başarılıdır. İstanbul'da özel kolejler öğretmenlik teklif eder, fakat Özgür yoksul öğrencilere memleketinde yardımcı olmak için Silvan'ın bir köyünde geçici öğretmenlik yapar. Köy okulunun ihtiyaçlarını internet üzerinden kamuoyu yaratarak giderir. Sonra Silvan merkezde Eğitm Destek Evleri'nde koordinatör olarak yer alınca hedef tahtası haline gelir ve toplumsal demokratik basın açıklamaları vb. Garabet yaklaşımlarla “üye olmamakla birlikte” diye başlayan bölgede demoklesin kılıcına dönüştürülen mesnetsiz uygulamayla yedi buçuk yıl 'c'eza kesilir. Yetmez iki yıl daha eklenir propaganda yapmışsın diye. Bu da yetmez, serde Kürtlük var ne de olsa. Ana dilde savunma yapmak istediğinden 'iyi niyetli olmadığı' kanaatiyle indirim uygulamadan Amed D Tipi'ne yollanır. Zindan koşulları ve istendiğinde muayene edecek doktor bulamadığından, bulunsa bile Amed'te olduğu gibi hangi bölümün bakacağına karar verilemediğinden hastalık ilerledikçe ilerledi. En son Araştırma'dan Fakülte'ye sevk edildi. Orada akciğerlerin tamamen işlevsizleştiğini ve ancak nakil olabileceği söylenerek uçakla acilen Marmara Üniversitesi'ne sevk edildi. Büyük polis çemberleri içerisinde Fakülte'ye vardı ama “solunum fonksiyon testi” dışında birşey yapılmadı polislerin korkusundan. Geçiştirmeci bir yola başvurarak “şu an akciğer nakline gerek yok. Kendine çok iyi bakmalısın. Akciğerdeki balonlar patlarsa oksijen ile idare edebilirsin” diyerek “son çare Akciğer nakildir” demişler üstün körü. Ondan sonra Metris T Tipi. Bekliyor buraya gelmeyi. Her an getirirler diye biz de beklemedeyiz. Zindanda tedavi olma koşulu hiç yok. Bu yüzden 'c'eza ertelemesiyle tahliye olursa belki ilerisi için iyi olabilir. Zaten akciğer nakillerinin başarısı da şüphelidir. Dedim ya serde Kürtlük olunca hastalıktan tahliye olmak hayal. Ola ki kamuoyunda duyarlılık sağlamaktır gayem. Zaten Özgür de zerre kadar muktedirlerden az dilemez! Durum bu değerli Kekem. Bir sevdadır arayıp durmalardayız. Elbet “Yeryüzü Aşkın Yüzü” oluncaya değin sürüp gidecek bir arayıştır. Hal böyle olunca kötülükten iyilik beklenmez. Aslolan duyarlı yüreklerin mahsus mahaldeki sese ses olmalarıdır. Ekte bir de fotoğraf gönderiyorum. Yanında oturduğum Mamoste Özgür Karagöz'dür. Sevgili Yeğenim Öykücan'a da bir kart yazıyorum bu kez. Tekrardan en içten duygularımla selam, sevgi ve saygılarımla başarı ve esenlikler dilerim.
Ayhan KAVAK
D Tipi Cezaevi - Diyarbakır
Not: Soldaki Özgür Karagöz
- 5 gösterim