Mehmet Yamaç'tan mektup var: "13 yıldır tedavim keyfi olarak engelleniyor"

10.06.2013

Merhaba;

Size yeraltı nehirlerinin coşkunluğu ve kararlılığıyla tüm engelleri aşa aşa menzile varmaya kenetlenmiş ölümsüz bakışları alınlarımızda hissederek yürüyoruz özgürlük sevdasının güzelleştirdiği duyarlı direngen yüreklerinizi en içten devrimci duygularla selamlıyorum.

Sizin duyarlılığınızı bildiğim için bu mektubu size yazıyorum. Zulüm, baskı, işkence ve insanlık onuruna karşı yapılan bu saldırılara karşı sizleri duyarlı olmaya çağırıyorum.

Ben 1965 Van/Gevaş doğumluyum. Kürt özgürlük mücadelesinde 5 Kasım 1996'da tutuklandım. Müebbet hapis cezası aldım. Sosyalisten Şoreşgeren Kurdistan / Kürdistan Devrimci Sosyalistleri dava tutsağıyım (Eski PKK/DÇS) 17 yıldır tutsağım. 19-22 Aralık 2000 yılında 20 hapishaneye birden yapılan katliam sırasında Adana/Ceyhan hapishanesinde ağır yaralandım. Göğüs kafesim kırıldı. Tam 13 yıldır tedavim yapılmıyor.19 Aralık katliamı sırasında kırılan göğüs kafesimin kırık kaburgaları üst üste binmiş ve bir yumak gibi göğsümün üstünde kaynaşmıştır. Atılan kimyasal bombalar ve gazlar nedeniyle akciğerimin bir bölümü yanmıştır. Bana verilen yanlış ilaçlar nedeniyle midemde birçok yaralar meydana gelmiştir. Tedavim yapılmayarak beni diri diri mezara koymuşlar, günde en çok 3-4 saat uyuyabiliyorum. Çok şiddetli ağrılar yaşamaktayım. Uzanırken kırık kaburgalar kalbime basınç yapıyor.

13 yıldır tedavim keyfi olarak engelleniyor. Onlarca doktora gittim. Her biri ayrı bir şey söyledi. Bazıları alay edercesine “hiçbir şeyin yok” deyip geri çevirdiler. Bazıları KOAH teşhisi koydu. Kimisi “Zatüre olmuşsun” dedi. Kimisi ciğer zarımın kalınlaştığını söyledi. Yine bazıları da kansere yakalandığımı ancak farkına varmadan kanseri yendiğimi, bu yüzden ciğerimde büyük tahribatlar oluştuğunu söylediler. Bazı doktorlar da ciğerimin kimyasal gaz ve bombalardan kaynaklı zarar gördüğünü ve yaşanan bu hasar nedeniyle asla iyileşemeyeceğimi, bu nedenle iyileşebilmem için akciğer naklinin gerektiğini söylediler.

Normalde hekim tavsiyesine göre en fazla 60 gün kullanılması gereken ilacı bana 13 yıldır veriyorlar. Doktorlar “Neden bu ilaç bana veriliyor?” diye sorduğumda ise doktorluk meslek ilkeleriyle bağdaşmayacak bir üslupla “Bu ilaçlar pahalı ilaçlardır şükret. Başkaları yazmaz ne yapalım ölüyorsan öl hiç de umurumda değil” diyen doktorlarla karşılaştım. “Zamanında tedavi olsaydın belki böyle olmazdı, artık yapacak birşey yok. Ömür boyu bu ağrıları yaşayacaksın” deyip ağrı kesici ilaç yazarak geri çeviriyorlar.

Daha önce Meclis İnsan Hakları Komisyonu'na ve CHP'li milletvekili Dilek Akagün Yılmaz'a sağlık raporlarımı yolladım. Ancak hiçbirinden cevap alamadım. Yine milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu, Hüseyin Aygün ve Veli Ağbaba'ya üç defa mektup yazdım. Ama o zamanlar kaldığım Erzurum H-Tipi Hapishane idaresi tarafından “terör özgütü mensuplarıyla haberleşme” gerekçesiyle el konuldular.

28 Ocak 2013 tarihinde Erzurum H-Tipi Hapishanesinden Tekirdağ 1 No'lu F Tipi hapishanesine hasta olduğum halde zorla sürgün edildim. Erzurum H Tipi Hapishane idaresi Adalet Bakanlığı ve Ceza Tevkifevleri Genel Müdürlüğü hastalığımın ağır olduğunu bildikleri halde sürgün ettiler. Sürgün sırasında kalp krizi yaşadım. Üç saat boyunca Tekirdağ Devlet Hastane'sinde gözlem altında tutuldum.

Yaklaşık 2 ay önce Tekirdağ Devlet Hastanesi servisine gittim. Doktora kendi sağlık sorunlarımı anlattım. Kalmakta olduğum hücrenin nemli ve rutubetli olduğunu ve hiç güneş görmediğini; nem ve rutubet nedeniyle nefes almakta zorlandığımı söylediğimde ve yine bana verilen ilacın yarardan çok zarar verdiğini söylediğimde, doktor alay ederek cezaevi sağlıkçı gardiyanına “beyefendiye deniz manzaralı bir oda versenize” dedi. “Garidyanın hatırı olmasaydı gelip sana bakmazdım. Bu ilaçlar çok pahalı ilaçlardır. Al başına koy, Ölürsen öl beni hiç ilgilendirmez” deyince bu şartlar altında tedavi kabul etmeyeceğimi söyleyip hapishaneye geri dönmek istedim. Doktor da bunda tedavimin cezaevi revirinde yapılmasını sevk raporuna yazarak hapishaneye göndermiştir. Artık hastaneye acil durumlarda dahi götürülmüyorum. Ağrı ya da acil bir durum yaşandığında iğne yapılıyor. Ancak iğneler ağrılarımı daha da arttırdığı için artık revire de çıkmıyorum. Şu anda tedavim keyfi olarak yapılmıyor. Ağrılar nedeniyle en temel ihtiyaçlarımı dahi gideremiyorum.

Ben sadece tedavimin insanca yapılmasını istiyorum. Başka hiçbir şey istemiyorum.

Tüm duyarlı kamuoyunun hasta tutsaklara kulak vermelerini istiyorum. Selam ve sevgilerimi yolluyor, çalışmalarınızda başarılar diliyorum.

Umut ve dirençle kalın.

Mehmet Yamaç

Tekirdağ 1 No'lu F Tipi