"Otuz seneye dayanan hapisliğim boyunca nice kötülüklere maruz kaldım ama kötülüğün böylesine sıradanlaştırıldığı olmamıştı”

 

“Tımarhanede 22 Gün Çarmıhtaki Hasta Mahpuslar” kitabımı alıp sana imzalı olarak gönderip sürpriz yaparım diye beklerken “bu kadarı da olmaz!” dediğim oldu ve kitabıma ilişkin evlere şenlik gerekçelerle el koyma kararı verdiler. Otuz seneye dayanan hapisliğim boyunca nice kötülüklere maruz kaldım, tanıklıklar yaptım ama kötülüğün böylesine sıradanlaştırıldığı olmamıştı”

Resul KOCATÜRK F Tipi Hapishane B-8 Hacılar/KIRIKKALE

31.03.2024

Adil Hocam Merhaba,

              İyi haberlerini ve selamlarını Gülbade aracılığıyla aldım. Her daim iyi olmanız dileklerimizi iletiyorum. Bize gelince, kelimenin gerçek manasında kötülüğün sıradanlaştırıldığı zamanlardan geçiyoruz, ama her şeye rağmen gayet iyiyiz…

              Yurt dışı sergimizin ilgiyle karşılandığını öğrenmek mutlu etti bizi. Emeği geçenlere ne mutlu! İçtenlikle teşekkürlerimizi iletiyorum. “Kötü haber tez yayılır!” misali karşı karşıya bırakıldığım kötülükten haberdar olmuşsundur muhtemelen! 1. baskısı yapıldıktan kısa süre sonra Gülbade’nin getirip hapishane idaresine teslim ettiği “Tımarhanede 22 Gün Çarmıhtaki Hasta Mahpuslar” kitabımı alıp sana imzalı olarak gönderip sürpriz yaparım diye beklerken “bu kadarı da olmaz!” dediğim oldu ve kitabıma ilişkin evlere şenlik gerekçelerle el koyma kararı verdiler. Otuz seneye dayanan hapisliğim boyunca nice kötülüklere maruz kaldım, tanıklıklar yaptım, ama kötülüğün böylesine sıradanlaştırıldığı olmamıştı! Onca yaşanmışlıklarım üzerinden ‘olamaz’ kavramına bir hayli mesafeli olan beni hâlâ şaşırtacak şeyler varmış meğer! Burada durumlar böyleyken dışarıda kitaba ilginin olduğu, güzel insanların sahiplenerek gazete ve dergilerde tanıtım yazıları yazdığı haberleri kötülüğü çoktan hükümsüzleştirdi bile. Duydum ki, Güney Dergisi’nde tanıtım yazısı yayınlanmış! Eline-beynine sağlık. Çok teşekkür ediyorum. Benim gönderme planım boşa çıkınca kitabın sana ulaşması da gecikti maalesef. Umarım mektuptan önce eline geçmiş olur. 

              20/03/2024 tarih, 2024/149 sayılı kararın tamamına UYAP Bilişim Sistemindeki http://vatandas.uyap.gov.tr adresinden VnSUJPm-baz9aUd-YKfuh1e-351U00=ile erişebilirsiniz. 

              El koyma gerekçelerinden birisi “Hükümlünün iyileştirilme amacına hizmet etmeyen ifadelerin yer almasıymış! Anlaşılacağı üzere “üst akıl” kendi yazdığım kitabı okursam kafamın karışacağını, yoldan çıkacağıma hükmetmiş ve beni benden korumak gibi benzersiz müstesna bir karara varmış (!) Tam bir Aziz Nesinlik hikaye diyeceğim, ama muhtemelen o da şaşırıp kalırdı bu işe! Çünkü bu kitabın içeriği benim başvuranların beynimde dönüp duran içeriği bertaraf etmek için de planları olabileceği endişesi taşımıyorum desem doğru olmaz(!) Neresinden bakarsak bakalım absürt (ya da trajikomik mi demeliyim bilemedim) bir durumla karşı karşıyayız. Üzerine kilit vurulmuş insanların zaten bir hayli sınırlı olan yasal haklarını eğip bükerek ya da keyfi olarak yasaklayıp işlevsizleştirerek mağduriyet yaratan bir yönelimle karşı karşıyayız. 

              Absürtlüğün bir boyutu da, bu çalışmamın 2021 yılından 1. baskısının yapıldığı Ocak 2024 tarihine kadar en ez 6 (altı) defa Kırıkkale F Tipi Hapishane Mektup Okuma Komisyonu’nun (MOK) denetiminden geçmiş olması ve her defasında da el yazması ile bilgisayar çıktısı nüshalarının bütün sayfaları “GÖRÜLMÜŞTÜR” mührü basılarak onaylanmış olması. (sizin arşivinizde de her sayfası onaylanmış bilgisayar çıktısı nüsha mevcut olsa gerek!) Sözünü ettiğim tüm bu işlemler ilgili UYAP sisteminde de kayıtlı üstelik. Yalnızca bu da değil. 

              Görmem ve düzeltmeler vs. yapabilmem için gönderilen prova baskısı, Hapishane Eğitim Birimi denetiminden geçirilerek Eğitim Birimi mührü vurulmuş ve sisteme kayıt yapılmış olarak getirilip verildi. Gerekli düzeltmeler yaptıktan sonra yine hapishane idaresi kanalıyla sorunsuz şekilde gönderildi. 

              Ocak 2024 tarihinde yapılan 1. baskısına kadar defalarca kez denetimi yapılan ve herhangi bir sorun görülmeyen “Tımarhanede 22 Gün-Çarmıhtaki Hasta Mahpuslar” isimli yazarı olduğum kitap basılıp geldikten sonra, öncesinde en az altı defa denetimini yapan hapishanenin aynı yönetici ve memurlarından oluşan “Eğitim Kurulu Başkanlığı” yaptıkları denetimi yok sayarak kitaba el koydular. 

              Yasaklama kararına gerekçe oluşturmak için kitabın altı (6) ayrı sayfasından alıntılar yapmışlar. Bunlardan birkaçını İnfaz Hakimliği’ne yaptığım itiraz metnindeki haliyle seninle de paylaşmak istiyorum. 

              Kitabın 8. sayfasında yazar Adil Okay’ın kaleme aldığı Önsöz’ünde yapılan: 

              “12 Eylül bugün de –özellikle zindanlarda- farklı uygulamalarla sürüyor… 12 Eylül mezalimini bizzat yaşamış olan Resul Kocatürk de bu kitapta zulmün hâlâ sürdüğünü anlatıyor” denilen cümlede yapılan tespitin yasaklama kararına gerekçe yapılmış olması hukuki temelden yoksundur. 

              Yürürlükte olan TC Anayasasının 12 Eylül yapımı olduğu bir ülkede 12 Eylül zulmünün farklı biçimlerde halen devam ettiği tespitini yapmanın neresi sakıncalı ya da suç olabilir?!

              İtirazımın konusu olan Eğitim Kurulu Başkanlığı 2024/149 sayılı kararı, yazarı olduğum kitabın hukuk dışı olarak tarafıma verilmemesi dahi 12 Eylül zulmünün farklı uygulamalarla sürdüğünü doğrulayan bir kanıttır. Ayrıca TC devleti Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan tarafından defalarca kez eleştirilip mahkum edilen ve bir an evvel değiştirilmesi gerektiği tekrarlanıp durulan Anayasanın kendisinin 12 Eylül ürünü olduğu bir ülkede, 12 Eylül uygulamalarının devam ettiğinin tespitini yapmak nasıl bir ‘suça’ tekabül etmektedir? Bu izaha muhtaçtır!

              54. sayfasında: 

              “Öğlen saatlerinde, halimi hatırımı sormak için uğrayan başgardiyana, çarmıh işkencesinin insanlık dışı bir uygulama olduğunu, hastaların dövülerek küfür ve hakaretlere maruz bırakıldıklarını, insanlık suçu işlediklerini söyledim… Kimseye haksız yere işkence etmiyoruz, prosedürü uyguluyoruz, dedi.” 

              Yasaklama gerekçesi yapılan bu diyalogda hangi hukuki kritere göre uygulamaları sorumlu gardiyana aktarmışım ve o da açıklamada bulunmuş. Esas olarak tanık olduğumuz insanlık dışı uygulamaları görmezden gelmek, sessiz kalmak insanlık suçudur. Sosyal bir varlık olan her insanın en temel sorumluluğu tanık olduğu olumsuzluklara, kötülüklere karşı duyarsızlık göstermesidir. Bunu yapmıyorsa yozlaşmış ve insanlığı dejenere olmuş demektir. 

              70. sayfasında: 

              İki seneden beri hükümet Berkin Elvan dosyasını zamana yayarak karartmaya çalışıyor… Tabii hükümetin bu tutumu, Berkin Elvan cinayetine karşı ülke sınırlarını aşan tepkilerin ortaya çıkmasına ve Türk Devleti’nin uluslararası toplumda teşhir olmasına hizmet etti.” demişim ve bu tespitim, yazarı olduğum kitaba el koyma gerekçesi yapılmış. Bunu hiçbir hukuki normla açıklayabilmek olası değildir. 

              Örneğin bir ülkede bir süreden bu yana hükümet Anayasal bir zorunluluk olmasına rağmen kimi Anayasa Mahkemesi (AYM) kararlarını uygulamıyor. (Milletvekili seçilen Can Atalay örneğinde olduğu gibi). Dolayısıyla hükümet bu tavrıyla Türk devletinin uluslararası toplumda teşhir olmasına hizmet ediyor.” tespitini yapmış olmakla Türkiye Cumhuriyeti devletini ve kurumlarını karalamış mı oluyorum?!” Tımarhanede 22 Gün Çarmıhtaki Hasta Mahpuslar” isimli kitabımda yer alan yorum, eleştiri ve tespitlerin tamamı Anayasa 26. Madde ile düzenlenmiş olan ifade özgürlüğü kapsamındadır. 

              Bu şekilde devam ediyor. Kapsamlı bir itiraz dilekçesi hazırladım, ama mevcut hukuk sistemine, kanuna dahi rahmet okutacak düzeydeki bu kararın İnfaz Hakimliği ve AYM tarafından reddedilmesi olasılığı pek yok maalesef. Bozuk saatin günde iki defa doğru zamanı göstermesi misali bir gelişme olursa o da iyi bir sürpriz olmuş olur (!)

              Daha fazla uzatmayayım. Hukuki hiçbir dayanağı olmayan, kendilerini mevcut hukukun üzerine konumlandıran ve dolayısıyla mağduriyet yaratmak üzerine konumlandıran ve dolayısıyla mağduriyet yaratmak üzerine alınmış olan kararın tamamına yukarıda yazdığım adresten erişebilirsiniz. 

              Baskısı yapılan ilk kitabımı elime almak bir yana kapak düzenini dahi görebilmiş değilim maalesef. Bu durumda, okuyanlar tarafından paylaşıldığı taktirde kitabım hakkındaki görüşleri okumakla yetineceğim. Bu da beni çok mutlu eder!

              Özgür günlerde görüşmek, kucaklaşmak ümidiyle sağlıcakla kalın. Sevgili Tülin ve Öykü arkadaşımız başta olmak üzere, Görülmüştür Ekibi emekçilerine selamlar, sevgiler gönderiyorum. 

              Mektupla birlikte bir adet karakalem çizim de gönderiyorum. 

              Sevgilerimle.

Resul KOCATÜRK  F Tipi Hapishane B-8  Hacılar/KIRIKKALE