Patnos Cezaevindeki tutuklular: Nazi Kampı'nı andırıyor

Patnos L Tipi Kapalı Cezaevinde yaşanan hak ihlalleri "Patnos L Tipi Cezaevinde bulunan insanların sesini duyan var mı?" başlığıyla gönderilen mektupta sıralandı.

7 Eylül 2019

Hak ihlalleriyle gündemden düşmeyen Patnos L Tipi Kapalı Cezaevinde yaşanan hak ihlalleri "Patnos L Tipi Cezaevinde bulunan insanların sesini duyan var mı?" başlığıyla gönderilen mektupta tek tek sıralandı. Tutuklular, cezaevinin Nazi kampını andırmaya başladığını iddia etti.

Tutuklular adına Bülent Şık tarafından gönderilen mektupta cezaevlerinin tecrit ve izolasyon mekanlarına dönüştürüldüğünden dolayı dışarıyla tüm bağlarının koptuğu belirtilerek, "Cezaevinde insanlık-hukuk dışı uygulamalara maruz kalmaktayız. Cezaevi koşulları tamamen meşruiyet kazandırılmaya çalışılan işkence, kötü muamele, insani-sosyal şartların-koşulların tamamının ortadan kaldırılması durumuna getirildi. Patnos L Tipi Cezaevinde can güvenliğimiz tehlikeye atılmaktadır" dedi. 

Şık yaşanan hak ihlallerini ve sorunları madde madde sıraladı:

  • "Bir yıldır cezaevine hiçbir şekilde gazete alınmasına izin verilmiyor, gazete getirilmiyor. Haber alma hakkımız gasp ediliyor.
  • Bütün radyolarımızı toplamış olan idare en son daha önce almamış oldukları 1-2 adet radyoyu da alıp bize bizim paramızla satmış oldukları radyoya el koyup üstüne disiplin cezası vermiştir.
  • Sağlık sorunları olan insanlar sağlık haklarından yararlanamıyor ve ölümle yüz yüze getiriliyor.
  • Ortak olan etkinlikler kaldırılmıştır. Sohbet, atölye, kurs, hobi gibi idarenin keyfine göre ya uygulanmakta ya da ayrımcılık politikalarıyla keyfice çok kısıtlı uygulanmaktadır.
  • Yaşamsal ihtiyaçlarda kısıtlamalara gidilerek odadan birçok eşyamıza el konulup depolarda çürütülmeye terk edilmiş durumda.
  • Her gün odalarımıza baskın yapılırcasına sayım-kısmi arama, genel arama adı altında gelip eşyalarımız dağıtılmakta, hiçbir sorun teşkil etmeyen eşyalarımıza el konulmakta, kalan eşyalarımıza zarar verilmekte ve baskı-hakaretlere varan düzeyde yaklaşımlar sergilenmekte.
  • Aynı şekilde kapalı-açık görüşte ziyaretimize gelen ailelerimize de baskı yapılmakta, hakaret edilmekte ve tehdit edilmektedirler. İç çamaşırlarına, çoraplarına kadar arama adı altında insanlık dışı uygulamayla soyulmakta, aranmaktadırlar.
  • İki yıldır çeşmelerden gelen su lağım kokmakta ve kanalizasyon suyuna benzer bir su verilmektedir. Sıcak su ise görmüş değiliz. Sıcak su borularından soğuk su verilerek 'sıcak su veriyoruz' denilmektedir.
  • Hiçbir ihtiyacımız sağlıklı karşılanmadığı gibi kantinden kendi paramızla temin etmek istediğimizde de ulaşamamaktayız.
  • Provakatif-saldırgan ve işkence yapmaktan zevk alan bir grup gardiyan oluşturulmuş ve her an nerede nasıl bir saldırganlıkla hareket edecekler kestirilmemektedir. Müdürlere bu durum aktarıldığında ise ‘biz de kontrol edemiyoruz’ denilerek açıkça tehdit edilmekteyiz.
  • Sürekli keyfi bir şekilde disiplin soruşturmaları açıldığı gibi disiplin cezaları verilmektedir."

Duyarlılık çağrısı yapan Şık, mektubunu şu ifadelerle sonlandırdı: " Hukuki-insani haklar ayaklar altına alınabilmektedir. Hukuk dışı, insanlık dışı uygulamaların son bulması ve doğal insani ve hukuki hakların gasp edilmesine son verilmesi için sesimizi duyan her gazete, yazar, aydın, TV, milletvekili, parti, toplumun vicdanını yansıtan her kurum kuruluş ve insandan, hukuki kuruluşlardan duyarlı olmalarını bekliyor ve çağrıda bulunuyorum." (Ağrı/MA)

Kaynak: Evrensel Gazetesi