Resul Kocatürk yazdı: "Sessiz sedasız açılan ve halen yenileri yapılmakta olan bu hapishanelerin amacı, hücrelere kapatılan insanın fiziki, psikolojik sağlığını bozmak ve yavaş yavaş öldürmek!"

“Özetle devasa bir dikdörtgen gibi Yüksek Güvenlikli Hapishane (YGH) tecrit ve tretmanın F-Tiplerine göre çok daha koyulaştırılmış olduğu yerlerdir. Bu hapishaneler güneş görmeyen, hava almayan ve görevli gardiyanlardan başka kimsenin görülmeyeceği inşa edilerek insanları birbirlerinden tamamen yalıtan koşullarıyla sağlık hakkının, yaşam hakkının doğrudan gasp edilmesine yönelik hukuki ve meşru dayanaktan yoksun olarak faaliyete geçirilmişlerdir. Durum bu! Yarın neler olabileceğini kestirebilmek zor olduğu gibi bunu düşünmeye de gerek yok! Yok, çünkü gün bugündür. Sessiz sedasız açılan ve halen yenileri yapılmakta olan bu hapishanelerin amacı, hücrelere kapatılan insanın fiziki, psikolojik sağlığını bozmak ve yavaş yavaş öldürmek! Diğer yandan, toplumun tüm kesimlerine, henüz buralara kapatılmayanlara da gözdağı vermek. Bu siz de olabilirsiniz!

Resul KOCATÜRK

Yüksek Güvenlikli Hapishane E2-5-19 Kırıklar/Buca/İZMİR

***

Merhaba Adil Hocam,

              İçerisinde “Uzaklara Bakamamak” isimli tiyatro eserinizin tanıtım metni olan mektubunu yılın ilk günlerinde almıştım. İçtenlikle kutluyorum seni. Eline, yüreğine ve beynine sağlık. 

              Biz tutsaklara, sesimizin çığlığa dönüştüğü hissini yaşatan “Uzaklara bakamamak” adlı oyununuzu olanağım olmasa da, emin olun esere dair Birgün Gazetesi’nde yer alan kısa haber ve fotoğrafı gördüğüm anda tüm benliğimle aranıza katılarak hem izleyeni hem de oynayanı olacak denli bir duyguya kapıldım. İçinde bulunduğumuz koşullarda böylesine bir duygu atmosferini yaşamak duvarları hükümsüz kılmakla eşdeğerdir. Biz tutsaklara bu duyguları yaşatan siz canlara içtenlikle teşekkürlerimi iletiyorum. İyi ki varsınız!

              20 Ağustos 2024 tarihinde tanıtım metnine oyunun Eylül ayında kitap olarak yayınlanacağını not düşmüşsün. Umarım her şey yolunda gitmiştir! Bu durumda bizim de okuma şansımız artmış olur tabi:) 

              Sürgün sevkle getirildiğim ilk günlerde gönderdiğim faksta buraya dair kimi boyutlara değinmiştim ya, son yıllarda sessiz sedasız faaliyete geçirilen üç katlı olarak inşa edilmiş yüksek güvenlikli (YG) hapishanenin fiziksel yapısının ve uygulamalarının farklı yönlerine değinmek istiyorum.

              Dört yüz civarı kapasiteye sahip olan hapishane, dördü tek kişilik biri ise üç kişilik hücreden oluşan beş bloktan oluşuyor. Her şeyiyle farklı olan bir hapishane söz konusu olan. 

              Ülkemizde uzun zamandan bu yana model olarak geliştirilen yegane şey hiç kuşku yok ki hapishanelerdir. Üzerine kilit soruları tutsaklar olarak bizim de takip etmekte zorlandığımız ‘yeni model’ yüksek güvenlikli hapishaneler süreci ilk olarak 2000 yılında F-Tipi ile başladı. Tecrit ve tretman uygulamaları esasına göre yapılan F-Tipi hapishane sisteminden istedikleri sonucu alamamış olmalılar ki, 20 yılın ardından tecrit ve tretmanı daha bir derinleştirerek buna fiziki çürütmeyi de ekledikleri yeni model çok katlı tek kişilik hücrelerden oluşan ve tutsakların güneş yüzü görmeyecekleri şekilde hapishaneler inşa etmeye yöneldiler. Tutulmakta olduğum İzmir-Buca Yüksek Güvenlikli Hapishane de ülke genelinde sessiz sedasız faaliyete geçirilen 19 hapishaneden birisi. 

              Yüksek Güvenlikli Hapishane (YGH) envaiçeşit tipteki diğer hapishanelerden farklı şekilde üç katlı olarak inşa edilmiş. Her katında 6 tekli hücre yer alan her bir ünite, toplam 18 hücreden oluşuyor. Her ünitenin orta koridorunun sonunda 1 tane üstü açık havalandırma bulunuyor. Hücrelerden bağımsız olan havalandırmaya tutsaklar günde 1 ya da 2 saat çıkarılıyor. Ben 2 saat çıkarılıyorum, ama uygulama havalandırmayı tam zamanlı olarak kullandırmamak üzerine kurulmuş! Örneğin, 2 saat içerisinde tuvalet ihtiyacı ortaya çıktığında hücreye dönüp tekrar havalandırmaya çıkma şansı tanınmıyor. Özellikle de prostat vb. kronik sağlık sorunları olanların ciddi olarak sıkıntı yaşaması kaçınılmaz oluyor. Halbuki yasal mevzuata göre gün boyu havalandırmadan yararlanma hakkım var. Hücre cezası vb. herhangi bir havalandırma kısıtlaması cezam bulunmamasına rağmen yasa dışı şekilde fiilen ağırlaştırılmış müebbet infaz rejimine tabi tutuluyorum!

              İçerisinde ranza, elbise dolabı, mutfak tezgahı ve lavabo-tuvalet bölümü bulunan 4x 4,5 metre olan hücrenin penceresi demir parmaklık dışında arasından serçe parmağımın geçmediği kafes telle kapatılmış. Hiçbir şekilde güneşin girmediği hücreye bu şekilde havanın ve gün ışığının girmesi de engellenmiş. Loş bir karanlığın hakim olduğu hücre oldukça rutubetli ve bunu engelleyebilmenin imkanı yok. Başta yatak olmak üzere battaniye, giysiler her daim nemli ve hücrede keskin küf kokusu hakim. İlk getirildiğimde verilen yeni yatak üç ay içerisinde çürüdü ve talebim üzerine bir hafta önce değiştirildi. Kronik sağlık sorunu bulunan tutsakların bile bile ölüme terk edildiği bu koşullarda, sağlık sorunu bulunmayan bir tutsağın zaman içerisinde ciddi sağlık sorunlarıyla karşı karşıya kalmaması mümkün değil. Havalandırma süresinin kısıtlı olması yanında rutubetli, havasız bir hücrede, hareketsiz bırakılırken ayda üç defa elli dakikalık spor faaliyetiyle sınırlanan tecrit koşulları altında sağlıklı kalabilmek olası değil. 

              Tutulmakta olduğum YGH’nin hukuki bir düzlemi bulunmuyor. An itibariyle burada iletişim halinde olabilen üç kişiyiz ve hiçbirimizin hukuki durumu uygulanmakta olan infaz rejimine uygun değil. 5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirleri’nin İnfazı Hakkında Yasanın 25. Maddesine aykırı bir durumla karşı karşıyayız. Yasanın ilgili maddesine göre yalnızca ağırlaştırılmış müebbet hapis hükümlüleri tek kişilik hücrelerde tutulabilirler! Yine 5275 Sayılı CGTİH yasaya ve disiplin cezaları yönetmeliğine göre tutuklu ve hükümlüler ancak hücrede kalma disiplin cezası verildiği durumda en fazla 20 gün süre ile hücrede tutulabilirler! Burada ise yasaya ve mevzuata aykırı bir şekilde biz tutsaklara süresiz hücre cezası uygulanıyor. Yüksek Güvenlikli Hapishane hiçbir infaz rejimine, ceza türüne uygun olmadığı gibi tanımladığı bir yasa, yönetmelik de yok. Dolayısıyla burada yasadışı bir şekilde tutuluyoruz. 

              Özetle devasa bir dikdörtgen gibi Yüksek Güvenlikli Hapishane (YGH) tecrit ve tretmanın F-Tiplerine göre çok daha koyulaştırılmış olduğu yerlerdir. Bu hapishaneler güneş görmeyen, hava almayan ve görevli gardiyanlardan başka kimsenin görülmeyeceği inşa edilerek insanları birbirlerinden tamamen yalıtan koşullarıyla sağlık hakkının, yaşam hakkının doğrudan gasp edilmesine yönelik hukuki ve meşru dayanaktan yoksun olarak faaliyete geçirilmişlerdir. Durum bu! Yarın neler olabileceğini kestirebilmek zor olduğu gibi bunu düşünmeye de gerek yok! Yok, çünkü gün bugündür. Sessiz sedasız açılan ve halen yenileri yapılmakta olan bu hapishanelerin amacı, hücrelere kapatılan insanın fiziki, psikolojik sağlığını bozmak ve yavaş yavaş öldürmek! Diğer yandan, toplumun tüm kesimlerine, henüz buralara kapatılmayanlara da gözdağı vermek. Bu siz de olabilirsiniz!

              Adresimi görülmüştür.org sitesinden alan ve Hollanda’dan yazarak dayanışma duygularını paylaşan eski mahpuslardan Karikatürist Mithat Solmaz arkadaşıma sizin aracılığınızla selam ve sevgilerimi, başarı dileklerimi iletiyorum. 

              Burası yani YGH dışında başka bir hapishaneye (F-Tipi de dahil) sevklerinin yapılması için açlık grevinde olan Sercan Ahmet Arslan (123. gününde) ve Mulla Zincir (99. gününde) dostlarım sizlere selam ve sevgilerini iletiyorlar. 

              Özgür günlerde kucaklaşmak ümidiyle size ve sizin şahsınızda Sevgili Tülin’e, Öykü’ye, Görülmüştür camiasına içtenlikle selamlar, sevgiler gönderiyorum. 

              Umutla, dirençle ve sağlıcakla kalın. 

              Sevgilerimle

Resul KOCATÜRK

Yüksek Güvenlikli Hapishane E2-5-19

Kırıklar/Buca/İZMİR

 

Fotoğraf: Engin Çolakoğlu