Şakran Kadın Kapalı Cezaevi'nde kalan kadın tutuklular aileleri aracılığıyla yaptıkları açıklamada, cezaevinde yaşanan keyfi ve insanlık dışı uygulamalara karşı bugünden (8 Ocak) itibaren bir hafta açlık grevine girdiklerini duyurdu.
8 Ocak 2013
Şakran Kadın Kapalı Cezaevi'nde kalan kadın tutsaklar aileleri aracılığıyla yaptıkları açıklamada, cezaevinde yaşanan keyfi ve insanlık dışı uygulamalara karşı bugünden (8 Ocak) itibaren bir hafta açlık grevine girdiklerini duyurdu. Kadın tutsaklar, devletin yıldırma, mağdur etme ve daha fazla işkence etme politikaları kapsamında Şakran Cezaevi'ni kurduğuna dikkat çekerek, "Bu cezaevinde Kürdistan ve kimi Türkiye cezaevlerinde tutuklu-hükümlü ayrımı yapılmadan sürgünler olmuş, cezaevine geldiğimiz günden bugüne sorunlar çözülmemiş aksine artarak devam etmiştir. İnsanlık onurunu zedeleyen çıplak arama halen devam etmektedir. Sürgünlerle getirilen çoğu arkadaşımız bu insanlık dışı uygulamayı kabul etmedikleri için cezaevi bünyesinde çalışan ve özel birlik olan ve 'takım' diye nitelendirilen bir gardiyan ekibi tarafından dövülüp sürüklenip ve hakaretlere maruz kalıyorlar. Bunun karşısında yaptığımız suç duyuruları neticesinde hücre cezası alan yine bizler olmuşuzdur. Bu arama karşısında yaptığımız kapı dövme, slogan atma eylemleri sonrasında bizlerle görüşen cezaevi müdürü ve savcı çıplak aramanın bir daha yaşanmayacağına dönük söz vermiş, fakat pratikte değişen bir şey olmamıştır" diye kaydetti.
TUVALETTE BİLE KELEPÇE
Yaptıkları bütün itirazlara rağmen kaldıkları odalara yapılan aylık rutin aramalardaki talanvari ve tahrik edici tarzın değişmediğini aktaran kadın tutsaklar, "En temel ihtiyaçlarımız 'yasaklı' denilerek verilmemiş, verilenlere ise aramalarda el konulmuştur. Her aramada gardiyanlar ve müdürler bize yönelik bir saldırıya zemin hazırlamak için bizleri tahrik eden yaklaşımlarını sürdürmüşlerdir. Hasta arkadaşlarımız hastane sevkleri ya yapılmıyor ya da yapıldıktan iki, üç ay sonra götürülüyor. Hastaneye gittikleri zaman da kelepçele tedavi dayatıldığında tedavi olmadan geri dönmek zorunda kalıyorlar. Ayrıca hastanede tuvalet ihtiyacını karşıladığında dahi kelepçeler çıkartılmamaktadır. Memurla yaşadığımız her tartışmada bizlere hücre cezası verilmekte, onlarla yaşadığımız her sorunda onların lehine karar verilmektedir. Cezaevinde bulunan adli tutuklulara sohbet hakkı ve ortak alanlara çıkma hakkı verilirken bizlere verilmemektedir. Yönetmelikte oda değişimi hakkımız olduğu belirtilmesine rağmen cezaevi idaresi bu konuda keyfi bir tutum sergilemekte ve oda değişimlerini yapmamaktadır. Ziyaretçileri dönük sorumsuz aramalar her arama çeşitlenerek sürdürülmekte, koğuşlar arası kitap değişimlerine hala izin verilmemektedir. Savcılık ve bakanlığa yazdığımız dilekçeler keyfi bir şekilde gönderilmiyor. Gelen ve giden mektuplarımız ya geç veriliyor ya da kayboluyor. Kürtçe yazdığımız mektuplar aylarca bekletiliyor bazıları ise 'tercümesi' yapılmadı gerekçesiyle verilmiyor. Sorunları yansıtmak amacıyla yazdığımız mektuplara 'sakıncalı' denilerek el konuluyor" diye belirtti.
TAHLİYE SÜRESİ HÜCRE CEZALARI İLE UZATILIYOR
Şakran Cezaevi kampusünde kalan bütün tutsaklara çeşitli gerekçeler gösterilerek soruşturma açılıp disiplin cezaları verildiğini kaydeden kadın tutsaklar, "Tahliyesine az kalmış arkadaşlarımıza özellikle hücre cezaları verilerek tahliye sürüleri uzatılmaktadır. Hücre cezası alan arkadaşlarımız kirli, rutubetli, sağlıksız hücrelerde günlerce tutulmaktadır. Yeni tutuklanıp gelen arkadaşlarımız yanımıza verilmeden önce üç gün hücrede tutulup sindirilmeye çalışılıyor. Cezaevi idaresi onlara 'siyasi koğuşlara gitmeyin oraya girerseniz olamazsınız. Bunun için bağımsız kalın' dayatmasında bulunuyorlar. Bize verilen yemekleri çoğu tutsaklar tarafından çöpe dökülmektedir. Şakran Cezaevi'nde yapılan uygulamalar insan onuruna ve insan haklarına aykırıdır. Bizler onuru için tek direniş aracı olan bedenlerini feda eden bir geleneğin mirasçıları olarak bu uygulamaları kabul etmeyeceğimizi tüm kamuoyuyla paylaşmak istiyoruz. Yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen bu kadar sorunun yaşandığı cezaevine gelen Adalet Bakan Sadullah Ergin hiç bir siyasi tutsakla görüşmeyerek yaşadıklarımız kamuoyundan saklamaya yönelik bir görüntü vermek amacıyla adli tutuklularla birlikte basına poz verip, gitmiştir. 11 aydır yapılan bütün taleplerimizi görmezden gelinip, kamuoyuna yanıltıcı yansıma yapılarak yaşadıklarımızı gizlenmeye çalışılıyor. Adalet Bakanı siyasi tutsaklarla yüzyüze gelmesin diye haftalık telefon görüşümüz 'telefon bozuk' gerekçesiyle geciktirildi. Sonuç olarak belirttiklerimiz yaşadıklarımızın özetidir. Bizler zaten var olan adaletsizlikleri kabul etmediğimiz için cezaevindeyiz. Burada ne pahasına olursa olsun bu insanlık dışı yaklaşımları kabul etmeyeceğiz. Şakran Cezaevi'ndeki kalan kadın tutsaklar olarak 8 Ocak'tan itibaren 7 günlük açlık grevine başlıyoruz" diye vurguladı.
TUTSAKLARA NEDEN SAVAŞI DURDURDUNUZ DAYAĞI!
İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Cezaevleri Alt Komisyonu da cezaevine giderek incelemelerde bulunmuştu. İncelemelerle ilgili Mecliste dün bir basın toplantısı düzenleyen BDP Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü ise, tutsakların sistematik bir taciz altında bırakıldığını, tutsakların onur kırıcı ve zalimane bir şekilde arandıklarını, mahremiyetlerinin hoyratça ihlal edildiğini söylemişti.
Kürkçü tutsaklara neden savaşı durdurdunuz dayağı atıldığını da belirterek insanlık dışı uygulamayı şöyle anlattı:
Aliağa 2 No'lu T Tipi Cezaevi İkinci Müdürü İsmail Bingöl ile Başgardiyan İsmet Çatal ve Gardiyan Nedim Albayrak'ın yönlendiriciliğinde 50 gardiyan, genel bir uygulama ya da herhangi bir olağan dışı gerekçe olmadığı halde 28 Aralık günü bu mahpusların kalmakta olduğu koğuşa doluşarak hakaret ve küfürler eşliğinde ayakkabılarını çıkarmaya zorlanmış, bu yersiz ve onur kırıcı davranışa itiraz edince de coplar, tekme ve yumruklarla darp edilmişlerdi. Görünür hiçbir neden olmaksızın gerçekleşen saldırı sırasında Başgardiyan İsmet Çatal, mahpuslara ısrarla şu soruları soruyordu: 'Neden savaşı durdurdunuz lan, neden hükümeti kurtarıyorsunuz?'"
Kaynak: ANF
- 5 gösterim