Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi'nde tutuklu olduğu dönem Esin Kavruk’tan Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde zorla DNA, kan, kıl örnekleri alınmasına ilişkin İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusu yapan Avukat Tuncer’in başvurusuna “kovuşturmaya gerek yok” kararı verildi.
26 Ekim 2020 - Evrim Kepenek - İstanbul - BİA Haber Merkezi
"Baskın sırasında, koğuştaki kadınlara fiziksel ve cinsel şiddet uygulanmış, 4’ü ağır olmak üzere çok sayıda kadın yaralandı.
"Özellikle Dilek Geçkin adlı kadın mahpusa birinci müdür tarafından saçı çekilerek başlatılan saldırı, erkek robocopların cinsel organına yönelik tekmeleriyle had safhaya ulaştı. Zühal Sürücü adlı kadın mahpusun kafası duvarlara çarpılırken parmakları ezilmiş, Zeynep Yeter beline aldığı darbelerle yürüyemez hale getirildi.
"Müvekkilimiz Esin Kavruk ise hem koğuştan çıkarılırken hem götürüldüğü hastanede ağır işkencelere maruz kaldı…"
Avukat Gülizar Tuncer, 28 Kasım 2019’da Bakırköy Kadın Cezaevi’ndeki B-6 Koğuşu’na yönelik gardiyanlar ve cezaevi yöneticilerince gerçekleştirilen baskını böyle anlatıyor.
Hemşire Esin Kavruk, sosyal medya hesabından “savaşa hayır” paylaşımı yaptığı için 11 Ekim 2019’da gözaltına alındı. 12 Ekim 2019’da, “örgüt propagandası yapmak” isnadıyla tutuklandı ve Bakırköy Kadın Kapalı Ceza ve Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’ne götürüldü.
İstanbul 5’inci Sulh Ceza Mahkemesi, Terörle Mücadele Şubesi polislerinin talebiyle soruşturma savcısının olumlu yöndeki mütalaasıyla Kavruk’un DNA örneğinin alınması için bir karar çıkarıldı. Karar avukatlara ve Kavruk’a tebliğ edilmedi.
“Rızası olmadan kan örneği alınmak istendi”
Kavruk, İstanbul 5. Sulh Ceza Hakimliği’nin kararına istinaden, rızası olmamasına rağmen kan, tükürük ve kıl örnekleri alınması için 11 Kasım 2019’da zorla Adli Tıp Kurumu’na götürüldü.
Avukatı Gülizar Tuncer, konuya dair şu bilgileri verdi:
“Müvekkilin vücudundan doku örneği alınmasıyla soruşturma konusu olayın bağlantısı olmadığı, kendisinden doku örneği alınmasını gerektiren somut emarelerin soruşturma dosyasında bulunmadığı gerekçesiyle işlemi reddetti. Bunun üzerine görevli hekim, tutanak tutup herhangi bir işlem yapmadan Kavruk’u gönderdi.
“Müvekkilin vücudundan örnek alınmasıyla ilgili olarak hukuki süreç henüz devam ediyorken ve yaptığımız itiraz dahi sonuçlanmamışken, Bakırköy Kadın Kapalı İnfaz Kurumu’nda tutuklu olarak kalmakta olan müvekkil Esin Kavruk'un yanına giden cezaevi müdürü ve başgardiyan kendisine yeni bir mahkeme kararından değil de bu sefer bir savcılık talimatından bahsederek ‘her ne kadar örnek vermekten imtina etmişse de bu konudaki mahkeme kararına uyulması, aksi takdirde polis tarafından gözaltı işlemi uygulanarak ve zor kullanmak suretiyle bu uygulamanın gerçekleştirileceği’ yönünde ihtaratta bulundu.
“Cezaevi müdürü ve başgardiyanın içeriye robocoplar eşliğinde baskın yaparak müvekkili alacakları yönünde “gözdağı’’ vermek için yapmış olduğu bu konuşma sonrasında müvekkilimiz ve B-6 koğuşundaki tüm kadınlar, koğuşlarının her an basılabileceği tehlikesi ve tedirginliğiyle baş başa bırakıldı.
“İstanbul 5. Sulh Ceza Hakimliği’nin kararına itiraz ettik ardından Anayasa Mahkemesi’ne başvurduk. Hukuki süreç devam etmesine rağmen, müvekkilimizin avukatıyla görüşmesinin hemen ardından 27 Kasım 2019’da, saat 12.00 civarında hapishane idaresi bu kez sevkinin çıktığını söyleyerek müvekkilimiz Esin Kavruk’u götürmeye çalıştı.
‘Koğuşa baskı yapıldı’
“Ancak koğuş temsilcileri tarafından hukuki sürecin devam ettiğinin belirtilmesi üzerine, öğleden sonra saat 14.00 civarında yapılan ikinci görüşmede ‘sevkinin çıkmadığı ancak DNA örneği alınması için zorla götürüleceği’ söylendi.
"Aynı gün 3. kez ve bu sefer hapishane müdürleri ile başgardiyanların dışında hapishane savcısının da dahil olduğu ve yaklaşık 1,5 saat süren görüşmede öncelikle hapishane koşulları üzerine mahpuslarla bir görüşme yapıldıktan sonra, bu cezaevinin kıymetini bilmeleri gerektiği yönünde uyarılar yapılmış ve cezaevi savcısı tam gitmek üzereyken ‘Kavruk’la ilgili karar bulunduğu için koğuştan alınması gerektiğini’ söyledi.
“Aynı gün akşam saat 17.30 civarında havalandırma kapısı kapatılacağı zaman normalde iki infaz koruma memuruyla gerçekleştirilen bu işlem sırasında o gün olağandışı biçimde iki başgardiyanla birlikte 40-50 civarında gardiyan içeri girmiş; yine aynı şekilde 18.15 civarında gerçekleşen akşam sayımına da her zaman 6 infaz koruma memuru gelirken, bu sefer yine 40-50 civarındaki bu ekip girerek uzun süre koğuşta kalmış, içeriyi teftiş ederek tek tek kadınları ve kaldıkları yerleri inceledi.
“Böylelikle idarenin günlerdir sürdürdüğü tehditkar konuşmalar ve sözlü tacizler yerini açık bir baskı ortamına dönüştürmüştür. Bunun üzerine günlerdir saldırı olacağı tedirginliğiyle yaşayan, koğuşta bulunan bebeği dışarı göndererek her an baskın olabilir düşüncesiyle giysileriyle yatan kadınlar geceyi huzursuz biçimde geçirdi.
‘Saçlarından sürüklenerek götürüldü’
“28.11.2019 günü sabah saat 08.30 civarında Esin Kavruk’u zorla götürmek üzere kaldığı B-6 koğuşuna Bakırköy Kadın kapalı Cezaevi birinci müdürü, ikinci müdürler ile başgardiyanların da aralarında olduğu geceli gündüzlü çalışan infaz koruma memurları, stajer gardiyanlar, diğer idari görevliler ile kasklı kalkanlı robocoplardan oluşan 100’e yakın bir kalabalıkla baskın yapıldı.
“Baskın sırasında Bakırköy Ceza İnfaz Kurumu birinci müdürü N. E., Dilek Geçkin adlı kadın mahpusun saçından çekip yerde sürüklerken, başgardiyan Hülya…ise müvekkilimiz Esin Kavruk’un saçlarından sürükleyerek diğer robocoplarla birlikte müvekkili darp ederek koğuştan çıkarılmasını sağladı.
‘4 kadın yaralandı’
“Baskın sırasında, koğuştaki kadınlara fiziksel ve cinsel şiddet uygulanmış, 4’ü ağır olmak üzere çok sayıda kadın yaralandı. Özellikle Dilek Geçkin adlı kadın mahpusa birinci müdür tarafından saçı çekilerek başlatılan saldırı, erkek robocopların cinsel organına yönelik tekmeleriyle had safhaya ulaştı. Zühal Sürücü adlı kadın mahpusun kafası duvarlara çarpılırken parmakları ezilmiş, Zeynep Yeter beline aldığı darbelerle yürüyemez hale getirildi. Müvekkilimiz Esin Kavruk ise hem koğuştan çıkarılırken hem götürüldüğü hastanede ağır işkencelere maruz kaldı.
“Saldırıyla birlikte koğuşlarından çıkarılan kadınlar, koğuş baskınının özel olarak planlandığını gösterir şekilde bir gün önceden boşaltılan, adli mahpusların ve IŞİD davası sanıklarının tutuldukları hücrelere konuldu.
'Aç ve susuz bırakıldı'
“Kadınlar saldırıyı protesto etmek için kapılara vurarak gürültü yaptıklarında hapishane müdürü tarafından ‘ters kelepçe’ uygulamasıyla tehdit edilmiş ve uzun süre aç ve susuz bırakıldı.
"Tüm bu süreçten anlaşılacağı üzere, savcısından polisine, doktorundan hapishane idaresine herkes bu hukuk dışı uygulamanın ve işkencenin parçası oldu. Ayrıca yapılan baskın ve işkence haberlerinin yayılmaması amacıyla kasıtlı bir biçimde ilgili baskın, tutsakların aileleriyle telefon hakkını kullanmadıkları ve görüş günü olmayan bir güne denk getirilmiştir.
“Müvekkilimiz, Bakırköy Kadın Kapalı İnfaz Kurumu’nda kaldığı B-6 koğuşuna yapılan baskınla birlikte infaz koruma memurları tarafından alıkonmuştur. Bu alıkoyma işlemine A takımı adı verilen kasklı kalkanlı robocop kıyafetli müdahale ekibinin yanısıra toplamda 100’e yakın infaz koruma memuru katıldı.
'Çok sayıda darbe var'
"Vücudundan örnek alınmasına rızası olmayan müvekkilimiz, yapılan bu hukuka aykırı işlemi kabul etmediği için işkenceyle zorla koğuştan çıkartılarak maltaya, yere atılmıştır.
"Müvekkilimiz, özellikle "robocop’’ tabir edilen ve somut olaydaki gibi baskınlar için özel olarak hazırlanan ve çoğunluğu erkek olan infaz koruma memurlarınca yapılan işkence ve kötü muamele ile birlikte maltaya atılmış, askerler tarafından götürüldüğü hastanede bulunan polislerin saldırısı sonrasında vücuduna çok sayıda darbe almıştır, beline aldığı darbeler sebebiyle hayatı halen normale dönemedi.
"İnfaz koruma memurlarının işkenceye varan insanlık dışı muamelesi neticesinde kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkına aykırı biçimde alıkonulan müvekkilimiz, içinde bir komutan, iki asker ve bir gardiyan ve bir şöförün olduğu beyaz renkli bir jandarma minübüsüyle İstanbul Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne götürülmüştür. Burada hastane bahçesinde kısa bir süre aracın içinde bekletildikten sonra da Terörle Mücadele Şubesi’ne (TMŞ) bağlı polislere teslim edildi.
"Bu polislerin sayısı 6-7 civarında olup kendileri aynı zamanda Esin Kavuk’la ilgili hazırlık soruşturmasını yürüten; evine gelerek yakalama, arama, el koyma işlemlerini gerçekleştiren, aynı zamanda TMŞ’de bulunduğu süre içersinde buradaki diğer işlemleri yürüten polislerdir. Kendi aralarındaki konuşmalardan hareketle müvekkil bunlardan kadın olanın adının Mehtap erkeklerden birinin adının da M. olduğunu belirtti.
'Boğazını sıktılar'
“Müvekkilimiz askerler arkada önde polisler olduğu halde elleri kelepçeli biçimde polisler tarafından kollarından sürüklenerek Haseki Hastanesi'nin Adli tabipliğine götürüldü. Polislerin ve askerlerin içerde bulunduğu bir ortamda, elleri kelepçeliyken doktorun odasında bulundurulan müvekkil, vücudundan alınacak dokuları vermeye rızasının olmadığını orada görevli bir erkek hekime beyan ettikten sonra hekim tarafından müvekkilimizden herhangi bir örnek alınmadı.
"Bu arada M. adlı polis memuru savcıyla görüşme yaptı. Örnek vermesi için askerlerce ikna edilmeye çalışılan müvekkil bu hukuk dışı uygulamayı kabul etmediği için arkasında bulunan polislerce arkadan dizaltına vurularak diz refleksle atınca da ayakta duramayıp sırtüstü betona çarpınca üzerine yığılmışlardır. Esin Kavruk’u zor kullanarak, boğazını sıkarak, çenesini, ağzını zorla açarak tükürük örneği alınması için kullanılan nesneyi zorla ağzına sokup tükürük örneğini müvekkilimizin rızası dışında işkenceyle almışlardır ki bu fiili saldırıda Me. adlı polis memuru doğrudan yer aldı.
'Darp raporu alındı'
"Kişi dokunulmazlığına vücut bütünlüğüne yapılan bu açık saldırı sırasında müvekkilimizin ağzının çevresinde ve özellikle iç kısmında damakta yırtıklar ve yapılan saldırıya bağlı kanamalar meydana geldi.
“Gerek cezaevinde infaz koruma memurlarınca gerçekleştirilen işkence ve kötü muamele gerekse polisler tarafından hastane bahçesinde ve doktorun odasında yapılan işkenceler sonrasında polisler çekip gittikten sonra jandarmalar tarafından aynı hastanenin içinde bulunan başka bir adli tabipliğe götürülen müvekkilimiz, burada görevli bir kadın doktor tarafından muayene edilerek darp cebir izleri rapor altına aldırdı.
"İşkence sonrası vücudunda yaşanan komplikasyonlar ile darp ve işkence izlerinin ayrıntılı biçimde yer aldığı bu raporların bir örneği ne müvekkilimize ne de cezaevi idaresinden talep etmemize rağmen tarafımıza verilmiştir. Söz konusu raporları cezaevi idaresinden talep ettiğimizde, ancak tutuklu müvekkilin tahliyesi halinde bu raporların teslim edebileceği tarafımıza bildirilmiştir. Sonuç olarak müvekkil, hem koğuştan alınırken hem de hastanede gerçekleştirilen darp nedeniyle kafasında şişlikler, belinde ağrılar mevcut olup yürümekte zorlanan müvekkilin hayatı halen normale dönemedi."
Uluslararası sözleşmeler ihlal edildi
Tuncer son olarak, “Bu bakımdan, başta Anayasa olmak üzere, Türkiye’nin de altına imza attığı İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi; İstanbul Sözleşmesi, İstanbul Protokolü; İşkence ve Diğer Zalimane, Gayri İnsani veya Küçültücü Muamele veya Cezaya Karşı BM Sözleşmesi ve özgürlüğünden mahrum bırakmaya ilişkin uluslararası standartlar ihlal edildi” dedi.
“Polis tükürük örneği alamaz”
Ayrıca, Tuncer, “Tükürük örneği alınmaya çalışılırken müvekkilimize yapılan kötü muamele ayrı bir suçtur, polislerce tükürük örneğinin alınmasıyla ise başkaca bir suç işlenmiştir. Müvekkilin yere yatırılarak ağzının zorla açılması ve bu sırada müvekkilin yaralanması, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 86. Maddesinde düzenlenen kasten yaralama suçunu ve aynı Kanun’un 94. Maddesinde düzenlenen işkence suçunu oluşturmaktadır. Tükürük örneğinin alınması işlemi ise TCK md. 135’te düzenlenen kişisel verilerin hukuka aykırı olarak kaydedilmesi suçunu oluşturmaktadır” dedi.
“AYM’ye başvurduk”
Söz konusu iddialar ve sonrasında Esin Kavruk'tan Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde zorla DNA, kan, kıl örnekleri alınmasına ilişkin İstanbul Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusu yapan Tuncer'in başvurusuna "kovuşturmaya gerek yok" kararı verildi. Tuncer, savcılığa sunulan darp raporlarının da dikkate alınmadığına dikkat çekti.
Savcılığın "kovuşturmaya gerek yok" kararına itiraz ettiklerini ancak itirazın da reddedildiğini belirten Tuncer, Kavruk'a yapılan işkenceye dair Anayasa Mahkemesi'ne başvuru yaptıklarını söyledi.
Öte yandan, Esin Kavruk, 23 Ocak 2020’de tutuklu yargılandığı davanın İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki ilk duruşmasında Anayasa’nın 13’üncü maddesindeki hukuki düzenlemeleri dikkate alınarak adli kontrol hükümlerinin uygulanması şartıyla tahliye edildi.
(EMK)
Kaynak: BİANET
- 16 gösterim