Selvi Kalen 22 Yıldır İçeride ve Yaşamının 30 Yılını Orada Doldurmak Zorunda

"Mapus olunca her şeyi o kadar çok biriktiriyorsun ki. Ben bazen o duygu sağnağı, o özlemler furyası, o özgürlük tutkusu derken nefesimin yetmediğini hissediyorum. Doğa, toprak, çiçek, böcek her şeye özlem var da, geçmişe ve geleceğe özlem hepsinden daha ağır basıyor bende fark ettim..”

***

25.05.2016

Adil Hocam Merhaba

Siz ve “Görülmüştür” ekibini saygıyla selamlıyorum. Kartlarınızı aldım. Çok teşekkür ediyorum. Ne tesadüf Şakran Cezaevinden teyzem Gönül Bulut’ta bu hafta “içeriden dışarı- dışarıdan içeri fotoğraf köprüsü, Hapishanelere esinti yollayalım, Şair kapıları” çalışmalarınızı yollamıştı ha bir de “Güney” dergisinin son sayısını yollamıştı. Yeni geldikleri için daha okumadım, biraz inceledim. Hepside birbirinden değerli kolektif çalışma ürünü eserler. Ayrıca Sibel Özbudun hocayla rutin olarak yazışıyorum. Ve böyle güzelim insanları bir arada bulmak keyif verdi.

Tesadüfen yanımda kalan Gizem (öğrenci) arkadaşa gönderdiğiniz mektupta hayallerimizle ilgili fotoğraf mevzusunu okuyunca bende öyle birkaç düşüncemi, ilk akla geleni yazdım yolladım. Ben teşekkür ederim. Böylesi güzel çalışmalar yürüttüğünüz ve de bu duyarlılığınız için.

Evet gecikmeli oldu tanışmamız. Aslında tanışıyoruz. Kızınız Öykü’ye kart yazmış, bileklik yollamıştım Gönül aracılığıyla. Diğer yandan da aynı düşüncenin, aynı coğrafyanın insanları olmamız itibarıyla da tanışığız :-)  Antakya belleğimde yeni hem de çok güzel insanlarla olan bir şehirdir.

Mapus olunca her şeyi o kadar çok biriktiriyorsun ki. Ben bazen o duygu sağnağı, o özlemler furyası, o özgürlük tutkusu derken nefesimin yetmediğini hissediyorum. Doğa, toprak, çiçek, böcek her şeye özlem var da, geçmişe ve geleceğe özlem hepsinden daha ağır basıyor bende fark ettim. Gelecek hadi bu coğrafyada olageldiği gibi belirsizlikler içerse de geçmiş öyle değil. O bir anıt, yaşanmışlık olarak duruyor. Benim için en kıymetli 3 kadın var. Ve şu an hayattalar. Ama yarın bir gün olurlar mı derken yüreğim kopuyor, söylemekten korkuyorum. Babaannem Gülizar Kalen tahminimce 90 üstü civarında. Anneannem Döndü Bulut o da aynı yaşlarda olmalı ki sağlığı iyiden kötüleşmeye başlamış. 3. güzel kadın da annem Sakine Kalen.

Bu 3 güzel, 3 yaşamış 3 bilge kadın da hayattalar. 22. Yıldır cezaevindeyim. Yıllardır değil üçünü bir arada, 3 yıl olacak annemi bile uzak mesafelerden kaynaklı göremiyorum. Hayalimdeki fotoğraf için fax yazarken kapsamlı düşünemedim. Oysa en güzeli bu 3 güzel insan 3 güzel kadınların resimleri olun benim içinde çok değerli bir anı (…) yine de bu yazı elinize ulaşırsa bütün hayallerimi boş verin bu 3 kadını kendi doğallıklarında yaşamları içinde uğraşlarıyla 3 ayrı ya da 3 ü birlikte resimleriniz benim için güç, moral olur. Hem de en güzelinden, normalde birbirlerinden uzak adreslerde olsalar da yazın aynı yerde (köyde) olurlar.

Geçen gün gazetenin köşe yazısında “Hapishanelere esinti yollayalım” Seyit Oktay şiiri E Tipi cezaevinden yazmıştı. Duyuyordum ama son birkaç aydır yayınların ulaşması yazılanlar filan derken ne kadar büyük özverili bir çalışma içinde olduğunuzu fark ettim. Bu manada da çok anlamlı uğraşlarınızdan dolayı çok teşekkür ediyorum.

Ayrıca zarftaki kartlar içinde teşekkür ediyorum. “Kırk şaire sordum kırk kapının tılsımı” kitap halinde şuan elimde inceliyorum. Aklıma bir soru takıldı bizim alevi kültüründe kırk kapı kırk anahtar sık kullanılır bir bağlantısı var mıdır, ya da bu alevi kültüründeki kırk kapı kırk kilit mevzusu ile ilgili bir bilginiz varsa paylaşırsanız sevinirim.

Bu kısıtlı imkanlarda yapmaya çalıştığım bir pano vardı. İmkanlar olmadığı için çerçeveletemedim.

Neyse Hocam umarım başınızı ağrıtmamışımdır. Alışamadım gitti bu Gebze havalarına, bir türlü düzeldiği de yok. Daha bir süre kemiklerimizi sızlatacak görünüyor. Bu sağlık sorunlarıyla da kalan 8 yılımda baş edebilirsem ne ala!..

Özgür gelecekte görüşmek temennisiyle her şeyin güzel olmasını diliyor saygıyla selamlıyorum.

Selvi Kalen

M Tipi Cezaevi C-8

Gebze/KOCAELİ