Sınırsız Kütüphane Hakkında Özcan Yaman ile söyleşi

Redfotoğraf Temsilcisi Özcan Yaman, hazırladıkları “Sınırsız Kütüphane” sergisine dair değerlendirmelerde bulundu.

Tutsaklar ile fotoğrafçı, grafiker ve heykeltıraşlara ait eserlerin yer aldığı “Sınırsız Kütüphane” resim sergisi ziyaretçilerini bekliyor. 

“Görülmüştür Kolektifi”, Redfotoğraf Grubu ve Karşı Sanat işbirliğinde düzenlenen “Sınırsız Kütüphane” sergisi İstanbul’un Beyoğlu ilçesinde bulunan Karşı Sanat atolyesinde ziyaretçilerine açıldı. Cezaevlerindeki tutsakların düşünce ürünlerini dışarıyla buluşturan sergide, farklı cezaevlerinden 96 tutsağın eseri, aynı zamanda dışarıda 34 fotoğrafçı, grafiker ve heykeltıraşın eserleri yer alıyor.

Tutsakların sınırlı koşullarda ve zorlu şartlarda yaptıklarına dikkat çeken sergi, aynı zamanda tecrit edilen tutsaklara da bir “esinti” yollamayı amaçlıyor. İçeriden ve dışarıdan 150’ye yakın kişinin eserleri ile hazırlanan sergi, 9 Ekim’e kadar ziyaretçilere açık olacak. 

DÜŞÜNCEDEN NESNEYE ÇEVRİLEN YARATICILIK

Sergilerinin tutsaklara güç verdiğine dikkat çeken Yaman, “20, 30 yıl ceza alanlar var.  Fakat buna rağmen direniyorlar ve hayal ediyorlar. Hayallerini ve düşüncelerini ise çeşitli şekilde ifade etmeye çalışıyorlar. Tırnaklarıyla duvarları kazıyıp resimler yapıyorlar, meyve sularını boya diye kullanıp resim yapıyorlar. Yaratıcılıkların sadece düşünsel olarak değil, nesneleştirmeye de çalışıyorlar” ifadelerini kullandı.


‘DÜŞÜNCENİN ÖZGÜR OLMASI DAHA ÖNEMLİ’

Dayanışma dileklerinde bulunan Yaman, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hapishanelerde yapılan bu eserler şunu gösteriyor; Düşüncenin ya da özgürlüğün mekanla olan ilişkisi ortaya çıkıyor. Bu durum önemlidir. Ama bunun yanı sıra düşüncenin özgür olması daha önemlidir. Her türlü sansüre, baskıya karşı eğer bir insanın düşüncesi özgürse ve yaratıcılığını da eklerse ortaya bir sanat çıkıyor. Bizlerin de bu moral ve motivasyonla içeriye dönüş yapmamız, onları daha da güçlendiriyor. O yüzden bu tür sergiler mahpuslara moral veriyor. Aslında bu durum dışarıdakilere, içeridekilerin üzerinde ne kadar baskı olsa da üretmeye devam edeceklerinin bir çağrısıdır.”

MA / Ömer İbrahimoğlu