Tayyar Eroğlu Ankara Hapishanesinden anti-depresanları yazıyor

"Sadece satırlarınızda yanımızda olmanız değil bizi güçlü kılan bizim için dışarıda olan, olanların evrensel inancıdır aynı zamanda. Böyle olmasaydı tecritin tadı olmazdı :)"

TAYYAR EROĞLU

ANKARA 1 NOLU F TİPİ CEZAEVİ

***

26 Mayıs 2015

Hewal Adil, Merhaba

Yazamadım. Biraz işten, biraz “tembellik hakkından”, ve disiplin cezasından dolayı.

Tutsaklığımızın 9. Yılındayız. 10’a doğru gidiyoruz. Aha bu daracık alanda bile yaşam bizi biz yaşamı kovaladık. Yaşanılmaz denilen, zor mekan denilen bir alanda yaşamı kurmak Nazım Hikmet’in dediği gibi "zor zanaat". Bir kareye, yaşamın bir anına tüm duyguları sığdırmanın zorluğundan bahsetmiş olsa gerek "Nazım usta".

Vedat Türkali’nin Birgün Tek Başına’yı okuyan herkes mutlaka kendine de bir pay çıkarmış ve şöyle bir kendine bakmıştır. Devrimcilik başladığı ve bittiği yeri tanımlarken, Mao YŞ’nin çelişki teorisinden faydalanır. Birgün Tek Başına öyle güzel işler ki o belirleyici olanın iç çelişki olduğunu. Hep hayret ederdik, dışarıda F Tipi tecritine karşı mücadele ederken, içeridekilerin nasıl yaşadıklarını. Yaşayarak öğreneceğimi bilmeden sorardım bu soruyu bende. Şimdi öğreniyorum. Tecritin her gün yeni inceliklerini keşfederken. İç çelişkiyi zorlayan dış çelişkinin yarattığı hareketliliğin içinde. 8 yıl geçti tecritte. Nasıl geçti anlamadım desem güler misin?

Dışarıdan durgun görünen bu mekanın hareketliliği o derece şaşırtıcı. Bazen yapacağım işleri yetiştiremiyorum. Hayır hewal tembellikten değil ortamın sirkülasyonundan. Böyle diyorum bazen de inanmıyorlar.

Bunca zamanda unutmamak da lazımdır tabi. Bir direniş varsa, bu aynı zamanda da bir bütünselliği ifade eder. Yoksa direniş soyut bir olgu olarak kalırdı elimizde. O zaman neyi anlatırdı bilemem. Bir satırın taşıdığı anlam ve yükün ağırlığı, satırın girdiği ortamla, ilintilidir. Tecritten bir tuğla söken satırların, direnişin en önemli unsurlarından olduğu için koca devlet CİK diye bilinen kanununda iletişim yasağı diye bir cezalandırma koymuş. Satırlarınız ulaştığında bize, paylaştığında, o şiirlerinizde bahsettiğiniz, yalnızlığı anlamı da taşıdığı yükün ağırlığı da farklılaşıyor. Zira dört duvar arasına giriyor.

Biz yerken günleri, haftaları, ayları, yılları tüketirken ömürden zamanını, ömre ömür katan, bilmektir aynı zamanda tüketilenin en güzel üretim olduğunu. Tecrit insanlığa saldırırken, öğütürken insanları (tecritte gün geçmiyor kavga, intihar vakaları yaşanıyor, yansımıyor basına, bu olmuyor anlamına gelmiyor. Çok daha değişik vakalar yaşanıyor. Antideprasan ilaçlarının tüketimi araştırılsa, F Tipleri ilk sıra yer alır. Devrimciler başka yaşıyor tecriti irade koyarak, üreterek. Adliler farklı taşıyor) direnişin anlamı burada farklılık taşıyor; Mekana direniş.

Sadece satırlarınızda yanımızda olmanız değil bizi güçlü kılan bizim için dışarıda olan, olanların evrensel inancıdır aynı zamanda. Böyle olmasaydı tecritin tadı olmazdı.

Tecriti anlatırken, her gün yeni sorunlar yaşandığını sanırım ayrıca anlatmama gerek yok. Yeni bir yasa çıkarıldı. Temel Demirer, Kaldıraç 166. Sayısında. Nelere gebe olacak o yasa, neler yaşanacak, neyi getirir, götürür? Net şu olur demek doğru olmaz ama Perşembenin geleceği de Çarşambadan bellidir. Payımıza düşen direniş olacak, yaşanan yapılan ne olursa olsun.

Seçim, ülkenin iç politikasının merkezi oldu. Burjuva siyasetin ne olduğunun aleni olarak ortaya çıktığı bir süreç oluyor seçimler. Halkımız bu farkı HDP'nin seçim çalışmalarıyla daha iyi görmüş olmalı. AKP'nin saldırgan tutumu da bunu çok güzel destekledi. HDP'ye saldıranların Ağrı provokasyonu ve HDP'ye yapılan bombalı saldırıların elinde patlaması da neyin ne olduğundan ziyade, sınıf savaşımında iktidarın ezilen halklar karşısındaki tavrının ne olacağını da göstermiş oldu. Bugün yaptıkları yarın yapacaklarının teminatıdır. Tabi tek başına AKP iktidar olursa, ibre aksi yönü gösteriyor. Şu da var ki seçim hilelerinde oldukça maharetli bir ülkede yaşıyoruz.

Şimdilik bunlar diyeyim Adil hewal, yüreği umut ve coşkuyla çarpan herkese sevgi ve selamlarımızı yolluyoruz.

Umutla ve Dirençle

Tayyar EROĞLU

ANKARA 1 NOLU F TİPİ CEZAEVİ