Tutsak şair yazdı. "Mapusta üretmenin en büyük, en derin özgürlük olduğunu bilirsiniz..."

20.01.2025 Sevgili Mamoste, Merhaba… Yalnızlığın yoğunlaştıran, derinleştiren, çoğaltan ve oluşturan zamanın sevgi ve yakınlığıyla sana ve tüm emekçi arkadaşlara, dostlara selam, sevgi ve hürmetler. Bu yoğunlukla sağlıklı, sıhhatli, her anlamda gayet iyi olmanı-zı yürekten diliyorum. Mamoste, son iki gönderini aldım, erkenden haberdar etmek için öncesinden bir faksla misafirliğine gelmiştim. Umarım ulaşmıştır. Orada tekrardan yüklü ve coşkuyla demli çayını içmeye geleceğimi de ifade etmiştim sanırım:) Paylaştığınız, “Uzaklara Bakamamak” çok anlamlı ve kıymetli çalışmanızın kritiğini derin bir duygusal ve düşünsel hassasiyetle tekraren duydum. Mamoste, hayatımda hiç tiyatroya ya da sinemaya gitmişliğim olmadı:) Ancak, tek kişilik tiyatro eserinizin, bir roman, bir kitap konusu olan bu kısa, etkileyici özetini okudukça, doğrusu yüreğim sayısız enerji yüklü duygularla, zihnim yoğun sayısız düşüncelerle doldu taştı. Böylece, mapusluğa ilişkin ifade ettiğiniz kimi durumları da yaşayan biri olarak, yani kendimi de eserinizde, oyununuzda görerek, sayenizde ömrümün ilk ve en anlamlı tiyatrosunu, tarifi zor bir duygu ve düşünsel yoğunlukla izlemiş oldum. Özellikle bu anlamda çokça teşekkür. Zor, zor spas diyorum. Oyununuzun dışarıya, ilgililere, topluma dönük haklı ve güçlü bir eleştiriyi de içermesi ayrıca çok anlamlı. Çok hesaplı, çok kitaplı üstten siyasetlerle bireyin, toplumun büyük çoğunluk olarak en asgari ekonomik yoksunluğa, açlığa boğdurulup, sorunların tekabül ettiği çözüm, çare hakikati, ahlaki-politik duygu ve düşünce gücü, itirazı derin bir felçleştirme sürecine, hatta felçleştirme kültürüne alınmış birey ve toplumsal gerçeklikle yüz yüze kalmak gerçekten büyük acı veriyor. Bir halkı, bir toplumu asimile etmek, başkalaştırmak için önce diline, geniş anlamda kültürüne yoğun, sistemli saldırı esas alınmıştır hep. Fakat insan ve toplumsallığın maddi ve manevi kişiliğinin düşürülmesi, felçleştirilmesi ve kanserleştirilmesi de, en temelde tümüyle anti ekonomik siyasetlerle, anti ekonomik uygulamalarla gerçekleştirildiğini söylemek sanırım yanlış olmayacaktır. Anti ekonomik siyaset ve pratiğinin hedeflenen sonucu da, şüphesiz tüm duyargalarıyla güdüselleştirilmiş bir insan ve toplum şeklidir. Sezgisel yeteneğiyle, fark etme yeteneğiyle, duygu, düşünsel ve zihinsel gücü ve ufkuyla güdüsel duygu, güdüsel düşünme kafesine alınmış insan, toplum şekli. Güdüsellik derecesine düşürülmüş birey, toplum yapısının, daha doğrusu yapısızlığının yoğun cinsiyetçi, ideolojik iktidarla zehirlenmesi sonucu, her güne sayısız fiziki ve manevi cinayetin sığdırılması olarak karşımıza çıkıyor. Demokrasi, adalet, eşitlik ve özgürlük kutbunun, buna karşı teorik ve pratik politika, siyaset ve felsefi olarak ciddi yetersizlikleri, ülkemiz insan-toplumsallığının mevcut yapısızlığından az sorumlu olmadığını düşünürüm. Şunu görüyorum buradan; bana göre ideolojik, felsefi, toplumsal-sosyolojik ve politik ve kültürel ve sanatsal bilinç öncü düzeyde son derece yetersiz çalışıyor. Oysa “çalışan bilinç, kendini varoluşunun dolaysız mevcudiyetinin üzerine, evrenselliğe yükseltti” der hakikat ve yöntem bilinci. Konu son derece derin ve detaylı, ancak ülke toplumsallığının acı veren halsizliğini, devasızlığını düşününce bu naçizane duygu ve düşüncelerimi vurgulamadan da geçemedim doğrusu. Değerli Mamoste 6 şiir, 2 yazı, 14 karakalem çalışmamla gelmiş oldum. Bir önceki şiir, yazı ve çizimlerimin ifadenle “çok beğenilmiş” olması büyük anlam ve güç kattı. Hücrede insanın gücü oranında da olsa hep bir şeyler üretip, ama hiç paylaşamamasına karşın; paylaşabilmek değerlendirildiğini ve beğenildiğini bilmek benim için çok kıymetli bir sonuç olmaktadır. Mapusta üretmenin en büyük, en derin özgürlük olduğunu bilirsin. Ama ben hep özgürlük bilinmek ister derim. Bilinmeyen özgürlük, bilinmeyen hakikat, bilinmeyen insandır diyesim geliyor bir de. Mamoste umarım namem ve tüm gönderilerim eksiksiz ve kaybolmadan eline geçer. Ülkemize, halklarımıza hasreti çekilen, olmamasının derin acısı çekilen barış, kardeşlik, demokrasi ve özgürlüğün bu sefer kalıcı olarak gelmesi ve bu güzellik ikliminde buluşmak, kucaklaşmak arzusuyla ve dileğiyle, tekrardan en içten selamlar ve sevgiler… Bu duygularla şimdiden 8 Mart ve Newroz mücadele ve özgürlük bayramlarını-zı coşkuyla kutluyorum. Newroz pîroz be! Esen kal-ın. Kemal DEMİRBAŞ Yüksek Güvenlikli Hapishane C blok C-3/5 Döşemealtı/ANTALYA