10 Mayıs 2020
Elazığ 1 Nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde bulunan Veysel Özçoban, bulunduğu yere Temmuz 2019 tarihinde geldi. Kendisine yönelik özel uygulamalara geçmeden önce, cezaevinin koronavirüs salgını sonrasındaki halinden bahsedelim: Tüm cezaevlerinde olduğu gibi, izolasyon gerekçesiyle görüşler ve cezaevi içindeki her türlü etkinlik yasaklandı. İdarenin vermesi gereken yemekler azaldı. Odadaki üç kişiye üç tabak yemek ve üç kişiye bir portakal veriliyor mesela. Kantinden alınmak istenen her şey her gün daha pahalı hale geliyor. Tütün ve sigara kağıdı fiyatları uçuyor. Dışarıda da korkunç pahalılık var. Hatta devlet, hemen hemen tüm marketlere, fahiş fiyat uygulamasından soruşturma açmış bulunuyor. Ancak verilmesi gereken yiyeceklerin kuş yemine çevrilmesine karşı çıkmamız gerekiyor. Söz konusu yemek parası, daha sonra mahpustan ödemesi istenen iaşe parasıdır. Üstelik, daha sonra mahpustan alınmak üzere harcanan bu para, bütçeden gelmektedir. Yani bizim vergilerimizdir. Yani bizim paramızdır!
Veysel Özçoban’a başka cezaevinde bulunan bir arkadaşından gönderilen bir kitap, benim gönderdiğim bir İngilizce-Türkçe sözlük ve hatta kendi ailesinin gönderdiği bir sözlük ve ayakkabı, gönderenlere iade edildi. Başka cezaevine girip-okunmuş bir kitabı cezaevi yönetimi geri iade etti. Arkadaşı “niçin iade ettin” diye sorunca, idarenin geri göndermiş olduğu ortaya çıktı. Bunun üzerine arkadaşı, kitabı yeniden gönderdi ama ikinci kez de kitap kendisine verilmedi. Benim gönderdiğim sözlük ise, “tanınmıyor” denilerek geri gönderildi. Yani İngilizce-Türkçe sözlüğün yasak olduğu söylenemedi ve orada olan kişi, orada yok denilerek yalan söylendi. Veysel’e ailesinin gönderdiği ayakkabı ve sözlük için de öyle muamele yapıldı. Sanki kendisi kabul etmedi, şeklinde kargo geri gönderildi. Cezaevi idaresinin bu davranışı yasa dışıdır, düşmancadır. Çıkıp, mertçe şunu desin: “Ben yasa-anayasa falan dinlemem. İçeriye hiçbir şey almıyorum!” Biz de ona göre, kendilerine dava açalım.
Ramazan Bayramı, Kurban Bayramı, Yılbaşı ve söz konusu mahpusun doğum gününde kendisine posta ya da kargoyla armağan gönderme hakkımız var. Bu armağan birkaç kitap da olabilir, bir giyecek de. Önümüzde bayram var. Haydi sevdiklerimize bayram armağanı gönderelim!
* * *
Antalya L Tipi Cezaevi’nde bulunan Burhan Çeliker, Ocak ayında yazdığı ve bana bu hafta (6 Mayıs 2002) ulaşan mektubunda şöyle diyor: “Yaklaşık dört ay önce göz rahatsızlığından dolayı Göz Hastanesi’ne sevk talep ettim. Aynı koğuştaki arkadaşlardan Yıldırım Temel de sekiz ay kadar önce göz rahatsızlığından dolayı hastaneye gitmek istemişti. İkimizin de hastaneye sevki 13 Ocak 2020 günü çıktı. Ancak askerin talebi doğrultusunda doktor kelepçelerimizin açılmadan muayene etmek istemesi üzerine “Kelepçelerimizi açtırın, üçlü protokole uyun” dedik; kelepçelerimizin açılmaması üzerine de muayeneyi kabul etmedik ve muayene olamadan cezaevine geri dönmek zorunda kaldık”.
Okurumuz, mektubunun devamında aynı odada bulunan kanser hastası Devrim Ayık’ın durumunun ne denli kötü olduğunu belirtmekte. Devrim’in 45 kiloya kadar eridiğini ve birinin yardımı olmaksızın tuvalete bile gidemediğini anlatıyor. Neyse ki Devrim Ayık, bir süre önce tahliye oldu ve tedavisi dışarıda sürmekte. Hasta mahpusların pek çoğu -geçici olarak- tahliye edilebilir ve tedavisi dışarıda yapılabilir. Bunun için mevcut yasalar bile yeterli aslında. Ağır hasta mahpusların tahliye edilmemesi kabul edilemez.
* * *
Bolu F Tipi Cezaevi’nde bulunan Caner Koç’un 4 Nisan 2020 tarihli mektubu, bana 8 Mayıs 2020 günü ulaştı. Caner Koç, bulunduğu cezaevinde yaşadıkları hak ihlallerini şöyle yazıyor: “Süleyman Matur, Emrah Değer, İlhan Kaya, Ayberk Demirdöğen, Caner Koç ve Musa Kurt’un aldığı çeşitli disiplin cezaları devam ediyor. Mektup ve fakslar geciktirilerek ya da sansürlenerek veriliyor. Revir ve diş doktoruna çıkma talepleri koronavirüs bahanesiyle reddediliyor. Emrah Yayla’nın müddetnamesi, İnfaz Kanunu’ndaki yeni düzenlemeye göre değiştirildi ve tahliyeye hak kazandı; ancak Savcılığın itirazı üzerine müddetname yeniden düzenlendi ve tahliye engellendi. Sohbet, ziyaret hakkımız koronavirüs bahanesiyle 1.5 aydır askıya alınmış durumda. Türkiye İnsan Hakları Kurumu’na “müdahaleye karşı harekete geçmeleri” için yazdığımız dilekçe, “bizimle alakalı bir konu değil” denilerek işleme konulmadı. Yaşar Yün’e yönelik ağır tecrit yıllardır sürüyor ve bizimle sohbete çıkarılmıyor.”
* * *
Elazığ 2 nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde bulunan Ergin Doğru, koronavirüs salgınına karşı alınan tedbirleri şöyle sıralıyor: “Sohbet ve benzeri etkinliklerle birlikte görüş de yok. Böylece tam bir tecrit halindeyiz. Odamız bir kez dezenfekte edildi. Bir kez maske verildi. Tedbir olarak başka bir şey görmedik. Kendimizi virüsten korumak için kantinden alabilecek şey olarak sadece kolonyalı mendil var.”
* * *
Van Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde bulunan Yusuf Kenan Dinçer’in, Helin Bölek’in ölüm orucunda yaşamını yitirmesi üzerine 10 Nisan 2020 günü postaya verilen adil yargılanmak için ölüm orucunda olan Mustafa Koçak ve türkülerini söyleyebilmek için ölüm orucunu sürdüren İbrahim Gökçek için duyarlılık çağrısında bulunduğu faks metni, idare tarafından 5 Mayıs 2020 günü bize gönderilmiş. Ne diyeceğimi bilemiyorum!
* * *
İzmir-Kırıklar 1 nolu F Tipi Cezaevi’nde bulunan Muharrem Cengiz, tarihsiz ama Mustafa Koçak’ın ölüm orucunda yaşamını yitirmesinden önce yazıldığı anlaşılan mektubunda, Mustafa Koçak’a zorla müdahale edilmesi üzerine cezaevinde yaşananlara değinmiş. Mektubunda özetle şöyle diyor: “Grup Yorum ve Mustafa Koçak’a zorla müdahalenin sona ermesi için hücresini yakan Güven Usta’ya 13 gün hücre cezası verildi. Muharrem Cengiz’e daha önce verilen 21 gün hücre cezası uygulandı. Rıza Özçolak ve Güven Usta’ya verilen çeşitli disiplin cezaları ise sürüyor. Mart ayı içinde Bekir Şimşek, Hacı Demir, Remzi Uçucu, Muharrem Cengiz, Rıza Özçolak, Güven Usta, Bayraklı’daki mahkemeye jandarma tarafından götürülmediler. Covid-19 salgını gerekçe gösterilerek açık-kapalı ziyaretlerimiz, avukatla görüşme hakkımız Adalet Bakanlığı tarafından gasp edilmiştir.”
Not: Van Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde bulunan Mecit Şahinkaya’nın gönderdiği Mart 2020 hak ihlalleri raporu, köşenin yoğunluğu nedeniyle haftaya kaldı.
Mektubu gelenler
Burhan Çeliker – Antalya L Tipi Cezaevi
Caner Koç – Bolu F Tipi Cezaevi
Veysel Özçoban – Elazığ 1 nolu Yüksek Güvenlikli CİK
Ergin Doğru – Elazığ 2 nolu Yüksek Güvenlikli CİK
Muharrem Cengiz – Kırıklar 1 nolu F Tipi Cezaevi
Mecit Şahinkaya – Van Yüksek Güvenlikli CİK
Y.Kenan Dinçer – Van Yüksek Güvenlikli CİK
Kaynak: Yeni Yaşam Gazetesi
- 11 gösterim