11/04/2012
Merhaba Adil Bey
Kitaplarınızı aldım. Hoş bir sürpriz oldu. Ne kadar düşüncelisiniz! Gerçekten çok teşekkür ederim. Ancak sizin kuşağınızdan beklenen hümanist ve sağduyulu bir yaklaşım.
Kitaplarınız elime geçen hafta ulaştı. “Haykırış” ve “Tekel İşçisi Bir Kadının Uyanışı” 'nı bir solukta okudum. “12 Eylül ve Filistin Günlüğü”'nü ise en sona bıraktım.
Biz mahpuslar; dışarının ilgisizliğine, taleplerimizin sümen altı edilmesine, mektuplarımızın çoğu zaman cevapsız bırakılmasına, ya da aylar sonra “Dışarısı hiç bildiğiniz gibi değil” formatıyla başlayan mektuplara, yıllar yılı alışmış bir kitleyiz. Oysa dışarıdan gelen her ses, her cevap, her merhaba önemlidir bizler için. Bunun yaşamsal düzeydeki önemini anlatmak bizler, anlamak dışarıdakiler için nedense çok zordur.
Sizin tarafınızdan her ne şekilde olduysa; tanınmak, düşünülmek, hatırlanmak güzel bir duygu. Böyle durumlarda daha çok hayata dokunuyor, bir birey olarak daha çok hayatın içerisinde hissediyoruz kendimizi.
İsminiz kulağıma oldukça aşina geldi. Özgeçmişinizi okuyunca bu tanışıklığın, “Berfin Bahar” ya da “Yaratım” isimli dergilerdeki yazılarınızdan kaynaklandığı düşüncesine kapıldım. Sizin bana ulaşımınız da S. Özbudun / T. Demirer, ya da “Eylül” dergisi vasıtasıyla olduğunu sanıyorum. Her şekilde, kitabınızı okumuş ve sizi tanımış olmaktan dolayı çok mutlu olduğumu ifade etmek isterim.
“12 Eylül ve Filistin Günlüğü” isimli kitabınız üzerinde hassasiyetle durmak istiyorum. Son derece dikkat ve ciddiyetle okuduğumu ve notlar aldığımı söylemeliyim. Genel anlamda içerik olarak bu tür kitapları öncelikle tercih ederim ama sizin yorumunuz, yaşamınız, kişiliğiniz, paylaşımlarınız ve tabi ki mektuplar ayrı bir nitelik katmış kitabınıza. Bir kitaptan çok daha fazlasını buldum açıkçası. Her sayfada farklı duyguları, farklı yoğunluklarda yaşadım.
Fazla zamanınızı almamak adına bu mektubumu mümkün olduğunca kısa tutmaya çalışacağım. Ama isterseniz kitabınız geniş bir değerlendirmemi ve öznel düşüncelerimi sizinle detaylı bir biçimde paylaşmayı ve iletişim kurmayı çok isterim.
Biraz da kendimden bahsedeyim... 32 yaşındayım. İstanbul'da tutuklandım. Daha önce Kartal, Ulucanlar, İnebolu Hapishanelerinde kaldım. 12 yıldır süren mahpusluğun son demlerindeyim.
Yazarak hayata tutunanlardanım. Hapiste yazmanın ne anlam ifade ettiğini biliyorsunuzdur. Yazmak; bizler için bir tercihten öte zorunluluk olmuştur. Yoğunluklu olarak öykü yazıyorum. Çeşitli edebiyat dergileri ve kitap seçkilerinde öykülerim yer buldu. “İki Kıyı Arasında” isimli öykü kitabım 2010 yılında yayımlandı. Şu dönem de bir roman üzerinde çalışıyorum. Edebi okumalarım ve derslerim, zamanımın büyük bir bölümünü alıyor. İşletme bölümü 4.sınıf okuyorum.
Duyarlılığınız için tekrar teşekkür ediyor; size sağlıklı, mutlu bir yaşam, çalışmalarınızda da başarılar diliyorum.
Esenkalın
Muzaffer Tansu
L Tipi C.evi
Ferizli/Sakarya
Not: Size öykü kitabımı da göndermek istiyordum bu mektupla birlikte ancak posta kutusunun hacimsel boyutlarının engel teşkil edeceği düşüncesi aklımda bir soru işareti bıraktı. Sorun olmaz ise kitabımı göndermekten mutluluk duyarım.
- 2 gösterim