"İç içe geçmiş sayısız jiletli teller, iç içe geçmiş sayısız beton duvarların arasında bir küçücük kuyunun içine atılmış olmamız dahi kafi gelmiyor olsa gerek devlet için."
***
Adil hocam bir müddettir yine savaş ortamına dönüldü ülkemizde ve bunun hapishanelere de yansıması oluyor. Öyle ki hükümet öksürse idareciler nezle oluyor. İlk tepki yayınları vermemek oldu. Kimi günlük gazetelerde köşe yazılarında, tv’de daha eleştirel bir üslup varken bize “hükümeti eleştiriyor” , “hapishane güvenliğini tehlikeye atıyor” , “örgütsel iletişim” gibi soyut, gayri yasal nedenlerle verilmiyor dergi ve gazetelerimiz. Bunların hepside dışarıda satılan yayınlardır ve haklarında toplanma dahi yoktur. Bu nedenle de zaten biz gerçek adalet beklemiyoruz, zaten ama kendi yasalarına dahi uymuyorlar.
Ama bununla yetinmiyorlar bir ara “güvenlik” gerekçesiyle gece 00:00’da ve 03:00’de iki defa havalandırma kapılarından gelip hücrenin asma kilitlerini sallayarak kontrol ediyorlardı ve biz uyuyamıyorduk demirlerin gürültüsünden. Ki demir kapılar demir kilitler (ki iki kapı var ve birinin açılması için bir anahtar üç sürgü demiri var; bu da) anlatılmaz gürültü çıkartmaktadır. Durumun kabul edilmezliğini bildirdik ama bu defa sadece gece yarısı bir defa gelip yine aynı yöntemle rahatsız ediliyoruz.
İç içe geçmiş sayısız jiletli teller, iç içe geçmiş sayısız beton duvarların arasında bir küçücük kuyunun içine atılmış olmamız dahi kafi gelmiyor olsa gerek devlet için.
Ama bununla da yetinmeyip yine “hakkında açılmış bir dava var” , “gösteriye katılmış”, “örgütsel iletişim” gibi bildik nedenlerle hemen hepimizin arkadaş görüşlerine yasakladılar. Bunu da bizlere verdikleri karar ………………. Herhangi bir mahkeme kararı vb. ile değil …………………….. yaptıklarını söylüyor idare. Görüldüğü gibi artık hak-hukuk ve bu ………….. yöntemler unutulmuşa benziyor. Öyle ya esnaf’dan hakim, polis olursa, muhtar’dan yargıç hafiye olursa müdürler neler yapmaz.
Bu ara burada acil problem olarak bunlar var. Ayrıca bu arada üç günlük bir açlık grevine gittik. Onunla da ilgili muhtemelen “ceza” verecekler, o eylemin ifade tutanağını da sana gönderiyorum. Ektedir.
Benim neler yaptığıma gelince bir müddettir “Zenci isyanı” ile ilgili kaynaklar toplamaya, notlar almaya çalışıyorum. Lakin bu konuda esas kaynaklar Arapça olduğu için onlara ulaşmak bana uzak. Senin o ellere yabancı olmadığını düşünerek bir umutla senden yardım talep edeceğim.
Acaba şu listeye bir bakarsak
Samir faysal / Sevretü’z-zene
Muhammed b. Cerir Taberi / Tarihû Rusûl ve I-Mulûk ( Dokuzuncu cilt)
Ebûl Hasan Ali b. Hüseyin / Murucu’z-zehab ve Meodinû’l-Cevher
Ahbed ulebi / Servetû’z-zenv ve Kaldûha Ali b. Muhammed
Amine Baytar / Tarihu’l-Abbasi
İbnûl-Esir / el-Kamil fit-Tarihi (yedinci cilt)
Bu listeden senin kütüphaneden yahut bildiğin bir yerden Türkçeye çevrilenlerine ulaşmak mümkün mü?
Ben, Ali b. Muhammed, zenci isyanı, Abbasiler, o dönemin eko-politik, sosyal yapısı ve isyan boyunca olup biten her şeyle ilgili bilgiye ulaşmaya çalışıyorum. Bu konuda bana nasıl yardımcı olabilirsin diye bir talepte bulunmak istiyorum. (şuan elimde Musa Baydar’ın Dokuz Eykül Ünv. Yüksek lisansı tezi var.)
Kaynaklar oldukça sınırlı görünüyor ve çoğu zaten esas olanları da Arapça gibi.
Senin akademik çevrelere, kitaplara olan mesafen dolayısıyla kapını çalmak istedim.
Kaynakların aslı olmayıp fotokopi vb. de olabilir.
Sevgili Adil can bende burada durum özetle böyle.
Umuyorum sen, sevgili eşin ve prenses de iyisinizdir. Onlara da yürek dolusu selamlar ve sevgiler gönderiyorum.
Sana da dostluk duygularımı gönderiyor, o duygularla kucaklıyorum.
Yolların tükenmesin.
Sevgilerimle Düşle
İbrahim ŞAHİN
1 Nolu F Tipi Hapishanesi
C-8-91 Sincan/ANKARA
- 13 gösterim