Hasta Tutsak Erol Zavar'dan bir öykü: GENERAL VE PANTOLON

Ön not: Görülmüştür Ekibi olarak, bize tutsaklardan gelen edebi ütünleri web sitemizde yayınladığımız gibi, dergilere de yolluyoruz. Duyarlı olan yazı işleri tutsak ürünlerine de yer veriyor. Güney Dergisi yıllardır tutsak ürünlerine yer verdiği gibi dergiden hapishanelere de yolluyor. Yayın hayatına yeni katılan Sancı, Mevsimlik dergi, Arasöz yanısıra Bursa'da yayınlanan Çini Kitap da bu katkıyı sunmaya başladı.

Erol Zavar'ın bize gelen bir öyküsü Çini Kitap'ın son sayısında yayınlanmış.

Erol Zavar'ın öyküsünü paylaşıyoruz.

GENERAL VE PANTOLON

Beş adımda biten hücreyi idareli şekilde kullanıp 6-7 adımlık voltalar atıyorlardı.

- Yahu açalım şu haberleri de bakalım ne oluyor memlekette?

TV'yi açtılar, voltaya devam ediyorlardı ki, spikerin sesiyle durdular: “12 Eylül darbesinin mimarı Kenan Evren öldü!”

- Tüh ya, gitti bizim pantolonun hesabını soramadan!

- Hı?!?

- Gitti diyorum Mahmut, 12 Eylül beni bir pantolondan ettiydi, onun hesabını soramadan gitti!

"Nasıl yani?" diyor Mahmut. Anlatayım diyor Erol ve başlıyor anlatmaya:

- Sene 1980, babam öleli birbuçuk sene olmuş. O yaz da okullar tatil olur olmaz köye gittik. Dayım kerpiç evi yıkıp yerine tuğladan ev yapacak. Bütün parasını, birikimini ustaya ödeyeceği ücrete ve malzemeye ayırdığı için, çoluk çocuk evde kim varsa ameleliği hep beraber yapıyoruz. Bir yandan da sabah erkenden kalkıp tütün kırmaya gidiliyor. Yani öyle bir çalışıyoruz ki sorma!

- Yaz biterken, nihayet evi de bitirdik. Biz de yavaş yavaş Ankara’ya dönmenin hazırlıklarını yapıyoruz, okullar açılacak! Dayım “Cuma günü Hacıköy’ün pazarına gidelim de Erol’a pantolon alayım” dedi. Eh, haliyle çok seviniyorsun. Dayım onca parasızlığına rağmen bana pantolon alacak. Heyecanlanıyorsun. Hacıköy dediği, Gümüşhacıköy. Oranın ilçe pazarı Cuma günü kuruluyor. Aslında dayımların köyü Merzifon’a bağlı, Hacıköy’de yakın, oraya giden bir traktörün römorkuna binip gideceğiz.

- Akşam erkenden yattık ki, uyuyayım da sabah çabuk olsun. Gece boyu çeşit çeşit rüya gördüm, hepsinde bacağımda yeni bir pantolon var. Sabahı zor ettim. Erkenden kalktım, baktım dayım ortalıkta dönüyor. “Dayı hadi gitmiyor muyuz, geç kalacağız” dedim. Dayım yüzünde bir hüzünle, “oğlum darbe oldu, askerler her tarafta, sokağa çıkmak yasak, hadi git yat” dedi. Üç gün sonra akşamları sürse de, gündüzleri sokağa çıkma yasağı kalktığından, bir otobüste yer bulup alelacele Ankara’ya döndük. Yani bir pantolon alacaklıyım darbeden!

- Öyle ya herkesin bir alacağı, kiminin kiminden çok alacağı var cuntadan.

50 insan idam edildi. Yüzlerce devrimci infaz edildi, yüzlercesi hapishanede katledildi. 650 binden fazla insan gözaltına alınıp işkencelerden geçirildi. Bir ulusun dili yasaklandı ve öyle bir sistem kuruldu ki; katliamlar, işkencelerle halen toplumsal çöküş sürüyor. Ve sen de alamadığın pantolonun hesabının peşindesin.

- Valla o pantolon çocukluğumu yaşayamayışımın simgesidir. Ankara’ya geldikten sonra bir yandan çalışmak zorunda kaldım, bir yandan okudum. Birahanelerde bardakçılık, komilikten ayakkabı boyacılığına, simitçiliğe kadar birçok iş yaptım. Ondan sonra ne lazımsa hep kendim aldım;  ilk kazandığım yevmiye 20 liraydı. 10 lirasına bit pazarından kendime bir kot pantolon satın aldım. Kimse bana birşey almadı. Dayım da ben hapishanedeyken öldü. Şimdi soruyorum sana: yaşayamadığım çocukluğumun hesabını sormaya değmez mi; değmez mi yaşanılmamış bütün çocuklukların hesabını sormaya?

Erol Zavar

Haziran 2015

İletişim: EROL ZAVAR - ANKARA - SİNCAN 1 NO'LU F TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU