MERSİN - Cezaevlerinin her dönemde olduğu gibi bu dönem de mücadeleye ket vurulmak amacıyla hedef alındığına dikkat çeken görülmüştür. org ekibinden yazar Adil Okay, dışarıda korku imparatorluğunun kurulmak istenildiğini belirtti.
İHD Mersin Şubesi ve Wernicke Korsakofflu eski tutuklular tarafından “19 Aralık ve Hapishaneler” konulu panel düzenlendi. İHD Mersin Şube binasında gerçekleşen panele, konuşmacı olarak Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) üyesi Dr. Mehmet Antmen, görülmüştür.org ekibinden yazar Adil Okay, ölüm orucu direnişçileri ve 19 Aralık Cezaevi Katliamı tanıklarından Filiz Gülkokuer ile Bekir Sıtkı Keseci konuşmacı olarak katıldı.
'BEDENLERİMİZLE DİRENDİK'
Panelde ilk sözü, 19 Aralık Cezaevi Katliamı tanıklarından Bekir Sıtkı Keseci aldı. Keseci, 19 Aralık’ın sıradan bir katliam olmadığını belirterek, “19 Aralık, 8 bin 500 jandarma komandosu ve binlerce gardiyan, çevik kuvvet polisi, Türkiye’de ilk defa açığa çıkan jeriko silahlarla yapılmış olan bir katliamdır. Yine, Türkiye'de ilk defa kimyasal silahlarla bir katliam yaşandı. Katliam sonucunda 30 'a yakın kişi yaşamını yitirdi. Direnecek hiçbir şeyimiz yoktu. Sadece bedenlerimizle direndik. Kimyasal silahlara karşı tek silahımız, su dolu kovalarımızdı. O kimyasalları kovalara atıp etkisiz hale getirmeye çalışıyorduk. Kimyasalları dışarı attığımızda arkadaşlarımıza ateş ediyorlardı" dedi.
‘TESLİM OLMADIK’
O dönemde Türkiye ve bölgede yeniden mücadelenin gelişmeye başladığını ve mücadelenin bastırılması için provokasyon ortamının hazırlandığını dile getiren Keseci, böylece cezaevlerinde baskıların artmaya başladığını belirtti. Devletin F Tipi cezaevlerini özellikle siyasi tutukluları esir almak amacıyla yaptığını ifade eden Keseci, “Devlet bir yerlerde gelişen mücadeleyi bastırmanın yolunun cezaevlerinden geçeceğine inanıyordu. Bu yüzden cezaevlerine yöneldi. Tüm tutuklular o zaman kenetlenerek, ‘teslim olmayacağız, ölüm oruçlarını kesinlikle vermeyeceğiz’ dedik” diye konuştu.
‘BİZİ YATAKLARA ZİNCİRLEDİLER’
Katliam karşısında kitlesel bir direniş sergilendiğini söyleyen 19 Aralık tanıklarından Filiz Gülkokuer de, yaşadıklarını şöyle anlattı: “ Bayrampaşa Cezaevi hastane koğuşuna yapılan operasyon boyunca bizi yataklara zincirlediler. Bir gün boyunca ellerimizdeki kelepçeleri açmadıkları için altımıza yaptık. Bizden o kadar korkuyorlardı. Daha sonra diğer cezaevinden yanan kadınları bizim hastane koğuşuna getirdiler. Biz onlara yardım etmek için kelepçelerimizin açılmasını istedik, ona rağmen açmadılar” dedi.
'ÖLÜM ORUÇLARINDA YAŞAMI GÖRDÜM'
F tiplerinin tutukluları yalnızlaştırmak, düşünmelerini engellemek amacıyla kurulduğunu belirten Gülkokuer, cezaevlerindeki baskılarla birlikte insanların daha fazla direnmeye başladığını aktardı. Cezaevindeyken o dönemde saldırılardan çok direnişlere odaklandıklarını dile getiren Gülkokuer, "O dönemde ölüme yürüyen insanlarda müthiş bir direngenlik vardı. Kendileri için değil, dışarıdaki insanlar için direniyorlardı. Ölüm oruçlarında ölümü değil, yaşamı gördüm" dedi.
'AMAÇ TOPLUMA MESAJ VERMEK'
TİHV üyesi Dr. Mehmet Antmen de, 19 Aralık ölüm orucundaki tutukluların durumlarını takip eden doktorlar arasında olduğunu söyleyerek, Tabip Odası tarafından ölüm oruçlarından getirilenlere nasıl müdahale edileceğinin eğitimlerini aldıklarını söyledi. "Ölüm orucundayken getirilenlere kelepçeli şekilde muayene etmemiz isteniliyordu" diyen Antmen, "Bu uygulamalara karşı çıktığımız için birçok kez jandarma ile karşı karşıya geldik. Bütün bunlara rağmen biz yanıkları olanlara yardım ettik” dedi. Ölüm orucuna giren tüm tutukluların ya da grevcilerin amaçlarının ölmek olmadığına dikkat çeken Antmen, topluma bir mesaj vermek olduğunu ifade etti.
‘BASKININ AMACI KORKU DUVARI OLUŞTURMAK’
görülmüştür. org ekibinden yazar Adil Okay da, “Cezaevlerinde yıllarca ölüm orucu direnişlerinden açlık grevlerine kadar dışarıdaki mücadele sonucunda kazanmış haklar vardı. OHAL süreciyle birlikte kazanılan bu haklar giderek kısıtlanmaya başlandı. Tutuklardan gelen mektuplarda cezaevlerinde inanılmaz hak ihlalleri yaşandığı belirtiliyor” dedi. Cezaevlerinin her dönemde olduğu gibi bu dönem için de mücadeleye ket vurulmak amacıyla hedef alındığına dikkat çeken Okay, dışarıda korku imparatorluğunun kurulmak istenildiğini belirtti.
Panel, soru cevap bölümü ardından sona erdi.
Kaynak: Mezopotamya Ajansı
- 2 gösterim