Hasta Mahpuslara Özgürlük İnisiyatifi 180 haftadır düzenledikleri “Hasta Mahpuslara Özgürlük” eylemi, Efrin operasyonunu gerekçe gösteren polis tarafından engellendi. İHD Ankara Şubesi’nde gerçekleştirilen eylemde, ring aracında kalp krizi geçiren Sedat Avcı’nın durumu ele alındı.
Hasta Mahpuslara Özgürlük İnisiyatifi üyeleri, 180 haftadır düzenledikleri Hasta Mahpuslara Özgürlük eylemi için İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi önünde toplandı. İnisiyatif üyelerinin yanına gelen polis “Açık havada basın açıklaması düzenleyemezsiniz” dedi. Yasağın sebebini soran inisiyatif üyelerine polis “Afrin operasyonundan sonra tüm eylem ve etkinlikler valiliğin iznine bağlandı” dedi. Bunun üzerine inisiyatif üyeleri İHD Ankara Şube’sine gelerek basın açıklamalarını burada gerçekleştirdi. İlk defa OHAL gerekçesi dışında “Afrin operasyonu” gerekçesi ile de bir eylem engellenmiş oldu.
İnisiyatif adına basın açıklamasını okuyan İHD Cezaevi Komisyonu üyesi Nuray Çevirmen karşılaştıkları yasağa tepkisini dile getirdi. Hasta tutukluların tedavi imkanlarının kaldırıldığını ifade eden Çevirmen “Evrensel İnsan Hakları kurallarının tamamı, yaşam hakkının ihlal edilmesiyle çiğnenmektedir. Hapishanelerde çoğu mahpusların durumu her geçen gün ağırlaşmaktadır. Aylarca revire çıkarılmıyorlar ve çıkarıldıklarında da kelepçeli muayene dayatılıyor. Tedavisi yapılamayan hastalıklar gittikçe ilerlemekte ve yaşamı zorlayan durumlar meydana gelmektedir” dedi.
‘RİNG ARACINDA KALP KRİZİ GEÇİRMİŞ’
Kayseri Bünyan Cezaevi’nde kalan hasta tutuklu Sedat Avcı’nın durumuna dikkat çeken Çevirmen, “Sedat Avcı Ekim 2017’de robokop denilen gardiyanlar tarafından sabaha karşı 03.30’da hücrelerine yapılan baskınla Kayseri Bünyan’a sevk için kaldırılmıştır. Acele bir şekilde, elbiselerini dahi poşete koymalarına fırsat vermeden apar topar sürgüne zorlanmıştır. Hücresinden çıkarıldığı sırada, üst koridorda kütüphane önünde önce göğsünde, adım adım sol kolundan başlayarak parmaklarına doğru inen ağrı ile başı dönmeye başlamış, kütüphane görevlisi bir sandalye getirerek oturtmuş ve çağrılan sağlık personeli gelip tansiyonuna bakmış ve ‘ben gelmeden kaldırmayın’ diyerek gitmiştir. Sağlık personeli müdür ile görüşmüş ve müdürün ‘gidecek’ bilgisini iletmiştir. Nizamiye kapısına geldiğinde arkadaşlarını görünce ağrısını unutmuş ancak tabutluk olarak tarif ettikleri ring aracına bindirildiğinde aşırı derecede terlemeye başlamış, ağrıları yoğun hissetmiş ve arkadaşlarının yardımı ile sürekli olarak kullandığı ilaçları zorla almıştır. Bolu-Gerede bölgesinde kalp krizi nedeniyle kendinden geçmiş, aracı durdurulmuş boş alana yatırılmış ve çağrılan ambulansla Gerede Devlet Hastanesine kaldırılmıştır. Hastaneye götürdüklerinde nabzının atmıyormuş. Oradan da İzzet Baysal Tıp Fakültesine kaldırılmış, ikinci gün kendine geldikten üç gün sonrada ‘misafir’ statüsünde yeniden Bolu F Tipi Hapishanesine götürülmüştür. Yaklaşık 20-25 gün sora yeniden Kayseri’ye gönderilmiştir. Gönderilmeden önce de bu kez hastaneye götürüp ‘Yolculuk yapabilir’ raporu alarak sevk işlemi yapılmıştır. Hastanede yapılan tetkiklerde hem kalp krizi geçirdiği hem de sağ böbreğinin yeterli çalışmadığı yönünde teşhis yapılmış, acil olarak kalp ameliyatı olması gerektiği kendisine aktarılmıştır. Tüm bu ağır hastalıklarının yanı sıra hem nefes darlığı hem de sağ kulağının duymaması kendisini oldukça zorlamaktadır. İşitme cihazı sevk sırasında kaybolmuş ancak hangi hapishanede olduğu noktasında iki yerde bizde değil bilgisi vermektedir” diye anlattı.
Son olarak taleplerini aktaran Çevirmen, şöyle konuştu:
*Hasta mahpusların acil ve kalıcı tedavilerinin yapılması, hapishane koşullarında tedavisi yapılamayan hasta mahpusların da acilen infazlarının durdurulması gerekmektedir.
*Sağlık personeli sayısı arttırılmalı, ring araçları ile değil, ambulanslar ile hastanelere sevkleri sağlanmalıdır. Hastaların revire çıkarılmaları, hastaneye sevkleri hızlandırılmalıdır.
*Tam teşekküllü hastanelerde tedavilerinin yapılması gereken hastalar, bu hastanelerin bulunduğu illerdeki hapishanelere gönderilmeli, yaşamlarını başkalarının yardımı ile sürdüren mahpusların ya rehabilitasyon tipi hapishanelere sevk edilmesi ya da infazlarının ertelenmesi sağlanmalıdır.
*Kelepçeli muayene ve tedavi yöntemi uygulamasından vazgeçilmelidir. Bu uygulama nedeniyle birçok hasta mahpusun tedavisi yapılamıyor.
*Tek başına kalması yaşamsal risk taşıyan mahpusların “Ağırlaştırılmış” dahi olsalar hastalık durumları göz önüne alınarak daha kalabalık olan koğuşlarda kalması sağlanmalıdır.
Kaynak: Mezopotamya Ajansı
- 2 gösterim