Boyundan Aşağısı Felç, Belden Aşağısı Felç ve Elleri Olmayan 3 Mahpus Aynı Hücrede

Avukat Gülizar Tuncer, Metris R Tipi Cezaevi'nde tutuklu bulunan ağır hasta mahpus Ergin Aktaş, Abdullah Turan ve Serdal Yıldırım’ın durumuna ilişkin “Ölüme terk edildiklerinin farkındalar” dedi.

21 Ağustos 2019

Haberin İngilizcesi için tıklayın

Boyundan aşağısı felçli Abdullah Turan, belden aşağısı felçli Serdal Yıldırım ve iki eli olmayan Ergin Aktaş, Metris R Tipi (Rehabilitasyon) Cezaevi'nde aynı hücrede tutuluyor ve birbirlerine bakmak durumunda bırakılıyorlar.

Avukat Gülizar Tuncer, İHD’nin 457 ağır hasta mahpus listesinde yer alan Ergin Aktaş, Serdal Yıldırım ve Abdullah Turan’ın durumuna ilişkin bianet'e konuştu.

Avukat Tuncer, Turan, Yıldırım ve Aktaş'ın günlük hayatta karşılaştıkları sorunları, cezaevi uygulamalarını anlattı.

"Üçü birbirine bakmak zorunda bırakıldı"

“24 yaşındaki Abdullah Turan’ın boyundan aşağısı felçli, hareketsiz bir biçimde yatıyor. Sürekli yattığı için vücudunda yaralar açılmış durumda.

"Serdal Yıldırım’ın belden aşağısı felçli.

"Ergin Aktaş’ın ise, iki eli yok. KOAH ve tüberküloz hastası.

"Bu üç hasta da aynı hücreye konuldu ve birbirlerine bakmak zorunda bırakıldı.

“12 metre karelik havasız bir hücre”

“Bu üç mahpusun durumu da hem birbirinden ağır hem de özel tedavi gerektiren hasta konumundalar.

"Ama şu an üçü de dar, pis, bırakın hasta bir insanı, normal bir insanın bile kalamayacağı bir hücreye atılmış durumdalar. 12 metre karelik, havasız, hijyenik olmayan bir hücrede yaşamaya mahkum edilmiş durumdalar.

“Çamaşırlarını kendileri yıkıyor”

“Ergin, tüberküloz hastası ve ağırlaştırılmış müebbet olduğu için günde bir saat havalandırma hakkı var. Fakat o bir saat yemek saatine getirildiği için kullanması engelleniyor.

"Bulundukları hücrenin temizliğini kendileri yapmak zorunda bırakılıyorlar. Temizlik görevlileri kirli bir paspasla odayı temizliyor ve odaya pis bir koku yayıyorlar. Bu nedenle kendileri temizlik yapmak zorunda bırakılıyorlar.

“Çamaşırlarını dahi kendileri yıkamak zorunda kalıyorlar. Çünkü bütün makinalar bozulmuş. Müdür ile görüştük, makinaların bozulduğunu kabul etti. Uzunca bir süredir ödenek beklediklerini ve gelmediğini söyledi.

“Mahpuslar aç bırakılıyor”

“İki kolu olmayan Ergin çamaşırları ayaklarıyla çiğniyor. Belden aşağısı felçli olan Serdal ise elleriyle sıkıyor. Bu şekilde çamaşırlarını yıkıyorlar. Abdullah, zaten sırt üstü yatıyor, hiç kımıldayamıyor.

“Üç mahpusun hem hijyen hem de beslenme koşullarının çok iyi olması gerekirken, beslenme de çok yetersiz. Çok az yemek veriliyor, yani aç kalıyorlar. Müdür, bunu da iaşe bedelinin azlığına bağladı.

“Ergin Aktaş sürekli kan kusuyor”

“Ergin, sürekli kan kusuyor, o kadar kötü durumdaki; artık pıhtı şeklinde kan kusuyor. İnsanlık dışı koşullarda, bu insanlar ölüme terk ediliyor. Bu açık bir işkencedir.

"Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 3. maddesi’nde de, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kararlarında da, Anayasa'da da belirtiliyor; infaz süreci insanlık dışı cezalandırmaya dönüştürülemez. Fakat burada bir açık şekilde insanlık dışı cezalandırmaya dönüşmüş durumda ve bu açık bir işkence.

“Vücudunda yaralar açıldı”

“Ölüme terk edildiklerini hissediyorlar. Abdullah Turan, görüşmeye sedyede getirildiğinde acılar içindeydi. Uzun süre kalamadı, vücudundaki yaraların açıldığını söyledi.

"Ama hepsi diğer arkadaşı için kaygılanıyor. Mesela; Abdullah, Ergin’in öleceğinden korktuğunu söyledi, sürekli bayıldığını, nefes alamadığını ve kan kustuğunu belirtti. Ergin geldiğinde ise; Abdullah’ın öleceğinden korktuğunu, geceleri kalkıp nefesini kontrol ettiğini söyledi.

“Psikolojik işkenceye maruz kalıyorlar”

“İnsanlar, bu şekilde psikolojik bir işkenceye maruz bırakılıyor ve bunun yaşandığı yer, bir rehabilitasyon merkezi. Durumu en en ağır olan hasta mahpusların tedavi ve gözetim altında tutulduğu yer.

"Fakat hekim dahi ancak cezaevi idaresi ihtiyaç duyacak olursa mahpusları görüyor. Hemşireler de pansuman gerektiğini durumlarda geliyor.

“ATK raporlarına rağmen tahliye edilmiyorlar”

“Ayrıca bu üç mahpusunda cezaevinde kalamayacağını gösteren adli tıp raporları var. Normal şartlarda Adli Tıp Kurumu (ATK) raporu olunca cezanın infazının ertelenmesi gerekiyor ya da tutukluysa mahkeme kararıyla serbest bırakılması, dosya Yargıtay’da ise oranın derhal tahliye kararı vermesi gerekiyor.

“Fakat karar mercileri raporu görmezden gelip, bu insanların toplum güvenliği açısından tehlike oluşturup oluşturmadığına bakıyorlar. Mesela Ergin, dört kez ATK’dan rapor aldı ve dört kez reddedildi. Beşinci kez başvurduk, muhtemelen yine reddedilecek.

“R Tipi Cezaevleri işkence merkezlerine dönüştü”

“Ayrıca R Tipi cezaevleri diğer cezaevlerinde artık yaşam olanağı kalmayan özel bakım ve tedavi gerektiren en ağır durumdaki hasta mahpuslar için kurulmuş cezaevleri.

"Fakat bu cezaevleri şu anki haliyle tam bir işkence merkezine dönüşmüş durumda. Çünkü tek başına hayatını devam ettiremeyecek durumda olan bu yönlü raporları olan hasta mahpuslar tek kişilik hücreye atılarak birbirlerine bakmaya mahkum ediliyorlar.” (RT)

* Görselleri İHD'nin internet sitesinden kullandık

Kaynak: BİANET