2008 yılının Mayıs ayında “örgüte yardım ve yataklık etmek” iddiasıyla tutuklandıktan sonra, 2 Ağustos 2008 tarihinde tutuklu bulunduğu Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Cezaevi’nden psikolojik rahatsızlığı olduğu iddiasıyla İstanbul Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’ne kaldırılan Abdullah Ekinci’nin burada intihar ettiği iddia edilmişti.
‘Olay yeri fotoğrafları verilmedi’
Olay sonrası Ekinci’nin annesi Yıldız Ekinci, oğlunun ziyaretine gittiklerinde ve telefonla konuştuklarında kendilerine “Beni burada yaşatmayacaklar!” dediğini anlatarak, oğlunun intihar ettiğine inanmadığını, intihar etmiş olsa bile görevlilerin olayda kasıtlı ihmâllerinin bulunduğunu düşündüğünü ifade etti.
Olay sonrası yapılan otopsi ardından açıklanan raporda Ekinci’nin “kendini asmak suretiyle intihar ettiğinin” ifade edildiğini aktaran Av. Kadir Tunç, savcılıktan olay yerinin fotoğraflarını istediklerini ancak fotoğrafların kendilerine verilmediğini söyledi.
Ekinci’nin babası Mustafa Ekinci; savcılık, olayda “kasıt ve ihmal olmadığı” gerekçesiyle “takipsizlik kararı” verince, çocuğunun ölümünde cezaevi ve hastane yetkililerinin “kasıt ve ihmâli” olduğu iddiasıyla İstanbul Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi’ne itirazda bulundu. Ailenin avukatı Kadir Tunç’un yaptığı itiraz, savcılığın kararından bir “isabetsizlik” olmadığı gerekçesiyle reddedildi.
AİHM’e taşındı
İtirazın reddedilmesi üzerine iç hukuk yollarının tüketildiğini ifade eden Av. TUNÇ, bunun üzerine “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 2, 3, 5, 6, 13. maddelerinin ihlaline ilişkin ihlâl iddialarının saptanması” ve “hak ihlalleri nedeniyle miktarı daha sonra belirlenecek hakkaniyete uygun maddi ve manevi zararının sözleşmeci devlet tarafından karşılanması” talepleriyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurduklarını ifade etti. Türkiye hükümetinin başvurunun “olayda kasıt ve ihmâl olmadığını” savunarak reddedilmesini istediğini aktaran Av. Tunç, 2013 yılının sonbahar aylarında kararın çıkmasını beklediklerini ifade etti.
Kaynak: Özgür Gündem
- 3 gösterim