Resul Kocatürk'ün Görülmüştür Kollektifi'ne gönderdiği rapor niteliğinde mektubu paylaşıyoruz.
"Dışarıdan gönderilen mektup ve kartlar çoğunlukla ulaşmamakta, ulaşanlarsa gönderi tarihinden aylar sonra elimize geçmektedir. Örneğin, Adil Okay tarafından 30 Nisan 2020 tarihinde Resul Kocatürk adına gönderilen mektup 19 Haziran 2020 tarihinde kendisine verilmiştir. (...) açık havaya spora bile çıkarılmıyoruz, camlar ardından telefonla yaptığımız kapalı görüşlerin bile yasağı sürdürülüyor. (...) 19/03/2020 tarihinden itibaren uygulamaya konulan kutlamalar ile birlikte açık ve kapalı görüşlerimiz yasaklandı. Avukat görüşü kısıtlandı. Sohbet, spor, atölye gibi sosyal faaliyetler durduruldu, dış kantin alışverişini yasak getirildi.(...) posta ile gelen kitap ve dergilerin tamamen yasaklanarak verilmemesi temelinde karar aldılar. Dergi ve gazetelere yasaklanma gerekçesi olarak; “devletten ilan ve reklam alma hakkı” bulunmaması gösterilmektedir. Aynı gerekçe ile günlük Evrensel Gazetesi’ne de yasak getirdiler ve 4 aydan bu yana verilmiyor. (...) Tek hücreli ring aracı ve kelepçeli tedavi dayatmaları nedeniyle virüs salgını öncesinde tedavi olmamız büyük oranda engellenirken, salgın sonrası hastane sevkleri tamamen durdurulmuştur. Ağır sağlık sorunları olan ve düzenli kontrolü yapılması gereken arkadaşlarımız adeta ölüme terk edilmişlerdir. "
Resul Kocatürk
F-Tipi Cezaevi B-10
Hacılar-Kırıkkale
Değerli hocam,
Hepinizin de sağlık olarak iyi olduğunuzu umut ediyorum. Biz de olabildiğince iyiyiz. En azından şimdilik virüs kaynaklı bir sağlık sıkıntımız yok. Fakat virüs bahane edilerek maruz bırakıldığımız “sıkıntılar” azalacağı yerde daha da artıyor. Dışarıda her şey serbest bırakılmışken zaten tecrit altında tutulmamıza rağmen açık havaya spora bile çıkarılmıyoruz, camlar ardından telefonla yaptığımız kapalı görüşlerin bile yasağı sürdürülüyor. Hem genel olarak hem de virüs kaynaklı olarak son 3 ay içinde yaşadığımız hak ihlallerini farklı siyasal çevrelerden on beş civarı arkadaş olarak toparlayıp rapor haline getirdiğimiz metni sizinle de paylaşmak istiyorum bu vesile ile.
“Tutulmakta olduğumuz Kırıkkale F-Tipi Cezaevi'nde Covid-19 salgını öncesinde zaten var olan sorunlara pandemi süreci ile birlikte yenileri eklenmeye başlandı ve salgın gerekçe gösterilerek kelimenin gerçek anlamında tecrit içinde tecrit devreye konuldu. 19/03/2020 tarihinden itibaren uygulamaya konulan kutlamalar ile birlikte açık ve kapalı görüşlerimiz yasaklandı. Avukat görüşü kısıtlandı. Sohbet, spor, atölye gibi sosyal faaliyetler durduruldu, dış kantin alışverişini yasak getirildi.
Son olarak yasal açtırılan infaz/af düzenlemesi içinde 5275 sayılı kanunun 61. maddesinin 2. fıkrasına yapılan ek ve 69. maddesinde yapılan değişiklik cezaevi idaresi eğitim kurulu tarafından tamamen kapsam dışında ve art niyetli yorumlanarak güreşçilerimiz tarafından getirilen ya da posta ile gelen kitap ve dergilerin tamamen yasaklanarak verilmemesi temelinde karar aldılar. Dergi ve gazetelere yasaklanma gerekçesi olarak; “devletten ilan ve reklam alma hakkı” bulunmaması gösterilmektedir. Aynı gerekçe ile günlük Evrensel Gazetesi’ne de yasak getirdiler ve 4 aydan bu yana verilmiyor. Virüs salgını öncesinde zaten çoğunlukla adreslerini ulaşmayan normal posta mektuplarımız salgın sonrasında akıbetleri tamamen belirsiz olmaya başladı! Dışarıdan gönderilen mektup ve kartlar çoğunlukla ulaşmamakta, ulaşanlarsa gönderi tarihinden aylar sonra elimize geçmektedir. Örneğin, Adil Okay tarafından 30 Nisan 2020 tarihinde Resul Kocatürk adına gönderilen mektup 19 Haziran 2020 tarihinde kendisine verilmiştir.
Tek hücreli ring aracı ve kelepçeli tedavi dayatmaları nedeniyle virüs salgını öncesinde tedavi olmamız büyük oranda engellenirken, salgın sonrası hastane sevkleri tamamen durdurulmuştur. Ağır sağlık sorunları olan ve düzenli kontrolü yapılması gereken arkadaşlarımız adeta ölüme terk edilmişlerdir.
Aylardır yakınlarımızla görüş yapma hakkımız fiilen yasaklanmışken Haziran ayı içinde bir defaya mahsus olarak yaptırılan kapalı görüş tek kişi ile ve 1 saat süreyle sınırlandırılarak, tüm riskleri göze alıp uzak yerlerden görüşümüze gelen yakınlarımız görüşe alınmayarak mağdur edilmişlerdir.
Dışarıda “normalleşme” adımları çerçevesinde kısıtlamalar çoğunlukla kaldırılmış olmasına rağmen, cezaevlerinde kısıtlamalar sürdürülüyor ve her geçen gün yeni hak ihlalleri ve keyfi uygulamalarla karşılaşıyoruz. Adalet Bakanlığı yetkilisi olan bir şahsın TV ekranlarına çıkarak “teröristler tahliye olmak için birbirlerine virüs bulaştırma kararı almışlar” gibi maksatlı ve doğru olmayan açıklamalar yapması, biz tutsaklarda bir şekilde virüse maruz bırakalabileceğimiz ENDİŞESİ yaratırken, diğer yandan pandemi gerekçesi ile önlem adı altında yapmış oldukları sosyal faaliyetler, açık görüş gibi temel haklarımız üzerindeki yasaklamaların kalıcı hale getirilmesi için bu türden ürpertici açıklamalarla ortam hazırlamakta oldukları anlaşılmaktadır.
Nisan-Mayıs ve Haziran 2020 sürecinde maruz kaldığımız hak ihlalleri ve keyfi uygulamaların kimi örnekleri şöyledir:
SAĞLIK
- Resul Kocatürk: Astım, Otoimmun Hepatit, Hipotiroid gibi kronik sağlık sorunları nedeniyle korona virüs salgını da risk grubu içerisinde olduğundan Promöhok (Zatürre) aşısı yaptırmak istemiş, ancak kronik sağlık sorunları olmasına rağmen “parasını bakanlık karşılamıyor” gibi doğru olmayan (astım vb. kronik hastalık durumunda devlet karşılıyor) gerekçe ile Zatürre aşısı yapılmamıştır.
- Zeynel Karabulut ve Sinan Akbayır, ciddi diş sorunu yaşıyor olmasına rağmen revir tarafından sevki yapılıyor ancak pandemi gerekçesiyle uzun süredir diş hastanesine götürülmüyorlar.
- Cihat Özdemir, Ankara Dışkapı Hastanesi’nde devam eden Sağlık Kurulu raporu işlemleri üzerinden 6 ay süre geçtiği gerekçesiyle daha önce yapılan tüm işlemler iptal edildi ve işlemler için yeniden sevk yapılacağı söylendi. Ayrıca Cihat Özdemir, tiroit kanseri ameliyatı sonrasında Mayıs ayında yapılması gereken kontrole götürülmemiştir.
KİTAP-DERGİ
- Selçuk Çelik adına posta koli ile gelen “Devrimin Sesi”, “Emek” isimli yerel gazeteler (41 adet) hakkında herhangi bir yasaklama toplatma kararı olmamasına rağmen kendisine verilmemektedir.
- Resul Kocatürk, Cihat Özdemir ve Murat Karayel; herhangi bir toplatma, yasaklama kararları olmamasına rağmen cezaevi İdaresi tarafından yasadışı olarak dergi-gazetelere el konulması uygulamasını Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) taşıdılar. Geçmiş yıllarda benzer içerikli başvurulara defalarca kez hak ihlali kararı veren AYM, hiçbir yasal değişiklik olmamasına rağmen arkadaşların son bir yıl içerisinde yaptıkları başvuruları “kabul edilemez” bularak herhangi bir gerekçe sunulmadan ret kararı vermeye başlamıştır.
CEZALAR
- Daha önce pek çok kez aynı nedenle disiplin cezası verilen, ancak mahkemeler tarafından iptal edilen havalandırmalardaki yaşamımızı 24 saat boyunca gözetleyen taciz kameralarının görüntü almasını engelleme protestosuna karşı ısrarla soruşturmalar açılarak cezalar verilmektedir. Son olarak; “kurum tesislerine, araç ve gereçlerine zarar vermek” gibi alakasız gerekçelerle cezalar verilmiş olup, gerekçe yapılan suçlamalara ilişkin herhangi bir tutanak tutulmamış ya da hasar tespiti yapılmamıştır. Buna rağmen, Cezaevi Disiplin Kurulu tarafından 2020/167 No’lu kararla; Erdi Sidal’e 4 gün hücre cezası, Selçuk Çelik’e 4 gün hücre cezası, Sadık Sabancılar’a 4 gün hücre cezası, Sinan Akbayır’a 14 gün hücre cezası, Zeynel Karabulut a, ciddi sağlık sorunları nedeniyle koltuk değnekleri ile ayakta durabiliyor olması ve bu durumun raporlarla tespit edilerek kalıcı fiziksel engelli bulunduğu bilinmesine rağmen yapmadığı, yapmasının mümkün olmadığı eylem nedeniyle 4 gün hücre cezası verilmiştir.
DİĞER
- Erdi Sidal ve Selçuk Çelik'in kullanmakta oldukları buzdolabı bozulmuş ve pandemi gerekçe gösterilerek tamiratı yapılmamıştır. Başka bir hücrede kalan arkadaşlarına ait olan ve depoda bulunan buzdolabının geçici olarak verilmesini istemişler ancak idare bu taleplerini reddetmiştir. Bundan dolayı haftalık olarak aldıkları sebze meyveler çürüyerek çöpe atılmak zorunda kalınmıştır.
- Pandemi gerekçesi ile Mart 2020 tarihinden bu yana açık-kapalı gülüşler yasaklanmıştır. Son olarak Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu’nun tavsiyesi ile Adalet Bakanlığı Haziran ayı içerisinde bir defaya mahsus Kapalı görüş yapılacağını açıkladı. Kararda “hükümlü ve tutuklunun belirleyici yalnızca bir kişiyle bir kez kapalı görüş yaptırılmasının uygun olacağı” belirtilmişti ve bu temelde kardeş olan Resul Kocatürk ve Mustafa Kocatürk dilekçe yazarak ortak görüşçüleri olan yakınları ve bir kişinin ismini istenilen tarihte cezaevi idaresine bildirdiler. Cezaevi İdaresi, kendilerine görüş tarihini ve ziyaretçi geldiğinde görüşe çıkarılacaklarını tebliğ etti. Görüşçüleri geldiğinde ise kardeş olmalarını ve görüntüleri ortak olmasına rağmen “Görüşçünün aynı anda iki hükümlü ile görüşmesi yasak!” denilerek görüşlerine yalnızca birisini tercih etmesi dayatıldı. Görüşçülerinin ayrı ayrı görüşmek istemesi talebi de reddedildi. Bakanlığın Genelgesi kapsamında ayrı saatlerde planlanarak ikisine de görüş yaptırılması gerekirken Mustafa Kocatürk’e keyfi olarak görüş yaptırılmadı. İnfaz Hâkimliği’ne yaptıkları itiraz başvurusu ise; 22/06/2020 tarih ve 2020/1375 sayılı kararla reddedildi.
- Sinan Akbayır’a ait olan ve depoda tutulan gitar, bulunamadığı gerekçesiyle kendisine verilmemektedir.”
Özgür günlerde buluşmak inancıyla sizleri kucaklıyor, selam ve sevgilerimizi iletiyorum. Kendinize olabildiğince iyi bakın.
Sevgilerimle
Resul Kocatürk
F-Tipi Cezaevi
B-10
Hacılar-Kırıkkale
- 21 gösterim