"Telefon dışında hep “odada” kalıyoruz. "

21.11.2020

Merhaba Sevgili Adil abi,

Umarım iyisinizdir tüm dünyayı halen etkisi altında tutan bu corona günlerinde. Bu gidişle kronik hastalar ve yaşlılarımız bu virüse karşı durabilseler ne ala. Umarım insanlık bundan bir ders çıkartır ve doğaya geri dönüşüm yaşanır.

Bizler iyiyiz. İçerdeki durumu az çok biliyorsunuz. Telefon dışında hep “odada” kalıyoruz. Okuma, yazma, çizme halleri devam ediyor. Bizi dışarıdaki gelişmelere bağlayan tv, radio dan başka bir şey yok. Gazeteler 2 gün gecikmeyle veriliyor. Görüşler kapalı ve 2 kişi ile sınırlı ve o da ayda 2 sefer. Sözde görüntülü telefon devreye girecekti ama o da yalan oldu herhalde.

Adil abi, göndermiş olduğunuz “Özgürlüğün Sesi” adlı çalışma elime ulaştı. Emeği geçen tüm dostlara teşekkürlerimi iletiyorum. Güzel bir çalışma olmuş doğrusu.

Kardeşim aracılığıyla son yaptığım çizimleri size yollamıştım umarım beğenmişsiniz. Burada durumlar böyle. Her şey durağan, monoton bir halde sürüyor. Yeni bir yıla daha girme arifesindeyiz. Bu yıl tüm dünya için kötü geçti. Gerçi içerden dışarı çıkan hırlısı, hırsızı, katili, mafyasına yaradı desek daha iyi olur. Virüs onlar için erken tahliye oldu. Neyse canlar sağolsun. Şimdiden 2021 yılınızı kutlar iyi seneler de dilerim. Kendinize iyi bakmanız dileğiyle selam ve sevgiler.

Ömer  ÖZDURAK

F Tipi Cezaevi

BOLU

Not:  Ekte Burhaniyedeyken karalamış olduğum bir şiirim var. Umarım beğenirsiniz.

“Tutsaklık Çağı”

artık bizler kolay kolay yara almayanlarız

yine de ne tanrı ne de onun gibi bir şeyiz

tepeden tırnağa et ve kemik

gelecek bizlerin değil

yaratıyor olduğumuz yapay tanrılarımızın

Gılgamış’ın düşü ardı sıra koşarız

ve belki yıkıma ulaşma an meselesi

 

 

güç kaderi,

tatminsizlik bedeli

her  şeye sahip olmak ister tanrı-insan

tahakküm koymak.

hüküm sürmek sonsuz çağa

 

bizi biz olmaktan alıkoyan hastalık

kendi karanlığımıza sürgünlük

bu tutsaklık çağı

ilkin çocukluğumuz öldü,

sonra geriye ne kaldıysa

koca bir boşluk

içimizde

kara bir delik

biz mi kötüyüz yoksa

var oluşumuza işlenen sarmal sır mı?

 

her şey bir bilinmezlik kendi deryasında

ve her dokunuşumuz felaket doğuruyor

Söyle düşüne hapsolduğum

                                uzak yıldızların rüzgarı

yoksa bizler kendi dünyamızın

                                            virüsleri miyiz?

2020

Ömer Raman ÖZDURAK