"Savcı yattığımız bunca yılı yetersiz (18 yıl) görmüş olacak, tutukluluğumuzun devamına karar verdi..."

“Yollamış olduğun kitabı (Özgürlüğün sesi) ve daha öncesindeki zarfı aldım. Sanki okuldan takdir belgesi-diploma almış gibi oldum. Çalışmanın güzel fakat sıkıntılarla dolu geçmesi ve nihayetinde de sonuçlanmasına sevindik. Her bir fotoğraf çok güzeldi. Her fotoğrafta yüreklerimizin güzelliği, ışıl ışıl parıltısı ve dayanışmanın ruhu vardı. Herkesin yüreğine sağlık tekrardan.

CİHAN KARAMAN

1 NOLU F TİPİ HAPİSHANE C-98

TEKİRDAĞ

***

Sevgili Adil OKAY;

Sana ve tüm dostlara selam ve sevgilerimi yolluyorum soğuk bir Tekirdağ sabahında…

Sporumu yaptım kaloriferin yamacına oturmuş kahve eşliğinde mektup serüvenine başladım.

Kar yağdı ama eser miktarda! Sadece çatılara düştü, havalandırmamız ise don yaptı. Düşüp bir yerlerimizi sakatlamadan kaydık biraz. Madem kar topu savaşı ya da kardan insan yapamıyoruz o vakit bunu yapalım da eksikliğini hissetmeyelim. Şimdi dışarıda sokağa çıkmak serbest, çocuklar okul tatilini de fırsat bilip kendini sokağa atmıştır her yerde… Sizler de çalışmıyorsanız (tabii orada yağdıysa) bu fırsatı kaçırmamışsınızdır diye düşünüyorum.

Yollamış olduğun kitabı (Özgürlüğün sesi) ve daha öncesindeki zarfı aldım. Sanki okuldan takdir belgesi-diploma almış gibi oldum. Çalışmanın güzel fakat sıkıntılarla dolu geçmesi ve nihayetinde de sonuçlanmasına sevindik. Her bir fotoğraf çok güzeldi. Her fotoğrafta yüreklerimizin güzelliği, ışıl ışıl parıltısı ve dayanışmanın ruhu vardı. Herkesin yüreğine sağlık tekrardan.

“Korona Günlerinde Mahpusluk” adlı Kitap çalışması da tam anlamıyla sürpriz oldu. Mektuplar içerinin durumunu gayet iyi anlatıyordu. Umudun dipdiri olduğunu vurguluyordu. Bazı bazı özlemi… Karikatürcü arkadaşlar, şakalarıyla yine döktürmüş elbette epey güldürdüler bizi. Bu ortamda gülmek ilaç gibi zaten.

Pazar günü telefon günümüzdü. Normalde ablamla görüşüyorum. Ama görüşemedim ve annemi aradım. Tabi o da benim arayacağımı düşünmüyordu. Telefon açıldı: “Günaydın Anne! Nasılsın?” dedim. “İyiyim” filan dedi. Benim olduğumu anlamadı bunu fark ettim. Dedim: “Benim, Cihan!”. “Vıy! Cihan sensin? Ben seni Sinan (kardeşim) sandım” dedi ve kitaptaki karikatür geldi aklıma. Üstelik maske de takmamıştım ben!  Şaşkınlık geçince normal konuşma düzenine geçmiş olduk. Böyle bir durum işte.

Kitapta, sabahları 20 dk. yürüdüğümü yazmıştım (yani mektuba). Bunu okuyan Yusuf (Demir) Hoca demez mi: “Birlikte kaldığımızda volta atmıyordun, bu 20 dk. nereden çıktı” diye. Anlatıyorum ama o işin gırgırında. “Yer değişikliği yaptım yeni yerin havasına göre yürüyüşlere başladım.”diyorum ama inandıramıyorum bir türlü. Sonra allem etti, kalem etti bu durumu kanıtlamaya koyuldum! Sabahları kapı açılır açılmaz 20 dk. yürüdüm ama bana mısın demiyor vallahi! Ne yapacağım bilmiyorum! (Bu arada Yusuf Hoca, Adnan’la beraber kalıyordu, yer değişikliğiyle yanıma geldi. Bir sıkıntısı vs. olmadığı takdirde de mart ayında tahliye olasılığı var. Nora’sına kavuşacak umarız). Sonra da, “yaw Ciho bu ne hal, göbeğin sarkıyor” diyerekten psikolojik harekatlara yöneldi. Uzun zamandır spor yapmıyordum, haliyle kilo almıştım. Üç gündür spora da başlamış oldum. Bakalım nereye kadar gidecek. (Şimdi Yusuf Hoca geldi bardakları yıkıyor, sonra da “beni çalıştırıyorsun!” deyip isyana vuruyor kendini. Çok çok selamı var sizlere.)

15 Ocak günü segbis üzerinden mahkememiz vardı. AİHM dosyamıza ilişkin yeniden yargılama kararı vermişti. Normalde tahliye etmeleri gerekir ama bildiğiniz gibi ülkedeki adalet, siyasetin güdümünde ve baskı mekanizması olarak çalışıyor. Segbis üzerinden tahliyelerimizi (6 kişiyiz) talep ettik, fakat savcı yattığımız bunca yılı yetersiz (18 yıl) görmüş olacak, tutukluluğumuzun devamına kararı aldı. Bir dahaki duruşmayı mahkemede yüz yüze olması yönünde istedik. Talep kabul edildi. 19 Mart’ta İst. 10. ACM de duruşmamız olacak. Bakalım o zaman ne olacak… Savunmalar, şunlar-bunlar derken bir yılı bulur yeniden karar verilmesi.

İyiyiz, sağlıklıyız, moralimiz hep olduğu gibi.

Sizler ne yapıyorsunuz? Hayat nasıl gidiyor? Dilerim her şey iyidir ve keyfiniz de yerindedir?

Başkada iyilik-güzellik. Akşam Yusuf Hocanın saçlarını keseceğim. Umarı elimden bir kaza çıkmazJ Saçlarını uzatmış, bağlıyor, altlarını boşaltıyor. Geçen sefer tam sıfıra vuruyordum, “üç numara olacak Ciho” dedi ve yırttı. Şimdi bana bunca yüklenen Yusuf Hoca elime düşmüşken kalp krizi geçirtebilirim herhalde! Bakalım, neler olacak.

Şimdilik böyle deyip müsademi isteyeyim. Kendinize iyi bakın. Bu soğuk havalarda birbirinize dikkat edin. Görüşmek üzere… Sevgi ve selamlar… Sıkıca kucaklıyorum.

CİHAN KARAMAN

1 NOLU F TİPİ HAPİSHANE C-98

TEKİRDAĞ