Kasım Karataş'tan Yeni Mektup
Değerli Öykü, Tülin, Adil Arkadaşlar;
Sizleri büyük bir özlemle kucaklıyorum. Nasılsınız, dileğim iyi ve sağlıklı olmanızdır. Bayram kartınızı aldım.
Değerli Öykü, Tülin, Adil Arkadaşlar;
Sizleri büyük bir özlemle kucaklıyorum. Nasılsınız, dileğim iyi ve sağlıklı olmanızdır. Bayram kartınızı aldım.
Prof. Dr. Özgen 24 Eylül'de hakim karşısına çıkacak olan öğrencisi, TMK mağduru çocukları anlattığı "Ben Bir Taşım" kitabının yazarı antropolog Tuzcu için "Bunca zaman içeride kalmasının nedeni insan sevgisidir" diyor.
18 Eylül 2012, İstanbul - BİA Haber Merkezi
Antropolog Müge Tuzcu (Tuzcuoğlu) yedi aydır tutuklu, ilk kez 24 Eylül'de Diyarbakır'da hakim karşısına çıkacak. Tuzcu'nun hocası Prof. Dr. Neşe Özgen, "Bunca zaman içeride kalmasının nedeni insan sevgisidir" diyor.
Sevgili Adil,
Mektubunuzu aldım, sevindim. Doğru söylemek gerekirse, ben de bu aralar sizlerden mektup ya da kart bekliyordum, nihayet kartınızı aldım. Ben de size bayram kartı göndermiştim. Umarım elinize geçmiştir.
Müge, sevgili çocuk, öğrencim, meslekdaşım, genç geleceğim, yoldaşım.
“Amed’in zindanındayım” demişsin mektubunda.
Diyarbakır’ın o eski, kan kokan cezaevinde, Ağustos ayının 42 derece sıcağında, henüz hakim yüzü görmemiş bir iddianameden 7 aydır yatan meslekdaşım.
Düşlerini ıslatan yağmurlar,
Ömrümüze inen ayışığı,
Saçlarına taktığın yıldız buketi...
Hepsi burada!
Hey badem gözlü kız,
Sen neredesin?
Bak dağlı çocuklar tutuşmuşlar.
Sen de gelmez misin?
Bu sabah erken uyandım,
Ve “Zülfü kaküllerin amber misali”yi
dinledim.
6 Eylül 2012
Sevgili Adil,
İçtenlikle merhaba! Dilerim ki her açıdan iyisin, iyisiniz. Bizler de iyi olmaya çalışıyoruz. Siyasi gündem oldukça sıcak ve hareketli. Takip etmeye çalışıyoruz. Faşist zihniyetli iktidar, bu coğrafyada yaşayan özelde Kürtler ve tüm halklar için en sinsi ve en tehlikeli oyunlar oynanmaktan geri kalmamaktadır. Cumhuriyet tarihinde böylesi tehlikeli bir iktidar başa gelmemiştir dersek yeridir.
2012 Mart ayında KCK davasından gözaltına alınan ve tutuklanan antropolog Müge Tuzcuoğlu’nun duruşması 24 Eylül’de yapılacak. Tuzcuoğlu, Diyarbakır’daki çocukları anlattığı ‘Ben Bir Taşım’ adlı kitabın da yazarı. Onu cezaevine götüren ‘gerekçeleri’ sıralayalım: Diyarbakır’da BDP Siyaset Akademisi’nin derslerine öğrenci olarak katılmak, akademinin giriş kapısında görüntülenmek ve en önemlisi 8 Mart ve Nevruz mitinglerine katılmış olmak!
Zeynep Kuray Bakırköy cezaevinden yazıyor. Filmde değil gerçekten cezaevindeyim ve yine devletin hedefinde çocuklar var. Toplum mu? Sessizlik hüküm sürüyor ama sormak gerek şimdi: SİNEMADAN ÇIKANLARDAN MI OLACAKSINIZ YOKSA...
Sorularım var size...
Bir kaç tane...
Kaç çocuğunuz var sizin?
Bir, üç, beş..
Kaç..
Ne değişti hayatınızda çocuğunuz olduğunda?
Cevap vermeye çalışayım..
Muhtemelen sıyrıldınız sizliğinizden...
O oldunuz, onun hayatını yaşadınız..
Mutluluğu için herşeyi yaptınız...
Evladınız doğaldır...
Peki ya başkasının evladı...
Kendi evladınız kadar titrer misiniz üstüne...
Acıları acılarınız olur mu?
Lafta değil ama..
Acıyı anlamak, o acıyı telafi etmek için çabalamak..
Dünyada ve ülkemizde o kadar çok insan hakları ihlali vakası var ki, insan hangisi hakkında yazacağını şaşırıyor. Neyse ki muhalif insanların hukuksuz biçimde zindanlara doldurulmalarına ses çıkaran, itiraz eden demokratik kitle örgütleri, yayın organları ve namuslu demokrat, aydın, yazar sayısı az değil. Türkiye’de trajikomik gerekçelerle zindana atılan binlerce insan var. En son kitlesel olarak gözaltına alınan belediye başkanları olayı hala sıcak. Dur ihtarına uymadıkları gerekçesiyle öldürülen insanların da sayısı her geçen gün artıyor.