"30 yıllık mapusluğum az gelmiş olmalı ki, 7 sene daha almak istiyorlar ömrümden. 19 yaşında başlayan tutsaklığım 52 yaşında (geçen sene) noktalamışken 7 sene daha önüme konuldu bile. Hem de avukatlarımın ve benim hiçbir haberimizin olmadığı bir mahkeme sürecinin sonunda verilmiş bir kararla. İtiraz hakkı da tanınmayarak."
“Duyduk gidenin hüznüyle/ Gelecek olanın muştusunu”
Kemal Özer
17 Kasım 2014
“GÖRÜLMÜŞTÜR AMA ÇÖZÜLMEMİŞTİR”Lİ DOSTLAR, MERHABA!
Sevgiyle, güzelliklerle ve umutla…
Ayrılık girince araya buluşmak için kâğıda-kaleme sarılmaz da ne yapar insan! Bana yine sizlere duvarların ardından yazmak düştü dostlar. Bir ayı geçti aranızdan alınıp mapusluğu yaşamaya başlayalı. Bir yanım öfkeli, bir yanım hüzünlü. Hiç beklemediğim bir anda kopartıldım sokaklardan kesildi ayaklarım. Ve bana kalan gülümseyişler dolu anılardır şimdi. Birde zamanın sonunda umuda, aydınlığa ve özgürlüğe çıkacağına olan tükenmeyen inancım.
İlahlar cezaya doymuyor!
30 yıllık mapusluğum az gelmiş olmalı ki, 7 sene daha almak istiyorlar ömrümden. 19 yaşında başlayan tutsaklığım 52 yaşında (geçen sene) noktalamışken 7 sene daha önüme konuldu bile. Hem de avukatlarımın ve benim hiçbir haberimizin olmadığı bir mahkeme sürecinin sonunda verilmiş bir kararla. İtiraz hakkı da tanınmayarak.
Cuntacı generallere müebbet ceza verirken onları hapse koymaktan imtina eden hukuk (!) sistemi onların yarattığı “adalet”le yargılananların mapuslukta geçen ömürlerine normal muameleleri yapıp bir de kendisine alacak yaratıyor. Ne demeli?!
12 Eylül tutsakları olarak çıkmamızı sağlayan 4. Yargı Paketinin ilgili maddesi AKP’de dahil Mecliste bulunan 4 partinin önerisi ve oylarıyla kabul edilmişken; bakanlık bürokratlarının yasayı boşa çıkaracak şekilde yüksek yargıya itiraz ederek tahliye işlemini iptal ettirmeleri de paradoks değilse nedir?!
Yine hükümetin Av. Birliği (AB) için oluşturduğu ve içinde Adalet Bakanının da olduğu, 4 bakandan oluşan REFORM EYLEM GRUBU (REG)’nun ilk toplantısındaki “Türkiye siyasal reformlar alanında demokrasi hukukun üstünlüğü ve insan haklarının korunmasını esas alan bir duruş sergileme kararlılığını sürdürmektedir” denilip “12 Eylül darbesi döneminin izlerini taşıyan tüm mevzuatın gözden geçirilmesi için çalışma grubu oluşturuldu” açıklamasına bakınca anlaşılan ben ve benim gibi yatan 12 Eylül tutsaklarının varlığı “darbe izi” olarak görünmüyor. Ya da sorun sayılmıyor!
Şu işe bakın ki ilginçlikler hiç eksik değil yaşadıklarımda. Tahliye kararımı veren 12 Eylül cuntacılarını yargılayan mahkemeydi. Peki 12 Eylül tutsağı olarak son tutuklanma kararımın verildiği tarih ne biliyor musunuz?!
12 Eylül 2014!
Oldukça ironik bir durum olarak görünmedi mi sizlere de?! Ve tarih olma özelliğini koruyor. 12 Eylül 1980 darbesi. Tamda bu nedenle bu toplumsal karabasandan kurtulma mücadeleleri de güncelliğini ve önemini korumaya devam ediyor. Derken;
Satırlarla da olsa yeniden buluşuncaya kadar hoşçakalın, sevgiyle ve umutla kalın. Dostlukla.
Hasan Gülbahar
E Tipi kapalı Hapishane B-16
MERSİN
- 25 gösterim