Avukat Gamze Yentür: İnfaz yakmalara karşı mücadeleyi yükseltmeliyiz

Ekibimizden Gamze Yentür'ün röportajı

Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan ve hapishanede tutulan hükümlülerin “gözlem ve sınıflandırmalarının yapılması, durumlarına uygun kurumlara dağıtılması ve uygulanan iyileştirme faaliyetleri ile tutum ve davranışları sonucunda haklarında iyi hal değerlendirmelerinin yapılması”na ilişkin hükümleri kapsayan “Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri ile Hükümlülerin Değerlendirilmesine Dair Yönetmelik”, 1 Ocak 2021 itibariyle yürürlüğe girmişti. Bu yönetmelikle birlikte hapishanelerde oluşturulan “İdare ve Gözlem Kurulu”, tutukluların “iyi halli” olup olmadığına yönelik hazırladığı raporla yüzlerce tutsağın tahliyeleri engelliyor. Avukat Gamze Yentür ile infaz yakmaları ve hak ihlallerini konuştuk.

İnfaz yakmalar ile birlikte hapishanedeki tutsaklar ne tür hak ihlalleri ile karşı karşıyadır? Bu konudaki hukuksuzluklar nelerdir?

Gamze Yentür: “Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri ile Hükümlülerin Değerlendirilmesine Dair Yönetmelik” isimli yönetmelik 01.01.2021 tarihinde yürürlüğe girdi. Yönetmelik iyi hal ile ilgili kriterler getirdi. Bunlardan en önemlisi mahpusun işlediği suçtan dolayı pişmanlık duymasına dair kriterdir. Mahpusların infazları da bu kriter üzerinden yakılıyor. Ancak getirilen bu kriter soyut. Çünkü getirilen kriter uygulanırken mevzuatta hangi kanun veya yönetmeliklere dair bir değerlendirme yapılarak uygulanıyor, ona dair herhangi bir düzenleme yok. İdare ve gözlem kurulları adı verilen ve hapishane yönetimi tarafından oluşturulan bu kurullar iyi hal kararlarını vermektedir. Yönetmelik ile beraber idare ve gözlem kurulları adeta yargı mercileri gibi davranmaya başlamış ve birbirinden hukuksuz kararlara imza atar hale gelmiştir. Mahpus içeri girdikten sonra işlediği fiil veya süreç ile ilgili ilişkisinin kesildiği kabul edilir. İGK’lar ise mahpusun içeride fiil ve işlemlerine devam ediyormuş gibi değerlendirip kararlar vermektedir. Kurullar büyük bir keyfiyet ile subjektif değerlendirmeler ile mahpusların özgürlüğü başta olmak üzere temel haklarını ihlal edebilmektedir. İGK kararları hapishanelere göre değişmektedir ve dayandıkları kural ve kaideler onların inisiyatifine kalmış durumdadır. Bu kararların verilmesi bir yana kararlara itiraz mekanizması da bir o kadar sorunludur. Hukuki denetime elverişli olmayan ve hukuki öngörülebilirlikten de yoksun kararlardır.

İnfaz yakmaların amacı nedir?

Gamze Yentur: İnfaz yakmaların amacı politik mahpusları teslim almaktır. Adli tutuklu ve hükümlüler için birçok hapishanede koşullar daha rahatken politik mahpuslar için koşullar bir o kadar daha zor. Örneğin; Şakran Hapishanesi’nde kalan iki kişiden örnek vereceğim. Biri adli diğeri politik. Politik olan haftada bir arama hakkını kullanırken, adli hükümlü günde 3 kere ve istediği an arama hakkını kullanıyor. İkisi de birebir şahit olduğumuz bir durum. İnfaz yakma meselesi de tam olarak buradan kimlere uygulandığını bize gösteriyor. Yeni tip hapishanelerin açılması, tecritin iyice derinleştirilmesi ve infazların yakılması salt politik mahpuslara değil tüm topluma verilen bir mesaj. Türkiye’de her dönem önce hapishaneler teslim alınmak istenmiş daha sonra dışarıda her türlü baskı ve ekonomi politikası yürütülmüştür. Ecevit’in 19 Aralık 2000 hapishane katliamı için söyledikleri hala hafızalarımızda. Ecevit, “Cezaevlerine hakim olamazsak IMF programlarını uygulayamayız” diyerek dünden bugüne bize sistemin hep aynı şekilde işlediğini fakat bu kez hapishanelere toplu katliam yerine farklı biçimlerde hakim olmanın yollarına başvurduklarını göstermektedir.

İnfaz yakmalarda absürt gerekçeler ile karşılaştığınız oldu mu?

Gamze Yentur: Örneğin; denetimli sürecinde İGK adına mahpusa direkt pişman mısın? diye soruluyor. Eğer olmadığınızı ifade ederseniz işte o zaman tahliyeniz erteleniyor. Bunun dışında mahpusun su/elektrik tasarrufu yapmadığı, disiplin cezası aldığı. Ki son zamanlarda disiplin cezaları tahliye sürecine yakın bilerek veriliyor. Hapishane kütüphanesinden yeterli sayıda kitap okumadığı dahi bahane ederek infazı yakılıyor. Anlayacağınız her türlü enstrümanı kullanıyorlar bu süreçte.

İnfaz yakma yasasının değişmesi gerekiyor mu?

Gamze Yentur: Yasa değişmeli ve pek tabii ki pişmanlık kriteri kaldırılmalıdır. Yasalar ve yönetmelikler toplumun ritmine göre oluşturulur. Hukuken birçok hukuk örgütü ve baroların hapishane komisyonları itirazları üst mahkemelere taşıdı. AYM’ye bu anlamda başvurular yapıldı. Bunun bir sonrası ise AHİM. Ancak AYM kararlarının uygulanmadığı bir yerde salt üst mahkemeler üzerinden çözüm beklemek veya yasaların yasayı koyanlar tarafından değiştirileceğini düşünmek abesle iştigal olur. Bu anlamda gerek kararların uygulanması gerekse de yasaların değişmesi için toplumsal mücadele olmazsa olmaz. Mücadele geri çekildikçe kazanımlar kaybedilebiliyor, yeni kazanımlar içinde mücadeleyi yükseltmek ve kamuoyunda gerekli çalışma ve duyarlılığı yaratmak gerekiyor.

Son olarak sizlerin eklemek istediği şeyler var mıdır?

Gamze Yentur: Başta artan baskı koşullarında hepimiz hapishaneye girme adayıyız. Sokak röportajı üzerinden tutuklanan ve ceza alan Dilruba, örneği bu anlamda oldukça öğretici. Bunun gibi onlarca örnek sayabiliriz. Şayet bunun mücadelesini vermek için illa bu süreci yaşamakta gerekmez ancak durum o kadar yakıcıdır ki hapishane, tutuklama hepimizin gerçeği olmuş durumda. Bir yandan durumun bu denli kaotik olması çözümü üretme açısından da olumludur. Her şey kendi karşıtını yaratır ve ancak onunla çözümlenir. Bir evvel soruda da söylediğim gibi salt hukuki mücadele değil sokaktan gelen gücümüzü kullanmak ve örgütlenmektir.