Ayhan Kavak ve Adil Okay’ın yayına hazırladığı “Firari Yazılar – İçerideki Yazarlarla Söyleşiler” adlı kitap, cezaevinde bulunan Gültan Kışanak’tan Erol Zavar’a, Leyla Atabay’dan Selahattin Demirtaş’a kadar 38 yazar ve şairin katkısıyla oluştu…
***
Doğal özgürlüklere demir kelepçeler vurulmak isteniyorken…karşıt mücadele de kendini Edebiyat diliyle daha güçlü ifade etmeye devam edecek.
Cezaevlerindeki yazar ve şairlerden oluşan 38 kişinin yazılarından oluşan bir eseri oluşturmanın zorluklarını anlatmaya gerek yok. Halihazırda Türkiye Cezaevlerinde( Leman dergisi Kasım 2021 sayısı) 460 doktoralı, 2371 yüksek lisans mezunu, 27 bin 515 üniversite mezunu şu an mahpus varken…
Edebiyat da, Sürrealizmden beslenen bir sanat dalıdır. Bu anlamda yaklaşık 26-28 seneden beri zindanların karanlık duvarları arasında sesleri kısılmaya çalışılan siyasi tutsakların yazarken, hangi zorlukları yaşadıklarını göz önünde bulundurarak da onlarla empati kurmamız gerekiyor. Mesela çoğu artık bir sokağı anlatmakta güçlük çekebiliyor. Ya da bir çocuğu, bir ev ortamını betimleyemiyor. Düş gücünün de çok fazla gerçeklikten kopmaması gerekirken, onlar bu şartlar altında Edebiyat eserleri yazarken, bizlere de hala Sürrealizmi sunmayı başarıyorlar.
Edebiyat, resmi tarihin dışında gerçek tarihin yazılımına katkı sunar. Sanat ve Edebiyat her dönem toplumsal altüst oluşlarda tanıklık ederek. Dolaylı da olsa tarihe not düşerek kamuoyunun vicdanı olmuştur. Dolayısı ile Cezaevlerindeki yazarlar, şairler ve çizerler dolaylı olarak resmi tarihin yalanlarına karşı, gerçek tarihin yazılmasına eserleriyle katkı sunmaya devam ediyorlar…
İŞTE BEKLENEN O KİTAP!!!
Beklediğim kitap geldiğinde, biraz da olsa yaşadığım şaşkınlık ise yazılmaya değer. Gönderilen kitap paketini büyük bir heyecanla ellerimle tuttum. Paket o kadar renkli ve sevecen görünüyordu ki, ilk etapta gönderen arkadaşın nazikliğinden esinlenerek yapmış olduğu paket kağıdı sandım. Dikkatlice bakınca bütün karelerin üzerinde ve paketin iki yüzü tamamen bu renkli pulların arasına serpiştirilen mavi renkli posta mühürlerinden ibaretti. 5 kitabın gönderilmesi için posta paketine yapıştırılan 61 tane pul…her biri 2.80 Türk Lirası değerinde(!) Atatürk’ün Cumhuriyeti’ni koruyanlara(!) duyurulur. TL yerlerde mi sürünüyor? ve biz yine kendi konumuza yani paketin içindeki kitaba dönelim
Siyasi tutsak yazar Ayhan Kavak yazar-şair Görülmüştür Kolektifi’nin kurucularından Adil Okay’ın hazırladıkları her yönüyle farklı ender bir kitap. Klaros yayıncılıktan Eylül 2021’de 1. Baskısı çıkan 38 tutsak ve hükümlünün kaleminden firariliği boşa çıkaran, Edebiyat dili zenginliğiyle insanları sarhoş edecek nitelikte 418 sayfalık bir kitap.
Kitabı hazırlayan, içerdeki tutsak ve hükümlü yazarlarla söyleşiler düzenleyen Ayhan Kavak, Batman’da bir petrol işçisi babanın oğlu. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi mezunu Ayhan Kavak bir süre hekimlik yaptıktan sonra 1999 Eylül ayında tutuklandı ve Muş E-Tipi, Van F Tipi, Bingöl M Tipi, Siirt E Tipi, Diyarbakır E Tipi, Bandırma 1 Nolu T Tipi ve şu anda Siverek 1 Nolu T Tipi cezaevinde serde müebbetlik cezasıyla kalmakta olan bir edebiyatçı…
Ayhan Kavak ile birlikte 38 yazar ve şairin imza attığı kitabı hazırlayanlardan biri de yazar ve şair Antakya’da doğan, yüksek öğrenimini Adana’da tamamlayan, 12 Eylül sürecinde cezaevlerinde kaldıktan sonra Filistin kamplarında ve yurtdışında 20 yıl sürgünde kalan edebiyatçı, şair Adil Okay.
Kendilerine yazılı olarak gönderilen 15 soruyu cevaplandırarak, kitapta yazdıkları edebi yazılarıyla yer alan yazar ve şairler ise A.Celil Keskin, Selam Baran, Abdullah Öngüllü, Adnan Öztel, Ahmet Bilge, Ahmet Gerez, Bahattin Cesur, Bejdar Ro Amed, Ergül Çiçekler, Erol Zavar, Fecriye Benek, Erhan Mordeniz, Gülazer Akın, Gültan Kışanak, Hayrettin Ekinci, Hasan Şahingöz, Hüseyin İlbeyci, İbrahim Şahin, İzzethan Aykut, Laleş Çelikel, Leyla Atabay, M. Sıddık Kıvanç, Murat Türk, Nevzat Çapkın, Nevzat Güngör, Nusret Yıldız, Ömer Raman Özdurak, Orhan Çaçan, Sadık Aslan, Sami Özdil, Selahattin Demirtaş, Serdar Koç, Seyit Oktay, Siya Çınar, Soydan Akay, Yakup Güneş, Yüksel Yiğitdoğan, Zeki Kayar.
Kitaba Edebi eserler yazanların İsimlerini okuduğumda, önce kimin yazdığı metni okumak istediğimi düşününce gözlerime Murat Türk ilişti. Malum onu Böğürtlen 1 ve 2 ile Köprüdeki düşman kitabıyla tanıyorum ve ilk önce Murat Türk edebiyat hakkında ne demiş kısaca bakalım.’’Edebiyat duyguları kışkırtmaz, farklı pencereler açar. Bir yerden değil, prizmadan baktırır, terbiye ederek büyütür, özgürleştirir, daha nitelikli, insanın doğasına en uygun şekilde yaşanması için olanaklar sunar, yollar açar’’ 1 Nolu T Tipi Hapishane, İZMİR
Gazeteci mesleğinin Edebiyat rengini cezaevinde betimleyen Gülten Kışanak ise, ‘’Bazen öylesine kendini kaptırırsın ki hücrene, bir dünya sığar. Bir coşku seli sökün eder her türlü engeli aşarak milyonlarla buluşursun; birden yaşamın ilmek ilmek ördüğü ilk yıllara gidersin, çevreni neşe içinde koşturan çocuklar sarar; sonra hüznün bin bir çeşidi gözünün önüne gelir. Uçsuz bucaksız bir ormanda rüzgarda savrulan yaprakları toplamaya çıkarsın; ardından engin denizlerde ufku aradığında sonsuzlukla buluşursun. (…) Düş kurmayı bilmeyen, hayata yön verme iddiasını kaybetmiş demektir. Hücreler her şeyimizi bizden alabilir ama düş kurma gücümüzü asla’’… 1 Nolu F Tipi Cezaevi, Kocaeli
Yazar mahkumlardan Abdullah Öngüllü ise,’’Bir de bu son yıllarda ‘’Hapishane Edebiyatı’’ ve onun niteliği ile ilgili acayip bir tartışma almış başını gidiyor. Sanki zindanda yazılan bütün kitaplar propaganda, slogan, ve birbirinin tekrarı şeylerdir. Böyle kitapların olduğu doğru, yanlış olan bunu genelmiş gibi dillendirmek’’. 1 Nolu T Tipi Hapishane, Afyonkarahisar
Çokça defa kendisine mektup yazmak isteyip hala o imkanı bulamadığım Leyla Atabay ise Edebiyata dair şöyle diyor,’’Hayat ve Edebiyat, başka bir deyişle gerçek ve kurgu bağlantısı, iç içe görüp geğerlendiriyorum. İnsan zihninin yaptığı, gerçek ve kurgu biçimindeki ayrım., her zaman bir muğlaklığı içerir. Felsefenin de temel sorunlarında biridir ve bu ayrım. Gerçeğin gurgusal bir yanı vardır. aynı şekilde kurgu da gerçeğe bağlıdır’’. E Tipi Hapishane, Elbistan
Yılların hapishanelerde eskitemediği yürekli Seyit Oktay ise,’’Hapishane gibi bir mekanın olumlu bir etkisi olabilir mi? Buna cevap genelde negatiftir. Her şeye rağmen Foucaultvari tanımlamayla bu ‘kapatılma’dan bir çıkış olmalıydı. Sınırlılık, kısıtlılık, yoksunluk, eksiklik ve daha birçok engelin yarattığı olumsuzlukları, daralmışlığı aşacak bir soyutlama becerisi, düş uzmanı, düşünce yayılımı gelişti. Bunu en iyi yazım işiyle uğraşınca anladım’’diyor. T Tipi Hapishanesi, Tokat
Ne yazdığı çokça merak edildiğini düşündüğüm Selahattin Demirtaş ise,’’Edebiyat piyasasındaki tekelleşme, ucuz ve kalitesiz edebi ürünler, pazarlama tekniklerinin yardımıyla çok sayıda okura ulaşarak kaliteli edebiyatın okura ulaşmasını dolaylı olarak engellemiş oluyor. Bu hem yazarlara büyük bir zorluk yaratıyor hem de hakiki edebiyatla okurun buluşmasını engelleyerek edebiyatın toplumsal rolünü kısıtlıyor’’ yorumunda bulunuyor. F Tipi Hapishane, Edirne
Tabii ki sizler de, 38 yazarın hepsinin diğer 14 soruya da yazdıkları yorum ve değerlendirmeleri kitabı elinize alıp okuyarak, benim gibi o büyük heyecanı yaşayacaksınız. O yüzden en son Cezaevi arkadaşım, 19 yıllık da mektup arkadaşım Siyasi müebbet hapis cezalı yazar Gülazer Akın’ın edebiyat hakkındaki değerlendirmesiyle nokta bırakmak istiyorum.
Gülazer Akın,’’Tüm sermayemiz, dışarda görüp yaşadığımız çeyrek asır. Önceki dünyadan aldığımız kareler(…) O açıdan;’Anı bohçamızı’ gıdım gıdım kullanmak zorunda kalıyoruz, hem de düş gücümüze fazlasıyla yüklenmek zorunda kalıyoruz. Bir de hafıza bir zaman sonra isyan ediyor, bazen infilak ediyor. Zira tutsaklığımız galiba fazla uzun sürdü. Mesela bir sokağı anlatmakta güçlük çekiyorum artık. Ya da bir çocuğu, bir ev ortamını betimleyemiyorum. Düş gücünün de çok fazla gerçeklikten kopmaması gerekiyor. Sürrealizm bile sonuçta kaynağını realizmden alıyor’’. Kadın Kapalı Hapishanesi, Bünyan / Kayseri
Kadının Kaleminden: Gül Güzel – 12.11.2021
Kaynak: Avrupa Demokrat
- 9 gösterim