Grup Yorum'un Talepleri Talebimdir!

Sanatçılara, şair ve yazarlara yönelik baskı, teslim alma, yıldırma politikaları ne ülkemizde ne de dünyada yeni. Ancak zindana atılan, 4 ayı aşkın bir süredir açlık grevinde olan Grup Yorum üyeleri gibi, bu “kirli siyasete” direnen, “Başka bir dünya – Başka bir siyaset mümkün” diyen sanatçılar –sayıları az da olsa- her dönem ayakta kalmış ve ses çıkarmışlardır.

Michael Foucault’nun değerlendirmesiyle “Dürüstlüğün kanıtı, hakikât anlatıcılığıdır. Bu anlatım günümüzde ses, söz, yazı, yontu, fırça, nota, sinema ve tiyatro ile de yapılmaktadır. Yani “Yunan felsefesindeki ifadesiyle bir parrhesiastes olmak, özgür düşünce ve ifadeyi vazgeçilemez ilan eder. Sanatçı, özgürlüğü kullanırken: Kandırma yerine dürüstlüğü… Sahtelik ya da sessizlik yerine hakikâti… Yaltaklanma yerine eleştiriyi… Kendi çıkarlarını koruma ve kayıtsızlık yerine itirazı tercih eder.”

Ama ne yazık ki halen, “sanat siyasetin dışındadır, ben sanatçıyım ama siyasetle ilgilenmiyorum” diyenler var. Oysa “egemenlerin siyaseti” copuyla, hapishanesiyle, yandaş medyasıyla, Kültür Bakanlığı’yla, sansür kuruluyla, sermaye piyasasıyla, kışkırttığı linç sürüleriyle bir heyula gibi sanatın – sanatçının üzerindedir. Biz istediğimiz kadar “siyaset”in dışındayız diyelim, bunun inandırıcılığı olmaz.

Bildiğiniz gibi “sanata ve sanatçıya” müdahale AKP ile başlamadı. Bunun için Sebahattin Ali’nin, Nazım Hikmet’in, 1940 Toplumcu kuşağı denilen yazar ve şairlerin hayat hikâyesini, onların da dönemin siyasi iktidarları tarafından zindanlara tıkıldığını yeniden anımsamakta yarar var. 

Ancak bizim ülkemizde “siyaset” sanata, hiçbir zaman AKP iktidarı kadar fütursuzca saldırmamıştı. 
Şimdi bu saldırılara direnen sanatçılarla, Grup Yorum üyeleri ile dayanışma zamanı. 

Yarın çok geç olabilir. 

Adil Okay