Hangi durum ve koşulda olursa olsun insan hastaysa tedavi edilmelidir. Söz konusu olan cezaevindeki insansa açıklama yapmayı, eylemde bulunmayı, kamuoyu oluşturmayı gerekli kılıyor bu durum. Evet, cezaevinde de insanın yaşam hakkı, sağlık hakkı ve işkence görmeme hakkı var. İnsan hakları kuruluşları sürekli izliyor hapishaneleri. İHD “Doğu ve Güneydoğu Bölgesi İhlal Raporu”nu 14 Ağustos’ta açıkladı. TİHV de “Hasta Mahpusların Durumlarına Dair TİHV Görüş ve Açıklaması” başlıklı bir açıklama yaptı 26 Ağustos tarihinde.
İHD açıklamasında 2013 yılının ilk altı ayındaki durum yer alıyor. İHD Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici raporu açıklarken, başka cezaevlerine yapılan sevkler sırasında yaşananlara, cezaevlerinde uygulanan tecrit ve izolasyona, haksız disiplin cezaları uygulamalarına, mahpusların haberleşme haklarının engellenmesine dikkat çekmişti. En önemli sorun olarak da mahpusların yaşam ve sağlık haklarının ihlal edilmesini göstermişti. İHD Raporuna göre 450 mahpusun sağlık sorunları çok ciddi boyutta olup bunlardan 150 civarında mahpus ağır hasta olarak nitelenebilecek durumdadır. İHD raporunda ilk 6 ayda cezaevlerinde 872 hak ihlalinin tespit edildiği bilgisi yer alıyor.
TİHV, açıklamasında, 24 ocak 2013 tarihinde kabul edilen 6411 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’a eleştirirler yöneltmektedir. TİHV, yasadaki düzenlemede yer alan “Toplum güvenliği bakımından tehlike oluşturacağı” şeklindeki ifadenin hasta mahpusların cezaevinde tutulmaları sonucunu doğuracağını ve bunun bir tür ”fiili idam cezası” olduğu değerlendirmesini yapmaktadır. TİHV haklıdır. TİHV, Gülay Çetin/Türkiye davasını hatırlatmaktadır. AİHM, 5 mart 2013 tarihli olan bu kararında Türkiye mevzuatına ve uygulamaya eleştiride bulunmaktaydı. TİHV ellerindeki verilere göre en az 405 mahpusun sağlık durumunun ciddi olduğunu ve bu hasta mahpusların cezaevlerinde tutulmaya devam edildiğini bildirmektedir. TİHV mahpus Ergin Aktaş’ın durumuna dikkat çekmektedir. Ergin Aktaş’ın sol ön kolu ve sağ el bileği bulunmamaktadır. Bu durumda olan Ergin Aktaş ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmıştır. TİHV haklı olarak iki kolu olmayan Ergin Aktaş’ın toplum güvenliğini tehlikeye nasıl düşüreceğini sormaktadır. TİHV hiçbir hastanın sağlık hakkının polis ya da jandarmanın değerlendirmesine tabii tutulamayacağını, hiçbir yasanın da savcılara işkence yasağını ihlal için zemin oluşturamayacağını vurgulamaktadır. TİHV, “Türkiye, 09. 12. 2003 tarihinde onaylanan “Avrupa Konseyi İnsan Hakları ve Biyotip Sözleşmesi”nin ve AİHM kararlarının gereklerini yerine getirmek ve tüm tutuklu ve hükümlülere uygun nitelikte, adil bir şekilde sağlık hizmeti vermek ve serbest bırakılma dahil olmak üzere, tüm hak ve özgürlüklerine saygı göstermek zorundadır.” şeklinde doğru ve yerinde değerlendirme yapmaktadır.
Ciddi sağlık sorunları yaşayan ve buna rağmen cezaevlerinde tutulan mahpuslarla ilgili 405 veya 450 sayılarını kazıyın, insanlar çıkacak karşınıza.
Adları Ayşe, Fatma, Ahmet, Hasan, Hüseyin…Ya da Amerikan, İngiliz, Alman, Hint, Çin uyruklu insanlar.
Biz kazıdık. Mesela, kanser hastası Kemal Avcı mahpushanede tutuluyor. Bir kaç gün önce hastaneye kaldırıldığını yazdı gazeteler.
Fotoğrafı da yayınlandı.
Devletlerin yasaları yüzlerce yıldır değişir, durur. Mühim de değildir devlet yasaları...
Mühim olan insanlık yasalarıdır. İnsanlık yasalarının ihlali var mı ona bakılır...
İnsan onurunu korumak için…
Hüsnü Öndül
Kaynak: evrensel.net
- 2 gösterim