Ankara Tabip Odası, İnsan Hakları Derneği Ankara Şubesi, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği Ankara Şubesi, Çağdaş Hukukçular Derneği Ankara Şubesi, Hak İnisiyatifi Derneği, Devrimci 78’liler Federasyonu, İnsan Hakları Gündemi Derneği, Ses Ankara Şubesi ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı 2019’un son haftasında Ankara’da Adalet Bakanlığı eski çalışanı olan 46 kişiye yönelik olarak fiziksel, psikolojik, cinsel şiddet ve işkence iddialarının gündeme gelmesi üzerine “İşkence İstisnası olmayan, İnsanlığa Karşı bir Suçtur ve Mutlak Olarak Yasaktır!”, diyerek bir basın açıklaması yapmışlardı. Bu ve benzeri işkence iddialarıyla 2019 yılı boyunca hepimiz Ankara Emniyetinin adını sık sık duyduk.
Hepimiz diyorum ama muhalif yayın organlarını izleyenlerden, basılı veya sosyal medya üzerinden bağımsız yayın yapan az sayıda kaynaktaki bilgilere ulaşanlardan söz ettiğim anlaşılıyordur. Bunun azımsanmayacak bir sayıya ulaştığını da hatırlatmakta yarar var. Türkiye’de 9 ay önce yayınlanan internet istatistik verilerine göre bazı rakamlar çok çarpıcı: Son resmi sayımlara göre nüfusu 82,44 milyon olan Türkiye’de bu nüfusun yüzde 75’i kentlerde bulunuyormuş. İnternete erişimi olan insan sayısı 59,36 milyon, dolayısıyla nüfusun yüzde 72’si internet kullanıcısı imiş. Sosyal medya kullananların 52 milyon olduğu Türkiye’de bu insanların 44 milyonu mobil cihazlardan sosyal medyaya erişiyormuş.
Bu veriler dünya istatistik kullanımının epeyce ilerisinde görünüyor çünkü dünya verileri 2019 Kasım ayında sosyal medya kullanıcısı oranının hâlâ yüzde 50’nin altında olduğuna işaret ederken Türkiye’de bu oran yüzde 63. Otoriter rejimlerin hüküm sürdüğü bölgemizde sosyal medya kullanım oranlarının hep dünya ortalamasının üstünde olmasının bağımsız iletişim kaynaklarının neredeyse tamamının sosyal medyadan yayın yapması ile doğrudan ilişkisi olduğu düşünülebilir, dolayısıyla “hepimiz” ifadesi çok da yabana atılır olmasa gerek.
Bu yazının konusu olan Ankara Emniyetinin işkence iddialarından biri de 26 Mayıs 2019’da Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun verdiği bilgi ve basına da yansıyan iddialardı: KHK ile ihraç edilmiş 100 kadar Dışişleri personeli Mali Suçlar Soruşturma Bürosunda gözaltında tutulmuş ve bu kişilere işkence yapılmış, bayılıncaya kadar dövülmüş ve işkence altında ifade imzalatılmaya çalışılmıştı anımsarsanız. Konuya dair Ankara Barosu tarafından isimleri bildirilen 6 kişi ile görüşme yapılmış ve yapılan görüşmeler sonucunda işkenceye dair rapor düzenlenmişti. İddialar üzerine soru önergesi verilmiş, bu önergeye gelen yanıtta, iddialar reddedilerek, yapılan uygulamaların ‘prosedüre uygun’ olduğu belirtilmişti. TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu da İstanbul Protokolüne uymayan bir uygulama ile alınmış doktor raporlarını sunarak bu iddiaları yalanlamıştı.
Komisyonun toplantısı sırasında AKP’li üyelerden Pakize Mutlu Aydemir ve Meliha Akyol’un Gergerlioğlu’na hakaretleri sonrası doğal olarak öfkelenen Ömer Faruk Gergerlioğlu için komisyon başkanı ve gene AKP’li vekil Hakan Çavuşoğlu’nun yakışıksız ifadeleri, üstüne MHP Eskişehir Milletvekili Metin Nurullah Sazak’ın sonrasında söz alıp Halfeti’ye gönderme yaparak “Bir de terörle mücadele var Türkiye’de. Terörle mücadele için kendisini feda eden güvenlik kuvvetlerimiz var, askerlerimiz var, özel harekâtçılarımız var. Bunların her yaptığının karşısında direkt durmanın da anlamı yok. İnsan haklarını oluşturmamız için bazen de bazı tedbirler, yapılması gerekenler vardır. Bunlarda da dikkatli, hassas olmamız gerekir eğer terörle iş birliği hâlinde değilsek. Terörle berabersek zaten herkes görevini yapacak, ona kimse bir şey demiyor.”, sözleriyle işkenceyi meşrulaştırma çabası bundan tam yirmi yıl önce sevgili meslektaşım Sema Pişkinsüt’ün başkanı olduğu aynı komisyonun hazırladığı kapsamlı cezaevi raporlarını hatırlattı bana. Ciltler kitaplığımda duruyor. Ulucanlar Cezaevi katliamı sonrası yaşananlar için zamanında komisyon benden bilirkişi olarak görüş de almıştı.
Yıllar sonra aynı komisyon işkenceyi aklamak bir yana meşrulaştırmak için çaba sarf ederken, bu suçu ortaya koymaya çalışan bir diğer sevgili meslektaşım Gergerlioğlu’na hakaret ederek işkence suçunu örtbas etmeye çalışıyor.
Bu haberler ana akımda elbette yer bulmuyor ama elinizde tuttuğunuz gazetemiz Evrensel’de, bağımsız pek çok kaynakta ulaşılabiliyor ve anlaşılan o ki, iktidarın tüm engellemelerine rağmen Türkiye’de nüfusun çoğu bu haberleri okuyor. Yeni bir yılın ilk yazısında çalışmayan bir İnsan Haklarını İnceleme Komisyonuna rağmen işkence suçunu meclis gündemine taşımaya çalışan dostlar için ben de naçizane bir derleme yaptım. Cezasızlık aşılana dek, sorumluluğu olanları da ifşa ederek. Bu isimleri unutmayalım diye...
Kaynak: Evrensel Gazetesi
- 4 gösterim