Tutsak yazar Seyit Oktay'dan mektup var

"Biliyorsunuz son zamanlarda içeride birçok uygulamayla yüz yüze; ortak sohbet vb. imkânlar kalkmış halde. Her yerde olmasa da burada tekzende tekmil dayatması olduğu için ailelerimiz ile görüşemiyoruz. Zaten uzak olduğu için ziyaretlere de kimse gelip-gidemiyor, ya da çok az gelebiliyorlar, kitap verilmiyor, mesela şimdi Ceylan Yayınevi son yayımlanan kitabımı ‘’ Aryen-Med Destanı ‘’  nı yollamış verip –vermeyecekleri belli değil."
 

Seyit OKTAY

T Tipi Cezaevi A2-5 Koğuşu

TOKAT

***

 

Sevgili Keke Adil;

               Bahar tadında duygularla, özlemle, sevgiyle selamlar, merhabalar diyerek başlayayım. Göndermiş olduğunuz iki kart benim ve Hıdır GÜN Arkadaşımın ortaklığıyla vücut bulan, sergide yer alan fotoğrafı da aldım. Daha doğrusu ‘’yorum –fotoğraf ‘’ . Gazete varken ilgiyle sergiyi ve dolaştığınız yerleri takip ediyordum maalesef gazete de içinden geçtiğimiz ‘istibdat’ döneminden nasibini alarak bir nevi kapandı. Geçen Tayfun ATAY ‘ın bir yazısına rastladım. Cumhuriyet gazetesinde sanırım içimden geçilen demi en iyi özetleyen yazılardan biriydi. Korku ve iktidar ilişkisini çözümlemişti. Biz yine de bahara umut ekelim, güzel özgürlük çiçekleri yetiştirelim. Hiçbir kötülük sonsuza kadar sürmeyeceği gibi karamsarlığı da yer olmadığını geçen ahir ömrümde öğrendim. Gerçekten de bazen kayada, kayaların çatlaklarında boy veren dağ çiğdemi gibidir umut, dirençle dirayetle, inançla –vadeyle, sevgiyle – merhametle, iyilikle –özgürlükle büyür, boy verir. Acı olan memleketin çok daha güzel bir atmosferde, yaşanabilen, paylaşılabilen, güvenle insanların bir birini anladığı, gönül köprülerinin kardeşçe kurulduğu zamanları ertelemesi, yaşanılası muteber zamanlar yerine yaşanmaya mecbur bırakılan kötülüklerin sürmesi…

               Biliyorum bitecek alacakaranlık, güneş yine en güzelinden doğacak. Birbirimize kinle, nefretle, hasetle, kem gözle bakmadığımız, sevgi ve merhametle gülerek ve paylaşarak kucaklaştığımız zamanlar uzak değil. Hamasetin kulakları sağır eden gürültüsü, ruhlara çöreklenen karanlık sisi dağılacak, bitecek. Ön yargılar ve uydurulmuş hasımlıklar geride kalacak. Adalet ve hak yerini bulacak, gözyaşlarının dökülme sebebi değişecek. Keder zamana yenilecek.

               Özlemiştim sizleri Keke Adil!

               Sergide emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Fotoğraf tam anlatmak istediğim biçimde çıkmamış olsa da yine de emeğe saygı gereği sağ olun. Bu da söylediğimiz- yazdığımız ile düşlediğimiz arasındaki farkın yansıması olsa gerek. Sanırım sizde bol bol geziyorsunuz. Gittiğiniz yerlere selamlarımızı iletin, sevgilerimizle. Zaten geçe gün Candeniz Arkadaşımın mektubunda selamlarınızı almıştım, sağ olun, var olun. Yazdığınız kartta da dile getirdiğiniz gibi yeni kitabım çıktı. ‘’ Aryen – Med Destanı ‘’ .Bu konuda emeğin ve çabanın büyüğü Candeniz ve Rojda kardeşlerime, dostlarıma ait. Tabi bu zor şartlarda kitabı basan Ceylan Yayınlarına da unutmadan teşekkür ederim. Ayrıca henüz Gümüşhane E Tipi Cezaevinde iken kitabımın yayın aşamasında, temize çekme vb. konularda emeği geçen Halit Tendik ( sanırım şu anda Elazığ 1 nolu yüksek güvenlikli cezaevinde ) Arkadaş başta olmak üzere emek veren tüm yoldaşlara teşekkürlerimi bu vesileyle olsa dile getirmeyi borç bilirim. Bu şartlarda kitap yazmanın, yazabilmenin zorluğunu bilmem anlatmaya gerek var mı? Bu nedenle dilerim dışarıda okuyanlar sadece ne yazıldığına değil nasıl ve hangi zorluklar, hangi çetin koşullarda yazıldığına da odaklanıp, kıymetlendiriler. Doğrusu sizlerin de, okuyanların da yorum ve eleştirilerini bekliyorum.

               Biliyorsunuz son zamanlarda içeride birçok uygulamayla yüz yüze; ortak sohbet vb. imkânlar kalkmış halde. Her yerde olmasa da burada tekzende tekmil dayatması olduğu için ailelerimiz ile görüşemiyoruz. Zaten uzak olduğu için ziyaretlere de kimse gelip-gidemiyor, ya da çok az gelebiliyorlar, kitap verilmiyor, mesela şimdi Ceylan Yayınevi son yayımlanan kitabımı ‘’ Aryen-Med Destanı ‘’  nı yollamış verip –vermeyecekleri belli değil. Bir süre önce gerilim kat sayısı daha da yüksekti. Son zamanlarda belli bir durulma ve sükûnet hâkim. Ama bu koşullarda neredeyse her şey göreceli, yarın ne olacak belli değil.

               Bende iyi sayılırım, okuyorum, yeni yazacağım kitabımın hazırlıklarını yapıyorum. Mademki bizi memleket memleket dolaştırıp – gezdiriyorlar bende her hapishane de bir kitap yazayım dedim J Bir reklam vardı benzer biçimde ‘’ her eve lazım ‘’  , ben de her hapishane de bir kitap yazayım diyorum. Sanırım bu geçen zaman dilimini en iyi biçimde değerlendirmek ancak bu şekilde olur. Bu arada Candeniz ‘lere mektup yazdım, ona ve Rojda ‘ya selam ve sevgilerimi iletiyorum. Şenol  arkadaşımdan uzun zamandır haber alamıyordum nihayet Marsilya ‘dan dan ses verdi, ona da cevap yazdım. Arayan –soran, unutmayan tüm güzel insanlara, dostlara, canlara selam olsun.

               Bahar geldi, dalında açan çiçekleri özledim, toprağın yağmurla buluşmasından yükselen hayatın kokusunu özledim, ağız dolusu gülen yüzleri, gülünce dudaklarının kıyısından kelebek uçuran, gözlerinin kuyusundan uğur böcekleri uçuran güzel insanları özledim. Kalbimde açan bahar çiçekleri sizlere gelsin ey benim güzel dünya, özgür yaşam, adaletle paylaşım, kardeşçe biraradalık umudumu diri tutan canlar!

               Tabi bu vesileyle yeni kitabımın heyecanı, sevinci ve mutluluğunu da sizlerle paylaşıyor, sizlere bu şekilde de olsa ulaşmanın neşesini de yaşıyorum. Bitirirken hepinizi özlemle kucaklıyor, hasretlerimi bahar rüzgârlarıyla yolluyor, sevgilerimi meltemlere yükleyerek gönderiyor, sizleri sevdiğimi bilmenizi istiyorum. Yeryüzünde sevgiden daha kıymetli bir şey olmadığını biliyor, kıymetini bilelim diyorum.

Selam, sevgi ve saygılarımla…

Not: Sergi kitabı elime ulaşmış değil.

               Seyit OKTAY

A2-5 Koğuşu

T Tipi Cezaevi