25 Yıllık Tutsak Seyit Oktay Tokat hapishanesinden mektup yollamış

“Bu arada gazetede okudum “ Dışarıdan içeriye” sergisinin ikinci etabı olan “ İçeriden Dışarıya” resim-şiir serginiz tamamlanmış. Öncellikle tebrik ediyor, kutluyor  emeği geçen her cana arkadaşa elinize yüreğinize sağlık diyorum.  Eminim bu etapda  çalışmada diğeri gibi oldukça ses getirecek  anlamlı ve değerli emekler toplumla insanlarla yüreği sevgi ve özgürlük aşkıyla yanan insanlara ulaşacak.  Başarılar tebrikler. “

Seyit OKTAY

T Tipi Cezaevi A2-7

TOKAT

***

Merhaba Keke Adil!

Buraya ulaşır ulaşmaz size yazmıştım.  Ve ulaştığını biliyorum. Ancak sizden hiç haber alamadım.  Muhakkak yollamışsınızdır, ulaşmamış olabilir. Yine kan mevsimine uyandığımız  zamanlardan geçiyoruz. Bir cinnet hali mi , cinayet halimi diyeyim bilemiyorum.  Ölümün bu denli kutsadığı türlü hamasetlerle yıkandığı bir dönem az oldu memleket tarihinde. Ibn-i Haldun  ‘coğrafya kaderdir’ demişti Devr-i zamanda ancak anlaşılan yanlış anlaşılmış. ‘Ölüm kaderdir’ diye okunmaya başlandı. Geçen kalemi elime aldım. Edirne'de yıllar önce hafızalarımıza kazınan o yiğit, onurlu kadını yazmak istedim. Dilek Özçelik; üniversite öğrencisiydi o zaman lenf kanseriydi. Ekranı dolduran kocaman ve güzel gözlerinden inci tanesi gözyaşları dökülüyor , ‘ ben dilenci değilim ’ , ‘siz hiç çaresizliği yaşamamışsınız ‘ diyordu, ilaç paraları pahalıydı, onurluca’ haklıca yardım istiyordu öğrenciydi. Eline tutuşturulan paraları geri veriyor  isyanı gözyaşlarıyla akıyordu.
 

İnsandı kadındı güzel di gözlerinde hayat vardı.  Ağlarken bile onurluydu yiğitti. Naifliği zayıflığından değil melekliğindendi. Gözyaşları onunki gibi güzel olan çok az insan tanıdım. Gözyaşlarına aşık olunacak bir insandı. Yüreğindeki saflığı, paklığı, aklığı yansıtan gözlerininin feri ve o güzel gözlerden dökülen insan tenini asit gibi yakan gözyaşları...  Üç numara saç tıraşlı ve kocaman güzel gözleri hiç unutamadım . Ve adı kalleş olan ölüm ile onun suç ortağı gaddar ilkler kanser beş yıl sonra aldı Dileği aramızdan. Sadece üzgünüm demek bir işe yarar mı? Onun isyanı insancaydı.  Asaletine hayran olmamak elde değil. Şimdi Dilek yok mu oldu ? Şimdi Dilek hepimizle diyorum.

Bu minvalde yazacaktım Dilek Ne var ki bu duygularla hemhâl iken bu kez Afrin olayı patlak verdi. Gökkubbe bombalarla doldu. Yeni ölümler yeni çanlar, nice cananlar yola konuldu.  Ne olacak  ? Sonu ölüm olan, kan olan, gözyaşı olan hangi zafer neye yarar?  Daha Dilek'in acısı içimizde soğumadan, daha fazla acılara yol açacak yeni kapılar aralanıyordu. Artık İbn-i Haldu’nu yanlış anlamanın ötesinde bir durum var. “Ölümü değil” yaşamı kutsamak lazım.

 Bu güzelim memlekette bu coğrafyada kardeşçe barış içinde yaşamak varken bu zulüm bu acı  bu savaş niye... Çok zor, çok acı, çok keder toprak bile doydu ölüme, cesede, bazılarının  gözü doymuyor hiç bir şeye

Hasamet, husumet neye yarar? Acı ve ölümlerin olmadığı babaların oğullarını toprağa gömdüğü değil, oğulların babalarını uğurladığı zamanlar gelsin diyorum çok uzatmak istemiyorum.

Bu arada gazetede okudum “ Dışarıdan içeriye” sergisinin ikinci etabı olan “ İçeriden Dışarıya” resim-şiir serginiz tamamlanmış. Öncellikle tebrik ediyor, kutluyor  emeği geçen her cana arkadaşa elinize yüreğinize sağlık diyorum.  Eminim bu etapda  çalışmada diğeri gibi oldukça ses getirecek  anlamlı ve değerli emekler toplumla insanlarla yüreği sevgi ve özgürlük aşkıyla yanan insanlara ulaşacak.  Başarılar tebrikler.

Bu konuda daha önce banada yazılıp sorulmuştu, bende düşündüğüm, tasarladığım fotoğraf karesini yazıp yollamıştım. Ulaştı mı ? Sergide yer aldımı? Bilemiyorum.  Çalışmada yer alıp almadığını bildirirseniz sevinirim.

Bu vesile ile tüm güzel insanları, sizleri, Can Deniz’i, Rojday'ı, Şenol Hantekini, Berdan’ı hepinizi en içten duygularla selamlıyor, sevgilerimi iletiyorum. Özlemle kucaklıyorum. Dilerim özgür  ve ölümsüz yarınlar daha erken gelir.  Acılar son bulur. Umut her zaman vardır...

Selam, Sevgi, ve Saygılarımla

Seyit OKTAY

T -Tipi Cezaevi A2-7 TOKAT