''Evvel zaman içinde kalbur saman içinde. Develer tellal iken, pireler berber iken, ben babamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken '' diye başlar masallar. Çocukluğumuz, masallardaki bu anakronik ifadeleri hiç yadırgamadan masalsı bir büyü ile geçmiştir. Zaman döngüsel, iç içe ve sıra dışıdır. Babamızın beşiğini sallamış olmak içine hapsedildiğimz düz- çizgisel zaman hapishanesinin dışına çıkmak, zamana baş kaldırmanın masum keyfini yaşamaktır. Başka alemlere başka varoluşlara giden kapılar vardır masallarda. Kimi zaman kapı başka bir kapıya açılır. Bir alemden başka bir aleme yol alınır. Masallar kimi zaman beşeri benlikte kozmik benliği oluşturur. Kimi zaman insana kendini buldurur.
Aryen- Med Destanı, her şeyden en az bir hakikat masalı, iç içe geçen alemler, birbiriyle döngülü zamanlar, rüyasında kelebek olan Bilge ve rüyasında Bilge olan kelebek. Gerçek nedir? Kural ne? Nereye kadardır gerçeğin sınırı? Nereden başlar hayal alemi? Kitap boyunca felsefe tarihinin konusu olan tüm sorular kendini yeniden hatırlatıyor. Hakikattir felsefe, sorgulanması masalsı bir evrende kimi zaman sevinç, kimi zaman hüzün duygularının eşliğinde sürüyor. Ama sorular kadar cevaplar da var Aryen- Med Destanı 'nda.
"Varoluşun nedeni nedir?" sorusuna periler diyarından '' Aşk '' cevabı geliyor. '' Nasıl yaşamalı? '' sorusuna Zerdüşt gür sesiyle '' Doğru ahlakla '' diyor. Masallarıyla Yenik Kral 'ın diyalogları ile tüm beşeri acıların kaynağı olan hırs ve iktidar zehrinin tüm zamanları nasılda kirlettiğini gösteriyor. Hakikat bütündür, holistiktir. Aryen - Med Destanı'nda doğu ile batı, dün ile bugün, gerçek ile hayal, teoloji ile felsefe iç içe hakikattir. Bütüncülüğünü tanımıyor. Felsefenin ana kolları olan etik, estetik, epistemoloji ile sonsuzlamış destan; metafizik evrenin doğu orijinli zihinsel kodlarıyla muazzam zenginlikte bir periler alemi sunuyor. Örneğin, okuyucuya adeta görsel bir şenlik olarak aktarılan periler alemi; her türlü estetik değerin metaforları olarak okunabileceği gibi insan zihnini en güzel idealarının çeşitlenmesi olarak da tanımlanabilir. Ya da gerçekten vardır etrafımızda o güzel periler, yeter ki arada bir mantık denen ağır tuğlalardan örülü duvarları yıkıp bakabilelim dünyaya!
Yazarın şiirsel dili kitap boyunca her cümleye estetik bir nitelik kazandırıyor. Zerdüşt 'ün yaşamı ve öğretisi klasik, konu anlatılmasının ötesinde şiirsel bir destana dönüşüyor. Acısıyla hüzünleniyor yüreğimiz, Kötülük 'ün oyunlarına karşı öfkeleniyor ruhumuz. Kürt halkının kahramanlık ve ihanetle iç içe geçmiş tarihine; kahramanlıklarına sevgi, ihanetlerine öfke duyarak okurken. Roba ve Şev perinin hakikat aşkı baharımsı bir umutla çiçekleniyor kalbimizde. İyilik ve güzelliğin alemi olan Periler Diyarı'nın tasvirlerini öyle canlı bir üslupla dile getirmiş ki yazar, perilerin göz alıcı dansları gözlerimizi şenlendiriyor, çiçeklerin buram buram kokularıyla kendimizden geçiyoruz. Ruhumuz perilerin şarkıları ve çalgılarıyla esiyor. Bu kitap çocukluğumuzun masumiyetini hatırlatıyor, bilgi heybemiz doldukça yitirdiğimiz hayal zenginliğimizi, diğer alemlere, meleklere, perilere olan inancımızı hatırlatıyor. Sadece birey olarak yitirdiğimiz masumiyeti değil insanlık olarak yitirdiğimiz masumiyete de bir çağrı Aryen - Med Destanı.
'' Eğer döngüsel ise zaman o halde masumiyete yeniden dönüşmek mümkün. Perilerin, Bilgelerin, meleklerin, aşıkların sesine kulak verdiğimiz zaman peri atlarına binip alemden aleme yol alacağız, yürekten yüreğe güzellik taşıyacağız. Aryen - Med Destanı sadece okunan bir kitap değil, içinde yaşanılan hissedilen bir alemler yolculuğu. Bu yolculuk, aynı zamanda okuyanın kendi içine bir yolculuğu. Bu masalsı yolculuğa herkesi davet ediyorum . Kim bilir belki periler aleminde kesişir yollarımız . ''
Künye: Seyit Oktay, Aryen-Med Destanı, Ceylan Yayınevi, 2018.
- 12 gösterim