Zarf İçinden Zarflar ve 25 Kasıma dair: Beritan Anahtar ve 8 kadın tutsağın mektuplarından alıntılar

“Toplumlar kendi içinde 4 sınıfa bölündü. İktidar – Halk – Erkek ve nihayet kadınlar, dördüncü sırada yerini alabildi ! Biz kadınlar doğurup yetiştirdiklerimiz, kendi yarattıklarımız tarafından dördüncü sınıf varlıklar olarak görülüyor, her fırsatta vurulup öldürülüyoruz. Bu sistemi biz kadınlar oluşturmadık ama, yıkacak da biz kadınlarız. Kadın bilinci, vicdanı ve adaleti ile yeniden inşa edilen; cinsiyetsiz, eşit ve adil bir dünya yaratacağız. Yeter ki buna inanalım ve birbirimize daha güçlü ellerle sarılalım. Bize ne dört duvar ne de içinde bulunduğumuz tecrit engel olamayacak. “

Beritan Anahtar. Kadın Kapalı Hapishanesi. Elazığ

Zarf İçinden Zarflar ve 25 Kasıma dair

Gül Güzel

 Bugün(23.11.2021) posta kutumdan çıkardığım büyük zarf içerisinde 9 mektup var. Tabii ki bazı mektuplar ve kartlar el çizimli ve sanatçı Beritan Anahtar’a aittir. İlk önce büyük bir hayranlıkla elle örülen ince bileklikleri, kartlardaki çizimleri daha sonra da yazılan şiir ve metinleri okumaya başladım. Bundan önceki süreçlerde de bu tür paket mektuplar almıştım. Bundan hem gönderen, hem gönderilen arkadaşlar hem de ben oldukça memnunuz.

Bu mektup ve kartlar çoğunlukla Alman arkadaşlarımızın yazdıkları mektuplara gelen cevaplar ve benim zaten Türkçeden Almancaya çeviri yapıp adreslerine göndermem gerekiyor. Velhasıl biraz masalımsı bir durum. Ama mektuplara bakınca Elazığ Cezaevi Siyasi tutuklu/hükümlü kadınların köyü, mahallesi gibi bir yer olmuş.

Laf aramızda ben de bazen onların yanında olma hayalleri kuruyor: ) sonra da rüyadan uyanırcasına şöyle bir etrafıma bakıp, yok aman kalsın diyorum. Lafı fazla gevelemeden 8 ve 18 Mart 2021 vesilesiyle yazdığımız mektupların toplu cevabını sevgili Beritan Anahtar yine 25 Kasım Dünya kadına şiddete karşı günü vesilesiyle cevaplayan mektup, kartlar.

Gelin şimdi Beritan Anahtarın, ‘’Elazığ Kadın Kapalı C.İ.K. Mektup Okuma Komisyonu Tarafından İncelendi -1’’ mühürlü mektup ve kartlarını birlikte okuyalım...

"Merhaba sevgili Gül, En son sizden aldığım 1 Mayıs tarihli kart üzerinden 6 ay geçti. Ben de mektubumu 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Dayanışma Gününe denk gelmesi için daha fazla gecikmeden yazmak istedim. Pandemi ile beraber tüm yaşamları gözle görünmeyen duvarlar sardı. Kapitalistler pandemiyi fırsat bilip insanlar üzerindeki sömürüyü arttırdı. İktidarlar pandemiyi, toplum üzerindeki baskı ve tecrit gerekçesi yaptı. Patronları tarafından paylanan erkekler ise iktidarını kadınlar üzerinden ispat etme çabasına girdi. Ekonomik krizler, doğa katliamları ve yine kadın katliamları gündemi doldurdu. Gençler geleceğe dair umutlarını yitirdi, çoğu uyuşturucu bağımlısı haline geldirildi. Aileler geçimini sağlayamadığı için toplu intiharlarda bulundu. Baba, abi, eş – eşini, kızını, sevgilisini namusum diyerek katletti. Medya ise yakalanan faillere ‘’neden öldürdünüz’’diye sorarak ‘’öldürülen bir kadınsa nedensiz değildir ve bir nedeni varsa öldürmek meşrudur’’ algısı oluşturuldu.

Toplumlar kendi içinde 4 sınıfa bölündü. İktidar – Halk – Erkek ve nihayet kadınlar, dördüncü sırada yerini alabildi ! Biz kadınlar doğurup yetiştirdiklerimiz, kendi yarattıklarımız tarafından dördüncü sınıf varlıklar olarak görülüyor, her fırsatta vurulup öldürülüyoruz. Bu sistemi biz kadınlar oluşturmadık ama, yıkacak da biz kadınlarız. Kadın bilinci, vicdanı ve adaleti ile yeniden inşa edilen; cinsiyetsiz, eşit ve adil bir dünya yaratacağız. Yeter ki buna inanalım ve birbirimize daha güçlü ellerle sarılalım. Bize ne dört duvar ne de içinde bulunduğumuz tecrit engel olamayacak. Silav u rez, Beritan ANAHTAR

 

Beritan Anahtar’ın yazdığı diğer 8 mektup ve kartlardan da bazı kısa kesitler, Bizler yaşadığımız ülkede yalnızca kadın olduğumuz için değil bir de Kürt kimliğine sahip olduğumuz için sömürü ve zulmün her türlüsüne maruz bırakılıyoruz. Ama biz siyasi, Kürt kadın tutsaklar olarak cins ve kimlik mücadelemizi ayrıştırmadan yürütme çabasından hiç bir koşulda vazgeçmiyoruz. JİN JİYAN AZADİ ***

Burada 13 siyasi, Kürt kadın tutsak bu 25 Kasım’da her yerde sizlerle beraber olacağız ve Anadilimizde JİN JİYAN AZADİ demekten asla vazgeçmeyeceğiz. JİN JİYAN AZADİ

***

Merhaba, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Dayanışma Gününde, bu dört duvarı aşarak; yüreğimle alanlarda ve meydanlarda yanınızda saf tutmaya geldim. Ülkemizde Temmuz ve Ekim aylarında(4 ay) 25 kadın öldürüldü. 72 kadın ise şüpheli bir şekilde ölü bulundu. Çoğunun faili bulunmazken bulunanlar da ne yazık ki hakkettiği cezayı bulmadı. Gördüğü şiddet nedeniyle müdafaa hakkını kullanan kadınlarsa, onlarca yıl cezalara çarptırılıyor. Tecavüz ile kadın cinayetlerinin bu kadar artmasının nedeni maalesef tv kanallarının her sabah ‘’Kahvaltı haberleri’’ diye sıradan bir şekilde sunması ve ‘’Eril hukukunun’’ cezasızlık politikasıdır. 21. Yüzyılda hala erkek iktidarının her türlü hayvani güdülerinin tatmini için sunulan biz kadınlar el ele vererek kadına şiddet ve katliamları durduracağız. Afganistan’daki kadınların sesi olup tüm dünyada yankılanacağız. Biz siyasi Kürt Kadın tutsaklar da buradan sizlere, anadilimizle eşlik ediyor olacağız. JİN JİYAN AZADİ

***

Bizim tasvir edip kurmak istediğimiz dünya, günümüzden ‘’geri kalmış’’ 5 bin yıl öncesine ait tanrıça kültürü öldürmez yaşatırdı. Belki de bu yüzden her şeyi tekeline almış ‘’medeni eriller’’ biz kadınları hor görüp eziyet ve zulme maruz bırakıyor. Ya da kadın bilinci ve adaletinin önü açılınca erkek egemen zihniyetin 5 bin yıllık acımasızlığı ve zalimliğinin karşılık bulacağı korkusuyla kadının başını ezmek istiyorlar. Biz kadınlar da tek yürekle birleşip tanrıça kültürüyle adil bir dünya inşa edeceğiz ve kadına şiddete biz son vereceğiz. JİN JİYAN AZADİ

***

Aynı koğuşta 13 arkadaş kalıyoruz. Günlerimizi okuma ve yazmakla geçiriyoruz. İletişim yasakları bizleri farklı yoğunlaşmalara ve arayışlara itiyor. Burda pandemi koşullarımızı oldukça ağırlaştırdı. Aşılar yapıldı ancak kısıtlamalar bitmiyor. 45 dakikalık spora çıkma hakkımız 2 ay sonra verildi. Aile ziyaretleri 2 haftada bir kapalı yapılıyor ve iki kişiden fazla ziyaretçi kabul edilmiyor. Zaten çoğumuzun ailesi de kısıtlı imkanlar nedeniyle gelemiyor. 2 buçuk yıldır ailemize dokunamıyor-sarılamıyoruz. Bu süreç cezaevlerinde adeta fırsata çevrildi ve her türlü keyfi uygulamaya maruz kaldık. Kürtçe şarkı söyleyip halay çekmemiz suç sayılıyor, buna da ceza veriliyor. Verilen bu haksız cezalarla çoğumuzun infazı yandı. Benim 9 Aralık’ta çıkmam gerekirken, içerde kalmam 2024’de uzatıldı. Kimi arkadaşlarımızız da ya çok okuduğundan ya da az okuduğundan kaynaklı, cezası bittiği halde tahliye edilmiyor. Bizler yine de güçlü duruyoruz. Her geçen gün başaracağımıza olan inancımız daha çok artıyor. Ben du halka güveniyor, inanıyorum. ‘’Ben yanmazsam, Sen yanmazsan, Biz yanmazsak Nasıl çıkar Karanlıklar Aydınlığa’’ JİN JİYAN AZADİ!!! Diye devam eden benzer içerikli diğer mektuplar...